8

437 42 9
                                    

"evet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"evet. bana söylemen gereken bir şey var mı?" joseph kolunu kapının pervazına yasladığında taehyung üzerine giyinecek bir şeyler arıyordu ve joseph'i taktığı yoktu. "tüm uyarılara rağmen evden çıkıp gidiyorsun ve sikişip geri dönüyorsun. şu boynunun hâline bak. biri seni yemiş olmalı."

"yiyebilirdi." dedi taehyung gülerek. bunun gerçek bir yanının olması garip ve komikti. "ama yemedi."

"yememiş hâli mi bu?" joseph alayla söyledi. "yese kim bilir ne hâlde olurdun."

"kim bilir?"

"geçen eve getirdiğin çocuk mu?"

"hm." yırtıklarla dolu siyah keten bir pantolon attı yatağının üzerine, sonra da düz beyaz bir tişört çıkardı.

"birlikte gibi bir şey misiniz? nasıl buldunuz birbirinizi? numarasını almamıştın."

"tanrı'nın işi.'

"nereye gidiyorsun şimdi?"

"neden bu kadar çok soru soruyorsun?" dedi taehyung yanaklarını şişirerek. "alice ile işler iyi gitmiyor, değil mi? bana sarıyorsun."

"evet..." joseph kendini taehyung'un yatağına attı. "sevişmedik, fazla naz yapıyor ama işin garibi bu hoşuma gidiyor. ve sevişmedik işte. bu da biraz sinirimi bozuyor."

"o ve beth, muhafazakâr bir aileden çıkmalar. muhtemelen önce onunla evlenmen gerekecek."

"eww hayır." yüzünü buruşturdu. çapkın birinin hayali elbette evlilik olmazdı. "beth'i hiç düşünüyor musun?"

"neden düşüneyim?" taehyung hızlıca soyundu ve az önce seçtiği kıyafetleri üzerine geçirdi.

"bilmem. biraz suçlu hissediyorum gibi."

"meh. buluşmak için o günü seçen beth'ti."

"yine de ikinizi ayarlamasaydım-"

"öncelikle." taehyung tişörtünü başından geçirdi ve dağılan saçlarını düzeltti. "ikimizi ayarlamadın. ben gayim ve imkansız bir ilişkiyi oldurmaya çalıştın."

"numaradan."

"yine de bundan bu şekilde bahsetme. tekrar ediyorum, ben gayim."

"phhftt." joseph güldü. "o çocuk seni etkiledi. adı ne?"

taehyung sessiz kaldı. ismini verip vermeme konusunda emin değildi ama polisler bile kolayca öğrenebiliyorsa joseph'in bilmesinde hiçbir sakınca yoktu, yani, öyleydi herhalde. "jeon." dedi sadece. bok gibi bir telaffuzu olduğundan ismini söyleme gereği duymamıştı.

"onun için mi hazırlanıyorsun?"

"birazdan gelecek." dolabından siyah deri ceketini kaptı, hava serindi, jeongguk'un onu ısıtacağını bilse de tedbiri elden bırakmamak lazımdı.

defián | taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin