Gözümü açmam,
Ulaş'ın yataktan kalkmasından kaynaklı olacak ki,çok geçmeden adımlarını oldukça sessiz atarak odadan çıktı.
Bu gece de uykusunun yarım kalacağı,uykuya dalmaya çalışırken bir türlü kendine rahat edeceği bir pozisyon bulamayıp,bir sağa bir sola dönüp durmasından belliydi zaten.İlk önce kalkıp arkasından gitmeye niyet ettim.
Fakat sonra,belki de bir müddet yanlız kalmanın O'na daha iyi geleceğini düşündüm.
Olduğum yerden doğrulup,komidinin üstündeki telefonumun ekranını açtım.Saat 02:00.
En yakın bir arkadaşım,en zor dönemlerini geçirdiğini zannettiğimiz bir gün bana 'Çaresizlik nedir sence?' diye sormuştu.
Bense dudaklarımı büzüp 'Bilmem ki.' demiştim.
O zaman on yedi,on sekiz yaşlarındaydık.
Sonra dönüp,bence çaresizliğin,tam da içinde bulunduğumuz durum olduğunu söylemiştim.
Geçenlerde O arkadaşımı arayıp "Nil,ben çaresizlik ne demek daha yeni öğrendim." dedim.
"Asıl çaresizlik, tek çareyi sende bulacak olan sevdiğine,çare olamamakmış."Bunları hatırlayınca,yataktan kalkıp Ulaş'ın yanına gitmeye karar verdim.
Belki çare olamazdım ama yanında olurdum.
İnsan bazen çare aramaz çünkü,sadece omuz arar.Üzerime sabahlığımı geçirip,merdivenlerden indim. Mutfakta olduğunu, lambanın açık olmasından değil,daha merdivenlerden inerken yayılan sigara kokusundan anladım.
"Ulaş." diyerek mutfak kapısından girdim.
Masaya oturmuş,kendine bir kahve yapmış,öylece önüne bakıyordu.
Ben seslenince yüzünü bana döndü,hafif gülümsedi.
Arkasından sarılıp,boynuna bir öpücük kondurdum "Evet demiştin halbuki." dedim.Yüzünü bana dönüp
"Neye?" dedi.Yanındaki sandalyeye oturup,O'na doğru döndüm
"İyi günde,kötü günde hanii..." diyerek elini tuttum
"Yoksa sen sadece benim kötü günümde yanımda olmaya mı eş olarak kabul ettin beni ? Hayır öyle bir seçenek yoktu da çünkü."Gülerek bana döndü
"Uyku tutmadı,seni de uyandırmak istemedim.""Bu hiç iyi bir fikir değil ama." diyerek ayağa kalkıp,kendime bir su koydum
"Sen beni sadece iyi günlerinde yanında tutmak için mi tavladın?"Güldü "Ne biçim kelimeler bunlar Neva EROĞLU? Tavlamak falan? Hiç yakışıyor mu ağzına? "
"Ne?" diyerek yüzüne baktım
"Sen öyle demiyor muydun Çağatay'a?" O'nun ses tonunu taklit ederek devam ettim "Oğlum,neden anlamak istemiyorsun? Benim bu kızı tavlamam lazım !"Güldü "Ey güzel döngü,sen nelere kâdirsin? Sırf beni konuşturmak için kendinden ödün veriyor." diyerek ayağa kalktı,belimden kavrayıp dudağıma bir öpücük kondurdu
"Nasıl da tavladım ama seni ?"Göğsünden hafifçe ittirip gülerek arkamı döndüm
"Hadi ordan!"Kolumdan tutup kendine çevirdi
"Tavlamayı geçtim hadi de. Nasıl da bastım nikahı sana ama ?" diyerek güldü
"Yaaa işte,devran bu Neva Hanım,dönüyor bir şekilde. Bak şimdi uyuyamıyorsun bile yanında ben olmayınca,nasıl da bağladım ama kokuma seni?"İkimiz de gülmeye başladık.
"Günlük ev terapimizi tamamladığımıza göre,haydi bakalım uykuya sevgili karım." diyerek beni kucağına aldı.Ben "Hay hay,güzel bir uykuyu hakettik sevgili kocam." deyince de yatak odasının yolunu tuttuk.
İkimiz de kafamızı yastığa koyar koymaz uykuya daldık.
Ulaş bile!İnsanın en büyük dertlerin üstesinden bile,sevgi ile gelebileceğine inanıyorum.
Sevginin üstesinden gelemeyeceği durumlar elbet vardır,
ahkam kesmek değil benimkisi.
Ancak,sevginin bile kâr etmediği bir durum söz konusuysa,
oldurmaya çalışmak gibi bir hataya sakın düşmeyin.
Oradan koşarak uzaklaşın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
RomanceBüyükler,okul çağında küçük bir çocuk gördüğünde,artık ezberlenmiş o soruyu sorarlar genelde. "Ne olmak istiyorsun?" Aklı ermeye başladığından beri, 'Ne olmak istiyorsun?' sorusuna, hep aynı cevabı veren ve hedeflerinden hiç şaşmayan bir çocukken, ...