"Tanıştığıma memnun oldum Soobin." Soobin'e samimi bir gülümseme ile baktı.
"Sanırım ben de." Hareket etmek adına bir hamle yapmaya çalıştı ama vücuduna saplanan ağrı ile geriye doğru düşmüştü. Yeonjun'un yüzü yeniden endişeyle kaplandı.
"Soobin iyi misin? Hareket etme lütfen." İşaret parmağını uzatarak onun destek almasını istemişti. Soobin bunu anlayarak elleri ile parmağa tutundu ve oturuşunu düzeltti.
"İyiyim. Sadece sırtım çok acıyor." dedi Soobin. Eliyle sırtına dokunmaya çalıştı ama başarısız olmuştu.
"Benim bakmamı ister misin?" Bakışlarını başında bekleyen Yeonjun'a çevirdi. Ona gerçekten güvenmeli miydi bilmiyordu ama ona bir şey yapacak olsa şimdiye kadar yapardı diye düşündü.
"İsterim." Elleri tişörtünü yukarı doğru kaydırdı. Yeonjun Soobin'in sırtına baktığında düşmesinden kaynaklı morarmaya yakın olan yaraları gördü. Daha önce ona pansuman yapmalıydı. Yatağın yanına koymuş olduğu pansuman kutusunu çıkardı.
"Biraz canın acıyabilir ama iyileşmesi için dayanmalısın tamam mı?" Soobin başını aşağı yukarı salladı. Onun ne yapacağını tam olarak bilmiyordu ama bir kere güvenmeyi seçmişti.
Sırtına değen şeyle irkildi ve acı bir şekilde inledi. "Özür dilerim. Şimdi geçecek." dedi Yeonjun. Soobin'i en azından sözleri ile rahatlatmalıydı. O sırada Soobin sihrini yeniden hissetmek için çabaladı ama yeniden başarısız olmuştu.
"Bitti. Nasıl hissediyorsun?" Soobin ellerini tişörtünden çekti.
"Biraz daha iyiyim sanırım. Sihrimi hissedebilseydim en azından acımı azaltabilirdim ama yapamıyorum." Derince iç çekti. Bulunduğu durum iğrençti.
"Nasıl düştüğünü ya da bahçeme nasıl girdiğini hatırlıyor musun?" Yeonjun'un sorusuna hayır anlamında başını iki yana salladı.
"İnan Dünya'ya neden geldiğimi bile hatırlamıyorum Yeonjun."
"Nasıl yani sen başka boyuttan falan mısın şimdi?" Soobin bıkkınla kafasını sallayıp evet dedi. Onun hakkında hiçbir şey bilmeyen biriyle sohbet etmek gerçekten can sıkıcıydı. Şu ana kadar ona cevap bile vermeyip tersleyebilirdi ama nedensizce bunu yapmak istemiyordu. Karşısındaki oğlanın konuşurken aldığı yüz ifadesini sevmişti belki de.
"Perilerin yaşadığı bambaşka bir dünya var diyelim." Yeonjun'un aklına izlediği diziler geldi. Ağaç evlerde falan yaşıyorlar mıydı acaba gibi bir sürü seçenek aklından geçti ama daha sonra sormasının iyi olacağını düşündü.
"Anladım. Bir şeyler yemek ister misin?" Soobin'in ne kadar süredir baygın olduğunu bilmiyordu ve bu kesinlikle bir günden fazla olduğu için sorma gereği duydu.
Yeonjun'un sözü ile açlığınıj farkına varan bedenin karnı guruldadı. Kendine küçük bir lanet okuduktan sonra utançla gülümsedi.
Yeonjun bunun evet anlamına geldiğini anlamıştı. Elini yavaşça uzattı ve avuç içini açarak Soobin'e baktı
"Kanatlarını kullanamıyorsun diye tahmin ediyorum. Şimdilik taşıyıcınız olabilirim küçük yaratık."
Soobin'in kaşları çatıldı oflayarak ayağa kalkmış ve Yeonjun'un eline çıkmıştı. Ayakları ile ne kadar acıtacağını bilemese de onun eline vurmayı es geçmedi.
"Bana yaratık demeyi gerçekten kes. Küçükte değilim ayrıca. Sadece siz insanlar gereksiz büyüksünüz." Yeonjun'un elini kaldırmak için hamle yapması ile hemen elin üstüne oturdu Soobin ve kendince tutunmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fairy of Shampoo, Yeonbin
أدب الهواةPeri Soobin'in Dünya'ya gelmesi sonucu yaşadığı ufak talihsizliği Yeonjun'un onu bulmasına neden olur.