"Balım ben buraya çıkmam."
Asaf içine kaçmış sesiyle mırıldanıp geri çekilmek istediyse de yerinden kıpırdamadı.
"Bir şey olmayacak söz veriyorum."
Gözlerini yirmi metrelik yüksekliğe dikti. Sonrasında içine dolan korkuyla geri çekilip kolona sıkıca tutundu. Açıkça çok tehlikeli bir görüntü yaratıyordu burası. İmkanı yok çıkmazdı oraya.
"Olmaz. Ya köprü koparsa?" Gözlerini Balım'a dikerek tekrarladı. "Balım ben buraya çıkmam."
Balım iç geçirip Asaf'ın yanına doğru yürüdü. Köprü her adımında birazcık sallanmaktaydı. Yükseklik oldukça fazlaydı. Ama neyse ki o yükseklik korkusundan muzdarip değildi. Tabi sadece o değildi... Asaf için bu müthiş korkunç bir durumdu. Yükseklik göz önüne alınınca bu normal karşılanabilir bir durumdu ama tehlikeli de sayılmazdı ya hani. Köprü oldukça geniş ve sağlamdı, korkulukları da oldukça yüksekti. Hatta o kadar sağlamdı ki bütün bir sınıf aynı anda geçebilmişti köprüden. Fil tepinse düşmez gibi duruyordu. Ama bu Asaf'ın ikna etmeye yetmiyordu.
Balım elini Asaf'a uzattı. Asaf ona uzatılan ele baktıktan sonra tek elini terddütle onun eline bıraktı. Balım gülümseyerek elini sıkıca tuttu. Sesini yumuşatarak onu ikna etmeye çalıştı.
"Şimdi kolonu yavaşça bırak." diye fısıldadı. "Söz veriyorum elini hiç bırakmayacağım. Sımsıkı tutuyorum."
Asaf kararsızca tuttuğu kolondan ayrıldı ama güvende hissettiği de söylenemezdi.
"Bak şimdi ne yapacağız biliyor musun?" dedi Balım yumuşakça. "Yavaşça köprüyü geçeceğiz."
Asaf Balım'ın elini daha sıkı kavrarken her an her şeyi bırakıp kaçacak gibi görünüyordu. Gözlerini asla aşağıya çeviremezken mırıldandı.
"Yapamam..."
Aşağıya baktığı anda başı muazzam bir biçimde dönüyordu. Üstelik yere çakıldığını hissediyordu. Huzursuz ve endişeli hissetmekten de kendini alamıyordu.
Balım gülümseyerek cesaret vermek ister gibi kolunu sıktı.
"Yapabilirsin. Biliyorum. Benim Asaf'ım yapabilir." dedikten sonrasında köprünün öbür ucuna baktı. Evet, Herkes gitmişti. Onlara yetişmek imkansız görüyordu.
Balım bir süre düşündükten sonra aklına gelen fikirle Asaf'a tereddütle baktı. Sormak ve sormamak arasında gidip geliyordu ama çocuğun korkmuş yüzümü görünce konuşmaya karar verdi.
"Asaf... Başını omzuma yaslar mısın?"
Asaf birazcık şaşırmış olacak ki gözlerindeki korku nihayet biraz dinmiş görünüyordu. Yine de merak etmesine rağmen Balım'ın teklifinin sebebini sormadı çünkü şu durumda güvenebileceği tek kişi oydu. Yaslanmayı deneyebileceği tek kişi de oydu ve o, ona sorgusuz güvenmeyi seçiyordu.
Başını onun omzuna koymaya çalıştıysa da Balım'dan fazlasıyla uzun olduğu için oldukça garip ve rahatsız edici bir pozisyonda kalıyorlardı. Öyle ki boynu kırılacak gibi hissediyordu.
"Olmuyor Balım." diye sızlandı.
Balım bir süre sessiz kaldıktan sonra çekingen bir sesle konuştu.
"Arkama geçemeye ne dersin?"
Asaf gözlerini Balım'a dikerken Balım'ın ona baktığı yoktu. Yüzünde garip bir ifadeyle aşağıdaki dereye bakıyordu. Ama Asaf'ın gözleri onun kulaklarına değdiği anda kıpkırımızı olduklarını fark etmişti bile. Asaf bir an ne düşüneceğini bilemese de bu durumun garip bir şekilde fazlasıyla hoşuna gittiğini kabul etmeliydi. Kalbinden hoş ve sıcak bir hissin geçtiğini hissediyordu. Öyle ki biraz sakinleşmiş hissediyordu. Balım'ın elini nazikçe bırakıp arkasına geçti. Elini tekrardan kavrarken başını onun omzuna yerleştirdi. Merakla sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sever Misin? (bxb)
Romance[Yarı texting] 053******** yazıyor... 053********: Şey 053********: Asafcığım 053********: Yarın sıranın sağına değil de soluna oturur musun? *Text- Düz karışık* Tatlış, soft, genel olarak entrikasız bir hikaye düşünüyorum.