14. Bölüm

358 15 1
                                    

Seelaam

Günlerdir hastayım o yüzden çok yazamadım. Bölüm kısa farkındayım ama sizi daha fazla bekletmek istemedim şimdilik böyle ❤️

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim 💕

İyi okumalar <3


Uyandığımda abim ve Demir birşeyler konuşuyorlardı. Abim uyandığımı fark ettiğinde ayağa kalktı ve yanıma geldi.
"Abicim, iyi misin?" Tebessüm ettim.
"İyiyim." Demir de yanıma geldiğinde gözlerimi ona çevirdim fazlasıyla yorgun görünüyordu. Yanağımı okşadı naifce, o an doktorun sesini duydum. "Merhaba," gözlerimizi doktora çevirdik. Doktor yanıma geldi,
"Nasılsınız Vera hanım?"
"İyiyim, teşekkürler." Dedim sesimi yumuşatarak,
"Güzel, o zaman sizi bugün taburcu edebiliriz. Birkaç saat sonra serumunuzu yenileyeceğim. Ondan sonra çıkabilirsiniz." Dedi, başımı aşağı yukarı salladım.
"Tamam." Dedim, ve doktor gülümseyip odadan çıktı.

Demir'e döndüm.
"Ya birşey sorucam," Demir'in gözleri bana çevrildi.
"Sor güzelim,"
"Bu bana kan veren kişiyi buldun mu?" İlk önce gözlerini kaçırdı, anlamazca baktım.
"Buldum." Dedi gözlerini tekrar gözlerime çevirerek,
"Kimmiş?" Dedim merakla, Kapı çaldığında doktoru görmeyi beklerken başka bir kadın gördüm.

Güzel giyinimli, boyu tahminen 1.65- 1.70 aralığında, esmer, yeşil gözlü bir  kadındı. Gözleri ilk abimi daha sonra bana döndü. Beni baştan aşağı süzdükten sonra bir adım atıp içeri girdi.
"Geçmiş olsun." Dedi yumuşak ses tonuyla,
"Teşekkür ederim." Dedim ve gözlerimi abim ve Demir'de anlamazca gezdirdim. Abim huzursuzca geriye bir iki adım attı, birşeyler ters gidiyor gibiydi. Demir,
"Sana kan veren kişi." Dedi tok ses tonuyla, kaşlarım havalandı.

Kadına baktım, dikkatle beni süzüyordu. Yatağımın yanındaki koltuğu göstererek,
"Buyrun oturun." Dedim tebessüm ederek, kadın da aynı tebessümle koltuğa oturdu.
"Ben çok teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek,
"Ne demek, sen iyiysen gerisinin önemi yok.." Dedi nazik bir şekilde,
"Teşekkür ederim. Sizinle iyileştikten sonra kahve içmek istiyorum uygunsa." Dedim yumuşak bir ses tonuyla, gülümsedi.
"Tabii, çok isterim." Dedi başını olumlu sallayarak, birkaç dakika sessizlik oluştu.

Kadın sessizliği bozarak konuşmaya başladı.
"Ben kalkayım," dedi ve ayaklandı.
"Peki. Yeniden teşekkürler." Dedim, arkasını döndüğünde ismini ve telefon numarasını almadığımı hatırladım.
"Ee, bir dakika," kadın tekrar bana döndü.
"İsminizi ve telefon numaranızı alabilir miyim?"
"Tabi ki, ismim Nalan," telefon numarasını da verdikten sonra gitti.

                        ................

2 saat geçmişti ve bir serum daha bitmişti. Doktor eve gidebileceğimi söylediği için hazırlanıyordum. Demir elimi tuttu ve yavaşça yatakta doğrulmama yardım etti. Elindeki hırkayı giydim. Ardından ayakkabımı giymek için eğileceğim zaman engel oldu.
"Dur. Eğilme sen." Dizlerinin üzerine çöküp ayak bileğimden tuttu ve ayakkabıya soktu. Diğer ayağıma da ayakkabıyı giydirdikten sonra dizlerini üzerinden kalktı.

Tekrar elini uzattı. Tuttum ve yavaşça ayağa kalktım. Elini belime koydu hafifçe,
"İyi misin? Acıyor mu?" Diye sordu, başımı sağa sola salladım.
"Hayır. Çok değil yani." Kapı açıldı ve abimle göz göze geldim. Abim bana yaklaşıp koluma girdi.
"Gerek yok, yürüyebilirim." Dedim abime dönerek, abim emin olmak ister gibi gözlerime baktı.
"Emin misin?" Başımı aşağı yukarı salladım onaylar şekilde.

Yavaşça kolumdan ayrıldı yanımızdan yürümeye başladı. Odadan çıkıp asansöre doğru ilerledik. Demir düğmeye bastı ve saniyeler sonra asansörün kapısı açıldı. İçeriye girdik ve saniyeler içinde artık arabadaydık.
Biz Demirle, abim ise arkada kendi arabasındaydı. Yola bakarken gözlerimi Demir'e çevirdim. Dalgın görünüyordu.
"Demir," hâlâ yola bakıyordu.
"Demir," gözlerini bana çevirdi.
"Efendim?"
"İyi misin sen?"
"İyiyim. Birşey düşünüyordum."
"Ne düşünüyordun?"
"Hiç, boşver." Üstelemedim. Tekrar cama çevirdim bakışlarımı.

Evin önüne gelmiştik. Arabadan indiğimizde bizi bir sürü koruma karşıladı. Hepsinin önü iliklenmiş elleri önündeydi.
"Hoş geldiniz abi." Baştaki gözlerini bana çevirdi.
"Geçmiş olsun yenge." Başımı sallayıp tebessüm ettim. Demir,
"Baran nerde?" Koruma gözlerini tekrar Demire çevirdi.
"İhtiyaçları almaya gitti abi." Demir'in kaşları çatıldı.
"Yarası iyileşmemiş adamı ihtiyaçları alması için mi gönderdiniz oğlum?" Doğru ya, Baran da yaralanmıştı günler önce. Koruma hızla cevap verdi.
"Abi biz gideriz dedik de dinletemedik ki, sıkılmış. İyiyim dedi gitti." Demir derin bir nefes aldı.
"Tamam, gelince söyleyin yanıma gelsin."
"Tamam abi." İçeriye doğru yürüdük.

Zeynep bizi gördüğünde gülümseyerek ayağa kalktı.
"Yengecim, hoş geldin." Dedi, ben de gülümsedim.
"Hoş buldum." Koltuğa oturdum. Derin bir nefes aldım acıyla, ara ara sancı giriyordu.

Dışarıdan yüksek sesler geliyordu. Demir ilk dışarıya baktı, sıkıntıyla derin bir nefes alıp dışarı çıktı. Bahçedeki topluluğa baktım. Onlarca korumanın içinde abimi gördüm. Dimdik durmuş birşeyler söylüyordu.
Ayağa kalktım tam salondan çıkacakken Zeynep durdurdu.
"Vera dur. Ben bakarım. Dikişlerin açılacak şimdi."
"Yok. Birşey olmaz." Dedim ve bahçeye çıkıp abimle Demir'in yanına ilerledim.

Demir korumalara,
"İndirin silahları." Dedi tok sesiyle, korumalar silahlarını indirse bile hâlâ abime sertçe bakıyordu.
Demir,
"Dağılın!" Dedi hafif yüksek bir ses tonuyla, korumalar uzaklaşmaya başladı. Abim gözlerini bana çevirdi, birkaç dakika bana baktıktan sonra Demir'e tekrar baktı.
"Korumalarının hâlâ bizim düşmanlığımızın bittiğinden haberleri yok galiba?" Bitmiş miydi? Şaşkınca sordum.
"Ne? Bitti mi gerçekten?" Abim bir adım attı bize doğru.
"Kardeşimle evli olduğunu öğrendiğim gün bitirdim düşmanlığı." Dedi, gülümsedim ve ardından sıkıca sarıldım.

                      .................

Yemeğimizi yemiş, biraz sohbet ettikten sonra odaya dinlenmek için çıkmıştım. Üzerime rahat birşeyler giyip yatağa girdim. Abim ve Demir aşağıda sohbet ediyordu. Yıllardır düşman olan iki adam şimdi benim sayemde arkadaş olmuşlardı.

Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.  Kendimi rahat bir uykuya bıraktım.

                           🫀🌼

Gözlerimi açtığımda hava aydınlanmıştı. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Üzerime tayt ve sweatshirt giydim. Saçlarımı da tarayıp odadan çıktım. Merdivenlerden inecekken çatıdan Demir'in ve abimin seslerini duydum. Çatıya çıkmaya karar verdim ve merdivenlerden yavaşça çıkmaya başladım.

Kapıya yaklaştığımda abim,
"Demir, ne zaman Vera'ya Nalan'ın gerçek annesi olduğunu söyleyeceğiz?" Anne? Nefes alış verişim hızlandı. Bu ne demekti? Benim annem mi vardı? İmkansız. Ölmüştü benim annem. Hem de beni doğururken. Böyle bir şey olabilir miydi?













(Vera'nın annesi, Nalan.)

)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Tiktok: sennvebenn_1

Ateş ve Kor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin