Titredim. Ciddi manada titredim. "Vayy, Jeon Jungkook, sen bu kadar romantik miydin yaa" olaydan kaçmak için dalgaya almaktan başka şansım yoktu.
"Ben gayet ciddiyim Jeon Taehyung" Jeon Taehyungu bilerek üstüne basa basa söylemişti. Ama korkuyordum. Hayır, Jungkooktan değil, tekrar birine aşık olmaktan, bağlanmaktan korkuyordum.
"Jungkook şu an senin şakalarınla uğraşamam. Yorgunum ve uyumak istiyorum" ayağa kalkarak karşıma geldi. "Ben gayet ciddiyim Taehyung. Senden hoşlanıyorum ve benim olmanı istiyorum. Kulağa bir az saçma gelebilir, tamam. Ama zaten kurtlarımız bir birine bağlı ve aşıklar. Eh, bu durumda benim de sana aşık olmam gayet normal. Ama sakın yanlış anlama, kurdum kurduna aşık diye seni sevmiyorum, seni sen olduğun için, kendi irademle seviyorum. Yani hoşlanıyorum" saçmalıyordu ve bu nedensizce bana tatlı gelmişti. Dur, ne diyorum ben yaa. Kendine gel Taehyung.
"Tamam" ne demiştim ben? "Tamam mı? Taehyung sen ciddi misin? Ben sana burda ilanı aşk yapıyorum, sen bana sadece tamam diyorsun. Odunsun".
"Tamam" ayağa kalkarak bağırdı. "Aishh, delireceğim. Tamam, senden bir cevap istemiyorum, beklemiyordum da zaten. Ama lütfen tamam deme. Hislerimi küçümsüyormuşsun gibi geliyor bana çünkü" saçmalıyordu. "Saçmalama, tabiiki küçümsemiyorum. Ama beni de anla Jungkook. Daha yeni bir ilişkiden çıktım ve aldatıldığımı öğrendim. Hem de tam nişanlanacağımız gün. Sonra sevgilimden ayrıldığım gün barda sarhoş oldum, tanımadığım biriyle seviştim ve bam. O kişi ruh eşim çıktı. Bana biraz zaman ver lütfen. Kendimden ve hislerimden emin olmam gerek. Sana şu an cevap vermem çünkü".
"Tamam, ne kadar istersen düşün. Ben seni beklerim. Ama lütfen," derin nefes alarak tekrar konuştu. "Ama lütfen sana olan hislerimden şüphe etme. Çünkü bu beni daha çok kırar" bir şey demedim. Diyemedim.
"Haydi, yorulduk bugün. Anlarsın ya, dönüştüm falan. Fazla efor sarfettim. Hadi uyumaya" önden kıvırtarak yürümeye başladı. Çok komik yürüyordu şu an. Kıkırdayarak ben de ardından gittim.
Odaya girip kapıyı açtı. Nerdeyse 5 kişinin rahatça sığabileceği bir odaydı. Yatağa gidip oturdu. "Beraber mi uyuyacağız?"
"Evet? Nikahlı kocam değil misin? Ben bunda bir sorun göremiyorum" ben görüyorum ama.
"Olmaz. Sen burda uyu" arkamı dönüp odaya göz attım. Bravo, odada kanepe bile yoktu. "Ben salonda uyurum" arkamı dönüp yürüyecekken kolumdan tutup beni yatağa çekti. "Saçmalama Taehyung, burda uyu. Merak etme, uykudayken ırzına geçmem. Sen istemeden sana elimi bile sürmem. Hem sen hâlâ o haberlere inanıyor musun yaa. Inanıyorum de bayılayım şuraya" haklıydı. Inanmıyordum. Çünkü artık onu tanıyor, haberlerin çoğunun yalan olduğunu da biliyordum. Büyük ihtimalle bundan sonra da, hatta yarın gazetelerde bizim düğünümüz yazacaktı.
"Saçmalama, tabiiki inanmıyorum. Tamam, uyuyalım. Ama eline koluna sahip çık" kafasını sallayarak yorganın altına girdi. Ben de pijama alarak banyoya girip üzerimi değiştirdikten sonra odaya döndüm. Yere koyduğu yastıklardan birini alarak yatağa uzandım.
"Yastığı ne yapacaksın?"
"Bir şeye sarılmadan uyuyamıyorum" elimden yastığı alarak yere fırlattı. "Burda helal kocan varken yastığa mı sarılacaksın cidden? Gel buraya" kolumdan tutup beni kendine çekerek sarıldı. Eh, tabiiki kurdum da bunu istiyor, geri çekilmemem için bana baskı uyguluyordu. Ancak yemezler canım. Kolunu iterek geri çekildim ve yere attığı yastığı alarak arkamı döndüm. "Başka? Ben yastığımla mutluyum".
"Elbet bana sarılarak uyuyacağın zamanlar da gelecek" kısık sesle söylemişti, ama duymuştum.
