Günebakan çiçeği

28 11 0
                                    

Türk Dil Kurumu tarafından 1928 senesinde hazırlanmış ilk İmlâ Lügati'nde ayçiçeği kelimesinin bulunmadığı, bu lügatte bulunmayan ayçiçeği kelimesinin lügat kolu çalışmalarıyla 1944 senesinde hazırlanan ilk Türkçe Sözlük'te yer aldığı görülür. Sözlükte ayçiçeği kelimesi "ayçiçeği, -ni b.i. Birleşikgillerden, çiçeği çok iri, tabak şeklinde ve sarı renkte olan, tohumundan yağ çıkarılan ve memleketimizde çok yetiştirilen bir bitki. Buna çiçekleri güneşe doğru döndüğü için "günebakan" da denir." şeklinde açıklanır. Aynı sözlükte ayçiçeği ve günebakan adlandırmalarının yanında günçiçeği de ayçiçeği karşılığı olarak verilir.

Halk arasında genellikle günün her vakti güneşi takip eden, ona yüzünü dönen ve güneşe benzeyen özelliklerinden dolayı "günçiçeği", "gündöndü" gibi isimlerle anılan bitkinin yazı dilinde neden güneşle değil de ay ile ilişkilendirilerek "ayçiçeği" ismi verildiği tam olarak bilinmemekle birlikte ay gibi yuvarlak ve ışığı çağrıştırdığı için bu ismin verildiği söylenir. Ayrıca "aydın, aydın çiçē, aydın çiçeği, aydın gülü, aygın çiçeği, aygün, aygün aşığı, aygün çiçeği" gibi kullanımlardan eksilme sonucu ortaya çıkmış olabileceği ihtimali de mevcuttur.

Mitolojik efsanesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mitolojik efsanesi

Efsaneye göre; ölümlüler arasında pek çok güzel genç kız vardı. Bu genç kızlar sabahları nehir kenarına iner, sularla oynar, şarkılar söyler ve yakışıklı Tanrı Apollon'un ilgisini çekmeye çalışırlardı. Sanatın, müziğin ve güneşin tanrısı Apollon, her sabah atlarının çektiği arabasıyla gökyüzünde süzülür; genç kızlar göğe bakarak iç geçirir ve Apollon'un kendilerine aşık olması için dua ederlerdi. Çapkınlığıyla ünlü olan Apollon, genelde bu duaları geri çevirmez güzel kızlarla aşk yaşardı. Ancak günün birinde aşkına karşılık bulamayan, günden güne eriyip solan bir genç kız, yeni bir efsanenin doğuşuna sebep olacaktı.

Pers Kralı Orchamus'un, Clytie ve Leucothoe adlı güzeller güzeli iki kızı vardı. Bu kardeşlerden Clytie, güneş tanrısı Apollon'a taparcasına aşıktı. Her gün şafak doğmadan uyanır ve son gün ışığı dağların ardında kaybolana kadar Apollon'u izlerdi. Fakat Apollon, Clytie'nin bu ilgisini hiç göremedi, karşılık veremedi çünkü Clytie'nin kız kardeşi Leucothoe'ye aşıktı. Günlerden bir gün Apollon, Leucothoe'ye ulaşmak için bir plan yaptı ve kızların annesinin kılığına girerek Leucothoe'yle baş başa kalmanın bir yolunu buldu. Leucothoe, kendisiyle baş başa kaldıktan sonra yavaş yavaş kendi haline dönüşen Apollon karşısında başlarda ürkse de Apollon'un göz kamaştırıcılığına karşı koyamamış ve tüm benliğiyle kendini Apollon'un aşkına teslim etmişti. Taparcasına aşık olduğu Apollon ve kız kardeşi arasındaki bu aşkı kaldıramayan Clytie, inanılmaz bir kıskançlık krizine girmiş ve kız kardeşini babasına şikayet etmişti. Orchamus, olanları öğrenmesiyle beraber çok öfkelenmiş ve Leucothoe'nın diri diri toprağa gömülmesi için emir vermişti.

Sevgilisinin birden bire yok olmasıyla sarsılan Apollon, ümitsiz bir acıyla Leucothoe'yı aramış ve onun cansız bedenini topraktan çıkarıp Sığla Ağacı'na dönüştürdükten sonra artık göklerde görünmemeye başlamıştı. Aşkı, ruhunu ve bedenini iyice ele geçiren Clytie ise çılgınlar gibi gökyüzünde Apollon'u arıyor, göklerde ufacık bir umut ışığı belirse sürekli ışığı takip ediyor; hiçbir şey yiyip içmiyordu. Belki Apollon'u görürüm umuduyla oturduğu nehir kenarından hiç kalkmıyordu. Ancak Apollon, Clytie'yi görmüyor, ilgilenmiyor, ağlayarak ettiği duaları duymamazlıktan geliyordu. Dokuz günün sonunda Clytie'nin bu durumuna acıyan Zeus, Clytie'nin gövdesini solgun, zayıf bir ota, başını ise tıpkı saçları gibi altın sarısı bir çiçeğe dönüştürmüş ve Apollon'u görebilsin diye başını devamlı güneşe çevirmişti. İşte bu yüzden çoğu dile güneş çiçeği olarak yerleşmişti bu umutsuz aşkın çiçeği.

Kare kare fotoğraf çektirdiğimiz günebakan çiçekleri, belki de çaresiz bir aşık olarak köklendiği topraklarda günün ilk ışıklarıyla beraber Apollon'u takip ediyor, yeryüzüne akşam çökünce hüzünle boynunu büküp yaşadığı aşkı düşünüyordur, kim bilir?

Mitoloji/Efsaneler/Hikayeler/PsikolojiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin