Jungkook otuz iki yaşında bir üniversitenin müdürüydü ve Jimin ise yirmi dört yaşında onun üvey kardeşi aynı zamanda da okulunun bir öğrencisiydi. Okulunun haylaz öğrencisi ve aynı zamanda üvey kardeşi Park Jimin.
Mini fic!
Sabah olduğunda Jungkook göğsündeki ağırlık ile başlamıştı güne. Jimin göğsüne uzanmıştı ve saçları sanki biri özenle yastığa dağıtmış gibiydi. Jungkook birkaç dakika boş boş tavana baktı ve sonra da komidinin üstüne bıraktığı telefonu onu uyandırmadan dikkatli bir şekilde aldı.
Bayan Lee: Bay Jeon Beni orada öylece bırakmanız hoş değildi. Telafisini yapacağınızı umuyorum.
Jungkook: Öncelikle özür dilerim bayan Lee ama telafi konusunda bir şey yapmayacağım. Okul dışında çok fazla samimi olmamamız gerektiğini fark ettim. İçmeye gitmek bile bir hataydı. Bir daha tekrarlamayalım ve mesafemizi koruyalım lütfen.
Jimin kıkırdadığında büyük olanın bakışları ona döndü. "Ne zaman uyandın sen?" Dediğinde Jimin onun dediğini önemsemeden "Ne oldu Jungkook? Beğenemedin mi gül gibi kadını." Jungkook yüzünü buruşturdu. "Kırmızı ne Jimin? O ağır koku midemi bulandırdı." Şikayet etmekten çekinmedi. "İyi ki beraber uyuduk da o kadının iğrenç kokusunu senin kokunla değiştirdim." Dediğinde Jimin kızaran yanaklarını saklamak amaçlı doğruldu. "Sana yeni sipariş ettiğim eteği gösterebilir miyim?" Diye mırıldandığında Jungkook gülümsedi ve onun saçını karıştırdı.
"Git ve giy bekliyorum." Dediğinde Jimin gülerek geri çekildi ve odasına üstünü değiştirmeye gitti. Telefonun ekranına baktığında gelen mesajlarla gülüşü soldu ve bıkkın bir şekilde nefes aldı. Okuduğu mesajlarla göz devirdi.
Bayan Lee: Bu kadar kaba olmanıza gerek yoktu. Her şey sizin sevdiğiniz gibiydi. Nazlanmayı bırakmalısınız.
Jungkook: Her şey sevdiğim gibi miydi? Kokunuz burnumu sikti Hayatımda daha kötü bir koku duymamıştım ve tanrı aşkına ben kırmızıdan nefret ederim Parlak kırmızı ruj hakkında konuşmak bile istemiyorum Sadece lütfen yerinizi bilin artık (Görüldü)
Fazla mı kaba davrandım diye düşünürken omuz silkti. Bu kadına çok bile katlanmıştı. Jimin kapıdan kafasını uzattığında gözleri ona döndü. "Hazır mısın?" Diye sordu heyecanlı bir şekilde. Büyük olan gülümseyerek başını salladı. Jimin kapının arkasına saklanmaya bırakıp tamamen bedenini gösterdiğinde Jungkook onu süzdü. Jimin etrafında dönüp hyungunun kendisini izlemesine izin verdi.
Jungkook beyaz eteğe bakarken dudağını ısırdı. "Nasıl olmuşum hyung?" Jungkook başını sallayıp sessiz kaldı. Ne yaptığını kendi de bilmiyordu. Büyülenmiş gibiydi. "Hyung?" Jimin cevap alma ihtiyacıyla konuştu. "Çok güzel olmuş. Jimin ellerini çırptı. "Fotoğraf çekebilir misin?" Diyip kendi telefonunu hyunguna attı. Jungkook atılan telefonu aldı ve bildiği şifreyi girdi.
İkisi birbirinin telefon şifresini biliyordu. Bu onlar için sorun değildi. Kamerayı açtığında Jimin ona yakın bir mesafede durdu ve yan döndü. "Yandan çek." Dediğinde Jungkook bir fotoğraf çekti. Jimin çekilen fotoğrafa baktı ve kafasını olumsuz anlamda salladı. Tişörtünü ani bir hızda çıkardığında Jungkook gözlerini kırpıştırdı. "Bir daha çek." Dediğinde Jungkook ona uydu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
