1. Bölüm: Lavinia

68 14 56
                                    

Güzel yazdığımı iddia etmiyorum. Yazdıkça güzelleşmesini diliyorum...

Yazım veya noktalama yanlışım varsa lütfen kusuruma bakmayın gözümden kaçmış olabilir.

Başladığın tarihi yazar mısın?

İyi okumalar dilerim.

&&&&&&&

YER: Lavinia Bölgesi

Araştırma Tesisi

Yıl: 2524

Zaman: Belirsiz

Hava kapalıydı. Bulutlar tek bir ışık tanesinin bile geçmesine izin vermiyordu. Güneş yüzlerce yıl önce yaptığı işlevini unutmuşçasına uzun zamandır dünyayı ısıtmayı unutuyordu. Bugün de bu unutkanlığının en çok hissedildiği günlerden biriydi. İnsanlarınsa buna şaşırdığı pek söylenemezdi. Artık güneşin ışık vermiyor olmasını yadırgamıyorlardı bile. Buna alışmışlardı. Belki de eski zaman insanlarının söyledikleri doğruydu. Zaman, en iyi hilekardı.

Dağların ardına gizlenmiş yapı, alışık olduğu manzaraya ev sahipliği yaparken fazlasıyla masum görünüyordu. Sanki yarım saat dışarıda dolaşılsa hava onu öldürmeyecekmiş gibi mutluluk veriyordu. Ve huzur. Yağan her kar tanesi adeta huzuru müjdeliyordu. En iyi ressamlara ilham kaynağı olmaya ant içmiş her bir kar tanesi özene özene yağıyordu bu harabe olmuş dünyaya.

Genç kadın, elindeki olumsuz verilere bakarken kızaran burnunu görmezden geldi. Yine kar yağıyordu ve birazdan bu karları temizlemek için birileri geleceğinden yalnız olduğu son dakikaların tadını çıkarmaya çalıştı ancak bu zordu. Kalın giyinmişti, yine de üşümesine engel olamadı. Biraz hava almak için çıktığı ve tesisin sahip olduğu bu tek bahçe, belki de dinlenmek için en iyi seçenek değildi. Hayır, kesinlikle değildi. Çiçeklerin bile yetişemediği donmuş bir açıklığa kimse bahçe demezdi.

Çıktığı kapıya hızlı adımlarla ilerlerken bir taraftan da buzda kaymamaya çalışıyordu. Uzun süreli bir kırık tedavisini istemiyordu. Özellikle de eskilerin sahip olduğu tıptaki ilerlemelere henüz yaklaşamamışken kesinlikle istemiyordu. Nihayet kapıya ulaştığında ve içeri girdiğinde kantindeki ısı içini ısıttı. Soğuk havaları severdi fakat üşümeyi değil. O daha çok soğuk havaların insana sunduğu imkanları severdi. Sıcak çikolata ve şömine gibi.

"Veriler yine mi olumsuz Chae?" Genç kadını ilerlemekten durduran bu ses iş arkadaşı Hazal'a aitti.

"Olumsuz olması bir tahmin değil artık Hazal. Biliyorsun ki teknolojimiz bu testleri yapmak için yeterli değil. Belki birkaç yüzyıla daha ihtiyacımız var." İki genç kadın yüzlerindeki hüzünlü gülümsemeyle kantinden çıktılar. Koridorda birkaç meşale haricinde başka ışıklandırma yoktu ve biraz karanlık görünüyordu ama bunu ikisi de umursamadı.

"Belki de çok yanlış bir yerden bakıyoruzdur olaylara Chae. Bir çözüm yolu olmalı. Olmak zorunda. Birkaç yüzyıl beklersek insan nüfusunun kalacağından şüpheliyim" diyerek sessizliği bozdu genç kadın. Chae elindeki kağıtları sıkarken Hazal ile aynı fikirde değildi. Daha doğrusu bir fikre de sahip değildi. Bir araştırmacı olarak bunu söylemekten utanıyordu ama artık araştırmalarının son aşamalarındaydılar. Bundan sonra nasıl ilerleyebilecekleri hakkında hiçbir fikri yoktu. Yine de bunu Hazal ile paylaşmama kararı aldı. Daha fazla umutsuzluk kimseye fayda sağlamazdı.

"Bulabilir miyiz bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da 1368. verinin de başarısız olduğu gerçeği. Başka bir yol denememiz gerektiği kesin sadece bunun henüz ne olduğunu bilmiyoruz." Chae elindeki kağıtları bir saniyeliğine Hazal'a göstererek konuşurken uzak durmaya çalıştığı umutsuzluğu verdiğinin farkında değildi. Yalnızca gerçekleri söylemişti üstelik. Hayatları lanet olasıca bir umutsuzluklar yumağıydı.

VC17Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin