"Yeonjun." Yeonjun çantasına gerekli şeyleri koyarken Soobin masanın üzerinde durmuş bir şekilde Yeonjun ile konuşuyordu.
"Hayır." Her şeyi aldıktan sonra odasından ayrılmak üzere kapıya doğru adımladı. Bu sırada Soobin kanatlarını kullanarak Yeonjun'un yüzüne bakacak şekilde uçtu.
Yeonjun'dan bir kez daha hayır cevabını almak sinirlerini bozmuştu.
"Beni burada tek başıma mı bırakacaksın?" dedi ve tam kapıya çarpacakken Yeonjun kapıyı biraz iterek çarpmasını engellemişti.
"Dikkatli ol Soobin. Yaraların yeni yeni iyileşiyor."
"O zaman kabul et." Yeonjun iç çekerek ofladı. Hayatında Soobin kadar inatçı birini tanıdığını düşünmüyordu.
"Peki." dedi bıkkınca. Bunu daha fazla sürdürürse geç kalacaktı.
Soobin heyecanla "İşte bu." dedikten sonra Yeonjun'un kafasının etrafında bir kez dönerek uçtu. Ardından iki kere eli ile küçük bir alkış yapıp "Bu evde sıkılmaya başlamıştım." dedi.
"Evimde sıkıldığını bilmiyordum."
"Yani evin o kadar sade ki sadece yatıp kalkmak için kullanıyorsun gibi duruyor." Yeonjun burukça gülümsedi.
"Çünkü öyle yapıyordum." Soobin, Yeonjun hakkında gün geçtikçe daha çok şey öğreniyordu. Birbirleri ile zıt düştükleri noktalarından biri buydu. Kendisi Yeonjun'un aksine çoğunluğunu evde geçiren bir tipti. Arkadaşları ya da ihtiyaçları söz konusu olmazsa dışarı çok çıkmazdı. Bu yüzden evine çok fazla özen gösterirdi.
Soobin'in "Seni tanıdığımdan beri hep evdesin." demesi ile omzunu silkti ve yandan geçirmeli çantasının fermuarını örtmeyip Soobin için bir alan hazırladı.
"Seni bu şekilde götürebilirim.Ben söylemedikçe çantamdan çıkmamalısın tamam mı?" Soobin başını aşağı yukarıya hareket ettirdi ve uçarak çantanın içine girdi. Sonunda istediğini yaptırabilmesi için şimdilik buna katlanması lazımdı.
Birazcık rahatsız geçen otobüs yolculuğundan sonra sonunda Yeonjun'un okuluna varmışlardı. Soobin çantadan başını hafifçe çıkararak etrafa gözlerini gezdirdi. Onların bulunduğu kısımda çok fazla insan yoktu. Olanlar ise ya dalgın bir şekilde yürüyorlardı ya da arkadaş ortamlarında koyu bir sohbete girmişlerdi.
"Yeonjun ne kadar süre burada kalacağız?"
Yeonjun kimsenin onlara dikkat edemeyeceği bir
köşeye geçti. Çantasını kendisine döndürerek Soobin'i görüş alanına aldı."Ödevimi gösterip birkaç derse gireceğim. Sıkılacağını düşündüğüm için gelmeni istememiştim."
"Dünyanıza çok gelip gitmedim. Bu yüzden neler olduğunu merak ediyorum. Hâlâ evinde daha çok sıkılacağımı düşünüyorum."
"Seni Hyuka'ya da bırakabilirdim." Soobin gözlerini devirdi. Hyuka'dan pek hoşlanmamıştı. Daha doğrusu olumlu bir izlenim alamamıştı.
"İnan evinde tek kalmak bundan daha iyi Yeonjun." Bu sefer kaşlarını çatan Yeonjun olmuştu. Soobin'in neden Hyuka'ya karşı böyle olduğunu anlamıyordu. O şimdiye kadar Hyuka'yı sevmeyen tek bir kişiyi bile tanımamıştı.
"Neden böyle düşünüyorsun?" dedi sorgularcasına. Soobin sadece omuz silkmekle yetindi.
"Sadece peri hislerim." dedi Soobin.
Yeonjun saatine baktıktan sonra "Gitmemiz gerekiyor." diyerek Soobin'in yeniden saklanmasını sağladı ve ödevini sorunsuz temsil etmeyi başardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairy of Shampoo, Yeonbin
FanfictionPeri Soobin'in Dünya'ya gelmesi sonucu yaşadığı ufak talihsizliği Yeonjun'un onu bulmasına neden olur.