3.6

6.3K 426 151
                                    

Diğer bölümlere göre uzun bir bölüm, okurken yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayıın!!

💌

Artık ayrı yazılacağız.

...

Dudaklarım, gözlerim ve bedenim içimdeki korkuyu belli etmemek için kıpırdanmasada ruhumdaki korku fırtına kopartıyordu.

Kollarım, bacaklarım bağlı bir şekilde oturduğum bu sandalye beni o kadar savunmasız kılıyordu ki bu çok rahatsız ediciydi.

Karşımdaki adamın vermeye çalıştığı göz dağı işe yarıyordu.

Neyse ki en azından Yiğit vardı.

Dudaklarımı dişleyerek karşımdaki adamın ne yapacağını izlemeye başladım.

"Yeter bu kadar! Şifreli şifreli dediğiniz saçma şeyleri anlamıyorum ki umrumda da değil!" Bir bana bir Yiğit'e bakıp bir yandan da tükürerek konuşan adama iğrenerek baktım.

Bir şeyler deyip ortamı yumuşatmaya çalışabilirdim ya da kendimi bağıran birine ezdirmezdim. Ama durmam gerektiğinin farkındaydım.

Yaşlı adam kafasını demir kapıya çevirerek bağırdı. "Kaan oğlum gel buraya!"

Bakışlarımı Yiğit'e çevirdiğimde kaşları çatılı demir kapıya baktığını gördüm. Birkaç saniye sonra sürgülü demir kapının tiz çığlığı duyulmuştu.

Bende merakla kapıya bakıyordum.

Saman sarısı saçlar gözüme çarptığında daha da meraklandım. Yüzünün çoğu yerinde ben olan, koyu kahve gözlere sahip bir çocuktu. Benimle yaşıt gibi duruyordu.

"Ulan orospu çocuğu söyle lan nerede o kadın!" Diye gürleyen Yiğit ile yerimde sıçradım.

O kadar öfkeliydi ki eğer burada bağlı olmasam muhtemelen tabana kuvvet kaçardım.

"Anne demek bu kadar zor olmamalı Yiğitçik." Diyerek sırıtan adama baktım.

Anne mi? Yiğit yetimhaneye verildiğini ve ailesiyle asla görüşmediğini söylemişti. Ne oluyordu burada Allah aşkına?

"Bana bak seni sikerim şerefsiz piç! Kime neyle hitap edeceğim seni ilgilendirmiyor! Ayrıca cidden beni burada tutabileceğini düşünecek kadar saf mısın? Adamlarım muhtemelen her herde karış karış beni aramaya başlamıştır. Kaçacak delik ya da yatacak bir mezar aramaya başlasan iyi edersin!"

Yiğit uzun ve soluksuz bir konuşmadan sonra alayla güldü.

Ben ise tırsan bakışlarımı ona gönderiyordum. Tövbe tövbe ne çıkmıştı bu çocuğun içinden? Bir daha espri yaparken daha dikkatli olmam gerektiğini anlamıştım.

"Anlaşılan sizin diliniz fazlasıyla uzamış Yiğit bey. Bizde kısaltırız o zaman."

Yaşlı adam (hâlâ adını bilmiyorum) üstünde pas izleri duran dolabın kırık kapısını açarak içinden bir şey çıkardı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir anda elindeki şeyin üstündeki düğmeye bastığında Yiğit'e elektrik vereceğini anlamış oldum.

"Hayır, hayır, hayır onu uzak tut ondan!" diye bağırdım telaşla. İçeri girdiğinden beri tek kelime etmemiş ve beni farketmemiş sarışın çocuk konuşmamla birlikte bana doğru döndü.

Kaşları havalanırken yüzünde bir gülümseme belirdi.

"Baba beni bu hanımefendi ile tanıştırmayacak mısın?"

"Seni zaten bu yüzden buraya çağırdım. İşimi halledeyim güzel bir şekilde tanışacaksınız."

Elindeki şeyi Yiğit'in bedenine yaklaştırırken Yiğit'in üstündeki tişört çoktan çıkarılmıştı. Çıplak karnına doğru giden şeyle gözlerimi Yiğit'in gözlerine çıkardım.

Abi Ceset! (texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin