5.BÖLÜM; DEĞİŞMİŞSİN

123 77 20
                                    

Son feci bisiklet- Torna
.
.
.

8 ay sonra...

Karşımda ki adamın koskocaman vücudunu incelerken o da bana küçümseyen bakışlar atıyordu. Bugün kendimi kanıtlayacağım ve seviyemi göz önünde bulundurulacağı gündü. Pars'ı görmeyeli 7 ay olmuştu. Onun yazılım yeteneği gelişmiş olduğundan ve fiziksel yeterliliği benden yüksek seviyede olduğundan dolayı zorla ayırmışlardı bizi. Bu eğitim süresince yeri geldi dayak yedim, yeri geldi aç kaldım, aç bir şekilde dayak yedim. Yeri geldi aç bir şekilde eğitimimi gördüm. Karanlık ve küf tutmuş oda da geçen zamanlarımın bana hatırlattığı tek şey; kan, ter, açlık ve özlemdi.

Özgürlük uğuruna ayrıldığım yurttan daha büyük bir kafese gelmiştim adeta. Şu an karşımda ki adamı incelerken içimden kendi kendime konuştum.

Bu son şansım. İçimde ki bir diğer ses beni sinirlendirircesine konuştu.
'İste bahsettiğim ölüm ile baş başasın olumume bir son kaç saniye...'

Bu iç ses beraberinde kendimi sinir ile kendimi kastım ve tam o anda kafesin dışında ki adamın "Başlayın" sesini duyunca sakince yerimde hazır bir şekilde saldırmasını bekledim ve beni yanıltmadı. Hızlı bir şekilde üstüme doğru gelirken sağ yumruğunu sıkması ile yumruğu hazır bir şekilde beklerden, kafesin dışında ki insanların onun tezahüratını yaptığını duyuyordum. Büyük vücut kazanır kafası ile oldukları çok belliydi fakat bu hem teknik hem de zeka gerektiren bir şeydi. Sağ yumruğunu kafama doğru salladığında sola doğru eğildim böylelikle kafesin metaline çarpan elini tuttum ve dirseğini burkarak onu yere fırlattım. İnleme veya acı belirtisi göstermeyen yüzüne baktığımda ustaca tepkisini sakladığını fark ettim. Kısa süreli duraklaması ile birlikte sağ yumruğumu sıkarak ona doğru ilerlerken benden yumruk beklediği açıkça belli oluyordu.

Ona yaklaştığımda karın boşluğuna sol ayağım ile güçlü bir tekme attım gerilerken ve tele sırtını çarparken ayak bileğimi tutarak kendine çekti tek ayak sekerek ona çekilirken dizime dirsek geçirmeye başlamıştı bile. İnsanların yüksek sesli tezahüratı devam ederken ben de acıyan dizime rağmen mimik kıpırdatmıyordum. Dengemi sağlamakta zorlanmaya başlarken kaldırdığı bacağıma ağırlık vererek diğer bacağım ile hızlı bir şekilde kafasına tekme attım. Afallaması sonucu ayağımı bırakınca geri takla attım ardından tek dizimin üstüne çökerek yerde durdum.

Başına yediği darbeye sinirlendiği siyah gözlerinden okunurken kazılı saçları sonucu açıkça belli olan kırışmış alnı da bunun kanıtı niteliğindeydi. Ben yerden kalkmazken hızlı bir şekilde tekme atmak için yanıma gelince yerde geri takla attım ayağa kalktım ve benim az önce bulunduğum yerde olan bacağına koşup basarak kafasına dizimi geçirdim. Üstüne koştuğumdan dolayı tele doğru havalanmıştım. Ayağımda ki askeri bot ile tele ayağımı dayadım ve kendimi duraklattım.

Ona arkam dönmüşken arkamdan hızlı bir şekilde geldi ve kolunu boynuma sarıp konuştu.

"Buradan sağ çıkamayacaksın Ayris."

Boğazımı sıkması ile ayağımı kaldırıp kasıklarına tekme attım. Hâlâ inleme gibi insani tepki göstermemesine rağmen tutuşu gevşemişti. Hemen botumun içinden çakımı çıkardım ve koluna sapladım.

Bir şey söylemeyi unutmuştum sanırım, buradan rakibin ölmeden çıkamazsın... Eğitimin boyunca bu kafes maçlarından o kadar izledim ki. O kadar çok ölüm gördüm ki. Kafesin dışında her türlü insan buradan sağ çıkacak olan kişi üzerine bahse girerken insanların burada ölmesi ilk başta bana bencilce geliyordu fakat bu kafesin içine girince anlıyorsun. Yaşamak için, özgür olmak için dövüşmeliydim. Koluna sapladığım bıçağı çıkardığımda hızlı bir şekilde geri döndüm yüzünü buruşturmuş vaziyette olduğunu fark ettiğimde duraklama yapmadan karnına sert bir tekme attım. Yere sırt üstü düştüğünde kafesin tepesinden atılan kelebekte yanına düşmüştü. O kelebeğin düşüşü ile bakışlarımız birkaç saniye buluştu ardından atılmama kalmadan hemen kavradı. Ayağa kolunda ki kesiğe yan bir bakış atarak kalktı. Elinde ki kelebeği çevirirken konuştum.

MEDASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin