Yeonjun, Hyuka ile konuşmak için gelmişti ve kapısının önünde durdu. Derin bir nefes aldıktan sonra yavaşça kapıyı tıklattı.
"Balım içeriye girebilir miyim?"
İlk önce birkaç tıkırtı sesi gelse de sonunda Hyuka'nın "Gelebilirsin hyung." demesi ile kapı kolunu indirdi. Yatakta oturmuş bir şekilde şişmiş gözler ile ona bakan bir Hyuka görmek kalbini sızlatmıştı.
Hızlıca karşısına oturdu ve "Konuşalım birazcık olur mu?" diye sordu. Hyuka'nın "Olur."'diyerek başını aşağı yukarı sallaması ile onay almıştı.
"Dün duyduklarım..."
"Hyung ben sana peri olduğumu söyleyemezdim. Kendim bile bu gerçeği unutmaya çalışıyorken sana nasıl söyleyebilirdim ki?"
Hyuka'nın dolu olan gözlerinden bir damla yaş düşeceği sırada Yeonjun baş parmağı ile sildi ve burukça gülümsedi.
"Biliyorum zaten sana kızmaya ya da neden bana söylemedin diye darlamaya gelmedim. Bunu yapmayacağımı senin de biliyor olman lazım. Sadece yanında olduğumu ve konu ne olursa olsun seni dinleyeceğimi söylemeye geldim balım."
"Yanımda olduğunu biliyorum. Bu yüzden sana ne kadar minnattar olduğumu bilemezsin hyung. O olaylardan sonra.." Cümlesini bitiremeden ağzından kaçan hıçkırığına engel olamadı. Bu sefer göz yaşlarını koluyla kendi silmişti.
Yeonjun "İstersen sonra konuşabiliriz." dediğinde Hyuka hemen başını iki yana salladı.
"Ben oradan kaçtım ve buraya geldiğimde periler ve geçmişim hakkında her şeyi sildim. Adımı, ailemi, bana dair her şeyi sildim. Peri olmaktan o kadar tiksinmiştim ki hyung sadece normal istemiştim."
Derin bir nefes alıp verdi. Hyuka kalbini acıtan şeyleri hiçbir zaman birine dile getirememişti. Zamanında kimse onu anlamamıştı ya da dinlememişti. Kendi ailesi bile onu yalnızlığa terk etmişken Yeonjun asla onu tek bırakmamıştı.
"Balım seni bunu iten neydi peki? Ne yaptılar sana?" Hyuka'nın gözlerinin önüne gelen saçları eliyle uzaklaştırıp sağ omzunu hafifçe sıvazladı. Hyuka'nın titreyen elleri ve dizlerinden ne kadar zorlandığının farkındaydı ve bir şekilde yanında olduğunu hissetmek istiyordu.
"Ben bunu anlatabileceğimi henüz sanmıyorum üzgünüm." dedi titreyen ses tonuyla. Bugün yapamazdı çünkü aklına gelen şeyler kalbine o kadar acı geriyordu ki bunu dile getirmesi daha da acımasına sebep olacaktı.
Yeonjun'un kollarını birden kendisine sarması ile o da ona karşılık verdi. Onların dostluğu ve kardeşliği her şeyden daha öteydi. İkili şimdi olduğu gibi ne yaşanırsa yaşansın birbirlerine sımsıkı sarılabilirdi.
Yeonjun'un "Ne zaman istersen yanındayım Hyuka'm. Hadi gel bir şeyler atıştıralım. Aç bir şekilde durmanı istemiyorum." demesi ile birbirlerinden ayrıldılar ve Hyuka başını aşağı yukarı sallayarak "Tamam hyung ama önce yüzümü yıkamam gerekiyor." dedi. O lavaboya geçerken Yeonjun da dedesine kahvaltı hazırlamaya yardım eden sevgilisinin yanına varmıştı.
••
(12 Eylül.)
"Sihir kapımın tamamen iyileşmesini senin sağlayacağını hiç düşünmezdim. Teşekkür ederim."
Hyuka'nın hazırladığı içeceğin son damlasını da içtikten sonra vücudunun karıncalandığını hissetti ve içindeki sıcaklık tüm vücudunu kaplamıştı. Gözlerini kapattı. Böylece sihrine daha çok odaklanabilmişti. Bir elini uzatarak yumruğunu sıktı ve sihir gücünü oraya yönlendirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairy of Shampoo, Yeonbin
FanfictionPeri Soobin'in Dünya'ya gelmesi sonucu yaşadığı ufak talihsizliği Yeonjun'un onu bulmasına neden olur.