3.8

5.5K 368 214
                                    

medya: Yiğit ve Beril (sizin bildiğiniz mafyalar 'hav' yiğit 'miyav' der çok yadırgamayın ballarim

-

yaramı görmüştü
yarayı öpmüştü'

❤️‍🩹

...

"Kıllı göğsünle babamın beni sana vereceğini sanmıyorum." Dedim çıplak göğsüne bakarak.

"Lan!"

Gözleri büyürken elleri vücudunu kapatmak istercesine bedenindeydi. Yüzü çok tatlı gözüküyordu.

"Ben... ben bu çiçeği almak için oraya böyle mi gittim? Demek o yüzden garip garip bakıyorlardı..." Sesi kısılmıştı ve soğuk terler akıtıyordu.

"Yiğit sanırım ben asla mafya olamayacağım." dedim derin bir nefes alarak.

Kaşları kalktı ve başını sağa doğru bana çevirdi.

"Neden?"

"Mafya olamayacak kadar zekiyim çünkü." diyerek sırıttım. Kaşlarımı kaldırıp havalı bir bakış attığımda o da küçük bir tebessüm sundu.

Baş parmağı ile işaret parmağını tutarak alnıma küçük bir şekilde vurdu.

Başım geriye doğru giderken bilerek abartılı bir tepki veriyordum. İnleyerek alnımı tuttum. Ellerim yüzümü kapatıyordu.

"Beril?"

Tepki vermedim.

"Beril sert mi vurdum? Ama hayır sert de değildi ki?"

Ellerimi yüzümden çekmeye çalışırken kendi kendine konuşuyordu. Ben ellerimi yüzüme sıkı sıkı bastırdığım için bir anda yumuşak olmayı bırakıp sert bir şekilde ellerimi yüzümden çekti.

Ben anlık olayın şaşkınlığı ile nefesimi tutarken onun yüzü yüzüme yaklaşmış ve bende onun üstüne doğru eğilmiştim.

Garip bir pozisyondaydık ve ikimizde konuşmuyorduk. Onun da şaşırdığı çok belliydi.

Boğazımı temizleyip geriye çekildim.

Koltuğa yaslanıp birkaç dakika durduk.

"Bagajdaki siyah poşette gömlek olmalı. Onu verir misin?"

Diyen Yiğitle ona baktım. O ise bana bakmıyor bir şeylerle oyalanmaya çalışıyor gibiydi.

Onun görmediğini bilsem de başımı sallayarak arkaya uzandım. Bir süre sonra poşeti bulup gömleği çıkarmıştım.

Beyaz gömleği alarak giydi. Bakışlarım ona tekrar kaydığında gömleğin verdiği o hava çok hoşuma gitmiş ve bu istemsiz beni utandırmıştı. Neden bu kadar çok utanıyordum?

O arabayı çalıştırdı ve yolun geri kalanında ona bakmamak için direndim.

Bir süre sonra bizim binanın önünde durmuştuk. Yiğit'e döndüm. "Babama kendini ne diye tanıtacaksın?"

Gerginlikle sorduğum soruya gülümsedi. "Bulurum bir şeyler. Baban daha fazla endişelenmeden geçelim içeri."

Binanın kahverengiye dönmüş sarı duvarlarından içeriye girdik. Işıklar bizimle birlikte yandığında merdivenleri tırmanmaya başladık. Zaten çok yukarıda oturmuyorduk.

Yiğit elinde çiçekler ve çikolatayla arkamdan geliyordu. Kapıyı çaldım. Kapının önünde duran fazladan bir çift ayakkabının kimin olduğunu düşünecekken kapı açıldı ve sorum yanıtlanmış oldu.

Abi Ceset! (texting) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin