Yorum sınırı:300
Jimin arkadaşının dizinde ağlarken hala yediği ihaneti sindirmeye çalışıyordu. Taehyung ise sakinleşmesi için saçını okşuyordu. "N-neden bunu yaptı?" Hıçkırdı Jimin düşüncelerinin arasında. Yıllardır birlikteydi onlar. Her zaman yan yana birbirlerini korumuşlardı ama Jungkook onu yarı yolda darmadağın bir halde bırakmıştı. "Ben onu bu kadar severken bana bunu neden yaptı?" Dedi olduğu yerde iyice küçülürken.
———
Jungkook Jimin'in yatağına uzanmış tamamen onun gibi kokan odasında boş boş tavanı izliyordu. Ara ara gözünden yaş akıyor ama güçlü durmaya çalışıyordu. Onu yeniden kazanmak için çözüm bulmalıydı. Be yapmalıydı bilmiyordu ama bulacaktı.
Yavaşça doğruldu. Gözleri karardığında sıkıca kapatıp açtı gözlerini. Bu sefer çalışma masasına oturdu. Jimin'e ne yaptığını farkındaydı. Ona yapılmaması gereken tek şeyi yapmıştı ve çok pişmandı. Pişman olması bir şeyi değiştirmiyordu. Yavaşça tek çekmeceyi açtı. Eliyle biraz karıştırdı ve altta pembe kapaklı defter dikkatini çekti.
Onu çekip çıkardı ve deri dokusunun üzerinden eliyle geçti. Kapağı açtı ve ilk gördüğü sayfayla yavaşça okumaya başladı.
Sevgili günlük mü demeliyim? Hala nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Gerçekten üzgünüm. Bugün mutluyum! Hyungumla sinemaya gittik. O fark etmedi ama ben bütün sinema boyunca hep onu izledim.
Jungkook kaşlarını çattı ve devamını okumadan bir sonraki sayfaya geçti. Burada bundan dört sene öncesi vardı.
Hyung büyüdükçe yakışıklı oldu biliyor musun? Okulda çok fazla seveni varmış. Bende o okulu kazanıp yanında olmak istiyorum.
Jungkook daha da şaşırıyordu. Her sayfa kendisi için yazılmıştı. Bir sonraki sayfaya geçti. Kağıt buruşuktu. Biraz hırpalanmış gibiydi. Gözleri hızlı hızlı güzel yazıyı da gezindi.
Bugün onu sevdiğimi fark ettim. Hep hyungum diyerek kendimi kaldırmışım ama hayır ben ona aşığım. Ne yapacağım? Bugün saçlarımı karıştırdı ve her zamanki o mükemmel gülümsemesini verdi bana. Sonra o cümleyi kurdu "Doğum günün kutlu olsun kardeşim." Teşekkür ederim hyung. Bu doğum günümde bana kardeşim dediğin için ağladım ama yemin ederim bunun için seni suçlamıyorum. Bu benim hatamdı. Seni sevmek benim en güzel hatam.
Jungkook'un göz yaşı kağıda geldiğinde elinin tersiyle sildi gözünü sertçe. Bir sonraki sayfaya geçti. Her sayfa daha da acıtıyordu canını çünkü küçüğünün de zaman geçtikçe canı acıyordu. Her yazı git gide ağırlaşıyordu. "Nasıl dayandın Jimin?" Dedi eli titrerken. Bir sonraki sayfa daha da ağırdı.
Tüm cesaretimi topladım biliyor musun? Sırf seni sevdiğimi hayır hayır sana aşık olduğumu söylemek için. Kapıya geldim. Tek değildin hyung. Sevgilin gerçekten güzelmiş. Umarım benim gibi ağlak bir aptal aşık olmazsın ve mutlu olursun.
Jungkook hıçkırdı. Onun canını ilk yakışı değildi danstan alınmasını sağlaması. Onun canını her gün yakmıştı. Jimin ise asla sesini çıkarmamıştı.
Matematikçiyle sevgili olduğunu söyledin. Ondan hoşlandığını söyledin. Neden yaptın bunu? Hani mideni bulandırıyordu? Hyung korkuyorum. Benden uzaklaşacaksın diye ödüm kopuyor. Hyung dansı bırakmalı mıyım? Belki ben de sadece derslerimi çok iyi yapmalıyım. O zaman gurur duyar mısın benimle? O zaman beni de çok sever misin? Çok üzgünüm hyung. Dans diye tutturup sen benim için bu kadar fazla şey yaparken senin beklentilerini karşılayamadığım için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stepbrother - Jikook ✔️
FanfictionJungkook otuz iki yaşında bir üniversitenin müdürüydü ve Jimin ise yirmi dört yaşında onun üvey kardeşi aynı zamanda da okulunun bir öğrencisiydi. Okulunun haylaz öğrencisi ve aynı zamanda üvey kardeşi Park Jimin. Mini fic!