-patron benim-
Şuan dejavu yaşıyordu.
Her şeyi yerli yerinde; yıkık bir duvarı, yanan halıları, patlayan camları yada dökülmüş tavanı olmayan, eskisinden daha temiz ve düzenli odasında yatağına uzanmış huzursuz ve kafası karışık bir halde yatıyordu.
Sabah geldikleri gibi odaya girmiş ve sadece bir kereliğine neler olduğunu Tony'e sormak için aşağı inmişti. Adamın anlattıklarını değerlendirirse eğer her şey çok basitti.
Rylee'nin odası ve alt katta labratuvar dışında ev olduğu gibi kalmış diğer odalar o hastaneden çıkana dek tadilata alınmıştı. İyi iş çıkardıklarını düşündü ama evde hala bir yerler kırık dökük olup o geceyi hatırlatan birçok yer olsa da, Rylee bunu umursamamaya çalıştı. Çünkü dün Tony sıkıntıyla kendisinin makilaneden çıkamayacağını yasal olmayan yollardan ev hapsine alındığını söylemişti.
Sonrasında ise Nick Fury'nin ark reaktörü için paladyum yerine başka bir şey kullanabileceğini, daha fazla Tony'i zehirlemeyip tedaviyi bir nevi uygulayan bir yöntem bulduğundan bahsetmişti. Anlaşılan o şey nerede biliyordu, dün Tony'i elinde bir çantayı labratuvara sürüklerken görmüştü. Üzerinde yazan yazıları Shield'i ve merak ettiği her şeyi ,hatta Howard Stark'ı bile, araştırdığından neler olduğu kafasında yavaş yavaş yerlerine oturmuştu.
Coulson'un onun adına buraya getirdiği Wendy's kahvaltı menüsünden bir patates kızartması alıp yatttığı yataktan zar zor ayağa kalkarken diğer yandan ayakkabılarını giymeye üşenerek odasından çıkmıştı. Star Wars imgeli çoraplarına bakarak ve bastığı yerlere dikkat ederek ilerlemiş merdivenleri de es geçip salonu ve mutfağı bir tur gezmişti. Tony'i bulamamış yalnızca salon da masanın üstünde birkaç alkol şişesiyla karşılaşmıştı.
Salondan çıkıp en alt kata inmek için koştu, kapının önüne geldiğinde gördüğü manzara kaşlarının çatılmasına neden oldu. Artık şifre bir cam üzerinde değil direkt olarak hologram halinde havada duruyordu. Tony'nin bunu bile unutmamış olmasına şaşırarak en son hatırladığı şifrenin geçerli olmasını dilemiş, holograma girmiş ama şifre ona hata vermişti.
"Jarvi..."
"Bu seferki kesin bir komut Bayan Stark."
"Son seferki de kesindi ve az kalsın beni öldürüyordu. Aynı durum barizken benim ölmem mi iyi yoksa aldığın emirler mi?"
Kısa bir sessizlik sonrası kapının açıldığını duyduğunda...tamam, bunu beklememişti. Şaşkınlığıyla içeri girip tekrar yavaşça cam kapıyı arkasından kapatırken kısık sesiyle mırıldandı.
"En sevdiğim yapay zeka artık sensin." diye fısıldadı. "Ama sen bunu yine de You'ya söyleme."
Jarvis'in de ardından nelerin değiştirildiğini merak ederek elleri kotunun cebinde etrafı gözleyerek gezdi bir süre Rylee. Buraya gelmeyeli uzun zaman olmuştu ve yeni labratuvarı daha çok sevmişe benziyordu. Daha fazla ışık ve daha fazla hologram olması işe eski loş havasından sıyrılmış gibi hissiyat veriyordu.
Biraz daha yürüdüğünde nihayet arabalarının yanında her zamanki yerini kapmış, bir tekli koltuğa uzanmış çalışan Stark'ı gördü.
"Ben Howard Stark. Gelecek için ihtiyacınız olacak her şey burada. Stark Endüstri'deki herles adına size sunmak isterim."
Gözleri ilk ekrandaki Tony'e oldukça benzeyen yalnızca ondan daha yaşlı ve açık saç rengine sahip adamı inceledi, ardından adamın arkasında masanın üstündeki maketlerle oynayan küçük çocuğa baktı. Mavilikleri bu sefer koltukta, garip renkte bir kimono giymiş rahatça uzanmış elinde bir defteri durmadan karıştıran Stark'a çevirdi. Önündeki metal çantayı nihayet açmıştı ve sanıyorduki biraz önce içinde olan her şey şimdi etrafa dağılmış birbirine epey karıştırılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
peace || 𝙎𝙏𝘼𝙍𝙆'𝙎 𝘿𝘼𝙐𝙂𝙃𝙏𝙀𝙍
FanfictionMandarin'den sonra kırılma noktasını yaşamış artık eskisi gibi hissetmeyen Tony Stark için zırhları tek çıkış yoluydu. Zırhları yani onun deyimi ile oyuncakları' dışında hiçbir şeyi olmadığını düşünüyor gece gündüz uyku sorunlarıyla baş ederek sade...