...
Berilden
Gecenin karanlığıyla ıssızlaşan sokakta hızlı adımlarla ilerliyordum.
Sokak lambalarının turuncu ışıklarıyla aydınlattığı sokaklar beni ürkütüyordu.
Kafenin geç kapanmasından dolayı geç çıkmış, dolmuşa yetişememiştim. Saat 20.00'dı ve korkuyordum. Pek tekin yerler değildi buralar. Sonbaharda olmamızdan dolayı Ankara'nın keskin soğuğu vücuduma işliyordu. Üstümdeki siyah monta biraz daha sığındım.
Babam yürüyemiyordu. Annemle geçirdikleri trafik kazasında, o bacaklarını biz annemizi kaybetmiştik. Benden başka çalışacak kimse yoktu.
Babamı seviyordum. Çok iyi bir babaydı.
Arkamda bir gölge hissettiğimde adımlarımı hızlandırdım. Daha çok korkmaya başlamıştım.
Artık adım sesleri de duyuyordum. Biri arkamdaydı. Benim kuruntum muydu, bilmiyordum. Telefonumu soğuktan uyuşmuş ellerime alıp babamı aradım. Onunla konuşsam giderdi belki.
Aradım,
açmadı.
Gözlerim öfkeyle dolarken nefes alamadım. Beni takip etmiyor da olabilirdi. Kötü düşünmeye gerek yoktu.
Bizim sokağa doğru saptım. Fakat adım sesleri kesilmedi, uzaklaşmadı. Daha çok yaklaşıyordu üzerime doğru.
Siktir, siktir, siktir!
Ve yaptığımın doğru olup olmadığını düşünmeden, Yiğit'e yazdım.
Beril: Yiğit (20:14)
Beril: biri sanırım beni takip ediyor (20:14)
Beril: çok korkuyorum (20:15)
Beril: yemin ederim sana demek istemezdim (20:15)
Beril: babam telefonuna bakmıyor ve ne yapacağımı bilemiyorum
Bazı kelimeleri yanlış, yarım yamalak yazıyordum. Ekranı göremiyordum zaten. Gölgenin vücuduma doğru yaklaştığını gördüğümde koşmaya başladım. Olabildiğince hızlı koşuyordum.
Arkamdaki kişide hızlanıp bir anda beni belimden tutup kendine yapıştırdı.
Çığlığım birkaç saniye ağzımdan çıksada hemen sonra ağzıma kapanan elle susmak zorunda kalmıştım. Ağlıyor, tepiniyordum.
Beni tutan kişinin yüzünü gördüğümde mideme ağrılar saplandı. Dişleri sararmış, leş gibi alkol kokan adam sırıtarak "şşht" diyerek üstüme eğildi.
Ağlıyor, tepiniyordum.
Birkaç dakika sonra bir anda özgür kalmamla yere yığıldım.
Karşımdaki adamı yumruklayan kişiye baktığımda Hamza'yı gördüm. Mahalleden bir arkadaştı.
Çok samimiyetimiz yoktu. Genelde sabahları ekmek alırken görür selam verirdi.
O yumuşak yüz hatları sertleşmişti. Karşısındaki adamı öldürürcesine yumruklarken bir anda ayaklanıp kendime geldim.
"H-hamza dur." Kısılmış ve titreyen sesimle konuşmamla durdu. Havadaki eliyle bana döndü. Siren sesleri duyulurken derince nefes aldım.
Kurtulmuştum. Bu iğrenç anıyı, çaresizliğimle sadece tanımadığım bir adamdan yardım dilenişimi artık ölsem de unutmazdım sanırım.
Yerde baygın yatan adamı bırakarak yanıma geldi Hamza.
"İyi misin, sen?" kızarmış gözlerimle yüzüne baktığımda içinin titrediğini hissettim. Öyle bir nefes almıştı ki bana bakarken, mıhlandım olduğum yere.
"Evet." dedim iyi olmadığımı belli eden sesimle.
...
Yiğidim: Hassiktir (00:02)
Yiğidim: neredesin (00:02)
Yiğidim: beril neredesin güzelim (00:02)
Yiğidim: Allah kahretsin (00:02)
Yiğidim: Beril bir şey de yalvarırım (00:02)
Beril: iyiyim
görüldü
Yiğidim: Kapıya çık (00:18)
Beril: ne? (00:19)
...
Noluyooo

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abi Ceset! (texting)
Literatura Feminina0543*******: Hallettiniz mi cesedi? 0543*******: Dikkatli olun, yakalanmayın. Beril: eskimedi mi bu aminakoyim Kendi kendine yaşamaya çalışan, deli dolu bir kız olan Beril, telefonuna gelen mesajlardan sonra kendini bir çıkmazın içinde bulur. Her...