-Doğum günü mü-
Avucundan bir tık kadar büyük mekanizmayı bu sefer altını üstüne çevirdi. Banyo dolabının üstüne bıraktığı kapağı zıplayarak almış ve mekanizmanın üstünde açıkta kalan ,az önce mühürlediği, yeri kapamıştı. Küçük vidaları cımbızla dikkatle yerlerine kaldırıp koyarken minik tornavidayı kapıp hemen ardından sıkıştırdı. İşi biter bitmez pek iç açıcı olmayan yıkanmak ve kişisel bakım dışında her türlü işini gördüğü banyodan çıkıp odaya geçti. Elindeki metal parçasını atıp tutarken geçenkinin aksine daha sağlam olup olmadığını deniyordu.
Pek kontrollü bir deney değildi.
Geçen yerinden kaldırır kaldırmaz halının üstünde patlayan ve küçük bir yangına yol açan kazayı hatırladı. Bir yastık ile küçük çaplı yangınla savaşmış yanan halıyı sakince kenara bir yere koyup izi kalan yere de kıyafetlerini atmıştı. Zaten kıyafetleri her yerde görünüyordu, biraz da halının olması gereken yerde sürünselerdi sorun olmazdı.
"Pekala..."
Mekanizmayı masanın üstüne koydu. İşaret parmağı ile bir süre parmak tarayıcısını bulmak için metalin üstünde gezdirmiş nihayet You'nun sesi geldiğinde elini heyecanla çekmişti.
Şişirdiği göğsündeki nefesi yavaşça dışarı verirken masaya uzanmış, mekanizmanın yanında duran metal parçalarını dikkatle kaldırıp bir köşesindeki kilidi açmıştı. Her bir beş köşe de gözlerinden daha koyu bir mavilikte yanan yuvarlakları sol elindeki eklemlere dikkatle oturttu ve açtığı kilidi bileğine sarıp kapadı. Elini kemdinden uzaklaştırıp kıstığı gözleriyle şöyle bir inceledi.
"You, her şey hazır mı?"
"Yüzdelerde bir sorun gözükmüyor. Talimatınla başlatacağım."
"Tamam bekle..." bir iki adım geri gitti, yüzündeki mutluluk ifadesini ciddiyete çevirmeye çalıştı. Bu işi yapmayı sürekli ertelediğinden bittiğini görecek olması onu heyecanlandırmıştı, öyleydi. Ama bunu yaparken havalı da gözükmek istiyordu, fazla bir şey değildi ki.
"Başlat."
Metalden yansıyan hologramik şekiller odanın rengini bir sarıya bir maviye çevirirken sol elini karşısında duran şekillere doğrulttu.
"İki...üç..."
Kulaklarının çınlamasına neden olan kısık ama kuvvetli bir ses saliseler içinde parmaklarının arasından geçip karşısındaki holograma sıçradığında korkunç bir sesin çıkmasını bekledi. Gözlerini sımsıkı kapamış ama herhangi bir patlama yada tuğla yıkıntılarının sesini duymayınca ilk sağ sonra sol gözünü açarak atrafına bakınınmıştı.
"Hologramı kenara çek ama kapama. Işığı azalt, verilen hasarı incele."
Aklına gelen talimatları bir bir sıralarken You'nun itaat ettiği sesini duymuş sol elindeki sözde metal eldivenin kilidini yeniden açarken duvara odaklı ileriye doğru yürümüştü. Ama duvarda ne bir iz ne bir toz hiçbir şey göremediğinde yüzüne tekrar bir gülümseme yayıldı.
"365nm dalga boyundan yaklaşık yüzde iki virgül dokuz daha fazla UV hasarı öngörülüyor. Dalga boyu arttırılsın mı?"
Geri dönüp kenarda duran hologram ışığının aldığı hasarı evirip çevirerek incelerken hologramı kapamasını söyledi ve elindekini dikkatlice çıkarırken yeniden konuştu.
"Hayır, evi patlatmak istemem." diyerek teklifi geri çevirdi. "Bir sonrakini B ışını ile denesek. Tehlikeli ama bunun için uygun bir yer bili..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
peace || 𝙎𝙏𝘼𝙍𝙆'𝙎 𝘿𝘼𝙐𝙂𝙃𝙏𝙀𝙍
FanfictionMandarin'den sonra kırılma noktasını yaşamış artık eskisi gibi hissetmeyen Tony Stark için zırhları tek çıkış yoluydu. Zırhları yani onun deyimi ile oyuncakları' dışında hiçbir şeyi olmadığını düşünüyor gece gündüz uyku sorunlarıyla baş ederek sade...