Asaf
Ellerim ıslak saçlarında narince geziniyor, yumuşacık bukleleri parmaklarım arasında kıvrılıyordu. Kalçasına inmiş olan elim onun hep dokunmak istediğim o kalçalarını netçe hissediyordu. O utanmaktan da kızaran kulakları da, inatla gömleğime tutunan elleri de, gözlerimden ayrılmayan parıldayan gözleri de beni delirtiyordu. Her şeyiyle beni büyülüyordu karşımdaki bu adam.
Buna rağmen, bunca utanmasına rağmen gözlerini benden çekmiyordu. Arsızca sırıtmaktan kendimi alamazken inatla parıldayan gözlerine baktım. Gerçekten beni deli ediyordu. Öyle böyle değil hemde. Bu halime karşı sakinleşmek ve köşesine çekilmek yerine bana o meydan okuyan gözlerle bakmaya devam ediyordu. Garip olan neydi biliyor musunuz? Hoşuma gidiyordu. Delicesine hoşuma gidiyordu.
"Hah!" dedi dudakları dudaklarıma dokunurken. "Belki de bilerek yapıyorumdur bilemezsin değil mi?"
Bir dakika önce yüzünde gördüğüm bakışlar bunun doğru olmadığını bas bas bağırıyordu ama bunu ona söylemek yerine sadece gülümsemeyi tercih ettim. Şirindi.
Onun tavrını ciddiye almadığımı hissetmiş olacak ki yoğun bakışlarına biraz da sinir karıştı. Kaşları çatılırken gömleğimi bırakıp yakama yapıştı. Beni yakamdan kendine doğru çekip dudaklarımı sertçe ısırdı.
"Bu beni gerçekten sinir ediyor." diye homurdandı gözlerini gözlerime dikerken.
Isırdığında acıyla inlemiş olsam bile kendimi geri çekmedim. Geri çekilmeyi düşünemezdim bile zaten. Dudaklarımı istediği kadar yaralayabilirdi, yıpratabilirdi, kanatabilirdi. O yaptığı sürece zaten hoşuma gidecekti. Onun yaptığı her şey benim hoşuma giderdi.
Isırdığı yeri dilimle yalayıp o sinir olduğu sırıtışı yine ona sundum. Saçlarındaki elimi çenesine getirip sıkıca tuttum. Ve gözlerinin içine baka baka alayla fısıldadım.
"Gözlerindeki o meydan okumanın utanca dönüşmesi ne kadar sürecek merak etmiyor musun Bal?"
Sözlerimle yutkunsa da kendini geri çekmedi. Baş parmağımla yanağını okşarken alayla dudaklarımı yaladım. Onun bu tavrının tamamen blöf olduğu o kadar açıktı ki... Onunla uğraşma isteğimi uyandırıyordu. O ise bu tavrıma karşı daha da çok sinirleniyordu. İkimiz de birbirimizin sınırlarıyla oynuyor, gidebileceğimiz kadar ileri gidiyorduk. Halaların nerede kopacağı belli değildi.
"Dene şansını! Yapabileceğine ne kadar da eminsin!" dedi kendinden emin, sinirli bir sesle.
Bu sözler ağzından çıktığı anda elimin altındaki kalçasını sertçe kavrayıp sıktım. Bu hareketimle sarsılsa da bunu yüzüne yansıtmamaya çalışması çok komikti. Bu beni daha çok gülümsetti. Nereye kadar gideceğini merak ediyordum. İnadı nereye kadar sürecekti? Sınırı neydi?
"Öyle olsun o zaman Bal. Öyle olsun." dedim dudaklarına yapışmadan önce.
Her zamankinin aksine sertçe öpüyordum dudaklarını. Kalçasını okşamaya başladığımda gömleğindeki eli koluma sıkıca tutundu. Yutkunuşunu hissettim. Dudakları dudaklarıma karşılık vermeyi zar zor başarsa da daha buna bile fırsat vermeden dilimi ağzına yolladığımda bu beklenmedik hamleyle ağzıma doğru inledi.
Dilim ağzını turluyor, diline dolanıyor, dişlerine sürtünüyordu. Onun dudaklarının tadını alabiliyordum. Onun tadını ağzımda hissediyor olmak tarifi imkansız bir zevk veriyordu.
Onu sömürmeme karşılık sadece gözlerini kapattığında memnuniyetle mırıldandım. Bu yaptığı kendini öpüşüme teslim etmekten farksızdı ve ben bunun keyfini onun dudaklarınım tadına vararak tamamen çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sever Misin? (bxb)
Romance[Yarı texting] 053******** yazıyor... 053********: Şey 053********: Asafcığım 053********: Yarın sıranın sağına değil de soluna oturur musun? *Text- Düz karışık* Tatlış, soft, genel olarak entrikasız bir hikaye düşünüyorum.