-
Kafam sert, aynı zamanda da sıcak bir şeyin üzerindeydi. Yanağımı sürterek ağzımı şapırdattım. Gözlerimi açıp etrafa baktım. 5 dakika kendime gelmemi bekledikten sonra yanıma baktığımda hemen Jungkooku uyandırmamaya dikkar ederek geri çekildim. Jungkook uyuyordu. Az önce söylediğim yumuşak, sıcak şey de onun göğüsüydü. Tanrı aşkına, ne zaman ben ona sarılmıştım?
Hemen ayağa kalkarak banyoya gittim ve işlerimi hallettikten sonra kahvaltı için mutfağa indim. Umarım evde yiyecek bir şeyler vardır. Eğer yoksa Jungkooku uyandırmaktan çekinmeyecektim. Sonuçta ben burda yeniydim ve etrafı tanımıyordum. Ancak dondurucuyu açtığımda buna gerek kalmadığını gördüm. Her şey vardı.
Kısa sürede yemekleri hazırlamıştım. Annemler yazmış, bugün bize geleceklerdi. Işleri varmış evde.
Yukarı çıkarak odaya girdim. Jungkook hâlâ uyuyordu. Yanına giderek üzerine eğildim. "Jungkook, kalk. Kahvaltı hazır" omuzunu ne kadar dürtersem dürteyim, mırıldanıyor, uyanmıyordu. "Uyansana be adam" omuzunu daha güçlü sarstığımda saniyeler içinde kendimi altında bulmuştum. Aniden olan olayla ağzımdan çıkan çığlığa engel olamamıştım.
"Ne yapıyorsun salak. Ödüm koptu" Jungkook'sa sadece beni süzüyor, konuşmuyordu. Yakınlık sebebiyle sıcak nefesleri yüzüme değiyor, yanaklarımın kızarmasına sebep oluyordu. Kalbimin ritimleri bozulmuştu. Kalbim sanki göğüs kafesimi parçalayıp yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
"Çok güzelsin" söylediği söz yanaklarımın daha da kızarmasına sebep olduğundan onu omuzundan iterek üzerimden çekilmesini sağladım. "Kahvaltı hazır. Annem ve bayan Sakura gelecek. Işleri varmış burda. Akşam da babam ve bay Haju gelecek tebrike".
"Dün ettiler ya zaten. Hem onlar da düğündeydi. Ne gerek var gelmelerine? Biz yeni evliyiz. Azacık anlayış yaa" dudaklarını büzerek söylenmesine karşı kıkırdadım. "Koca bebek seni. Hadi, elini yüzünü yıka da gel. Açım ben" ayağa kalktı. Yanağıma hızlıca öpücük kondurarak koşarak banyoya girdi. Bu hareketiyle yenice sakinleşen kalbimin ritimleri yeniden bozulmuştu. Yanaklarım da kızarmıştı. Yanaklarımı tutarak aşağıya indim.
Jungkooktan hoşlanıyordum. Hislerimi kabullenmeyecek kadar salak değildim, ne de ergen. Tabiiki hislerimin farkındaydım. Ancak dediğim gibi, korkuyordum. Jungkooku tam tanımıyordum. Ama Jongsuk gibi beni aldatmayacağını da biliyorum. Eğer öyle biri olsaydı, ben düğünü iptal ediyorum dediğimde iptal etmememi söylemezdi. Güveniyordum ona, ama yine de korkuyordum.
Yanağımdan makas alarak masaya oturan Jungkookla daldığım düşüncelerden ayrıldım. "Hepsini sen mi yaptın?"
"Evet" omletten tabağına koyarak ağzına attı. "Vaayy, ellerine sağlık. Desene bundan sonra güzel yemekler yiyeceğim" hah, aklınca yemek işini bana kitleyecekti. "Yok öyle şey. Ya dönüşümlü yapacağız, ya da beraber" ağzındaki lokmasını çiğnedikten sonra konuştu. "Seks mi yapıyoruz dönüşümlü olsun? Arada yardım ederim. Ancak ben yemekten anlamam. Yemek yapıyorum derken evi de yakarım. Yapmadığım şey değil sonuçta".
Başta söylediğine takılmadım. Artık alışmış sayılırdım. "Cidden evi mi yaktın?" Kafasını sallayarak onayladı. Hem yemek yiyor, hem de sohbet ediyorduk.
"Bir gün annemler evde yoktu. Hizmetliler de izinliydi o gün. Çok açtım. Evde de hazır yemek yoktu, ben de yemek yapayım dedim. Diziye daldım ve yemeği yaktım. Ocağı kısıyorum derken de daha da çoğalttım. Perde alıştı. Az kalsın evi yakıyordum. Neyse ki yangın tüpünü buldum da söndürdüm" kendimi tutamadan kahkahamı salmıştım.
Jungkooka baktığımdaysa büyülenmişcesine bana bakıyordu. Bu çocuk kalbime iyi gelmiyordu...
-
Oğlum aşık edicem seni de Jungkooka bak. Ayağını denk al, benden söylemesi. Hahayt. Umarım beğenmişsinizdir. Hadi çüzz bebislerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
meeting at the bar ✓
FanfictionBarda sarhoşken ruh eşinizi bulursanız ne mi olur? oynat bakalım Omegaverse, Fluff 81122-050323