18. Bölüm

301 15 0
                                    

Selammm

Uzun zamandır bölüm atamıyordum hatta yazamıyordum bile çünkü birkaç sorunum vardı.
Bölümün gelmesi biraz uzun sürdü kusura bakmayın ❤️

Umarım beğenirsiniz<3

Keyifli okumalar bebeklerimm 💟


Gözümden bir damla daha aktığında Demir titreyen eliyle düşen yaşı sildi.
"O-olur güzelim." Dedi gülümsemeye çalışarak, Murat'ın ve abimin sesini duymamla görüş açıma girmeleri bir oldu.
"Demir!" Abime ve Murat'a yalvarır gözlerle baktım.
"Nolur hemen hastaneye götürelim, nolur!" Dedim hıçkırıklarımın arasından.

Abim kollarımdan tutarak beni kaldırdığında Murat da Demir'i destekliyerek kaldırmıştı. Murat Demir'in kolunun altına girerken ben de hemen diğer kolunun altına girip yürümesine yardım ettim.
Sendeleyerek ve yavaş yürüyorduk.
Demir'e baktığımda onun da bana baktığını gördüm.
Ara sıra yüzünü buruşturuyor, bana fark ettirmemeye çalışsa da başarılı olamıyordu. 

Arabaya geldiğimizde hızla arka koltuğa bindim. Hemen sonra abim ve Murat Demir'i yanıma bindirdi ve onlar da hemen ön koltuklara geçtiler.
"Bez gibi birşey var mı?" Dedim titreyen sesimle, Murat, abime torpidoyu göstererek,
"Orda olacaktı, ver." Dediğinde abim hızla torpidodan beyaz bir bez çıkartıp bana uzattı. Hızla alıp Demir'in yarasının üzerine bastırdım.
Bembeyaz bez saniyeler içinde kanın rengiyle kırmızılaşınca hıçkırıklarım daha çok şiddetlendi.

Demir elini elimin üzerine koydu.
"Vera, iyiyim. Ağlama sevgilim." Kafamı sağa sola olumsuzca salladım.
"Değilsin baksana acı çekiyorsun!" Dedim sitemle,
"Senin göz yaşlarından önemli değil. Ağlama." Dedi tekrar, kan lekeli ellerimle göz yaşlarımı sildim.

Demir kafasını koltuğun başlığına yasladı. Dişlerini sıktığını kasılan çenesinden anladım. Murat konuştuğunda gözlerimi dikiz aynasından ona çevirdim.
"Dayan kardeşim geldik." Dedi umut vermeye çalışarak, omuzumda bir ağırlık hissettim. Gözlerimi tekrar Demire çevirdiğimde başı omuzuma düşmüştü. Gözlerin kapanmış olduğunu ve yarasının üzerindeki elinin gevşemiş olduğunu gördüm.
"D-Demir," hafifçe yanaklarına vurarak uyandırmaya çalıştım.
"Demir uyan!"
"Demir, uyan sevgilim hadi!"
"Demir nolur uyan! Yalvarırım!" Araba durdu ve abimle Murat hızla arabadan inip Demir'in tarafından kapıyı açtılar.

Abim,
"Sedye getirin çabuk!" Diye bağırdığını duydum. Saniyeler sonra Demir'i sedyeye aldılar. Doktorlar ve hemşireler birbirlerine birşeyler söylediler, ardından ameliyathane kapısında öylece kalakaldık.
Gözlerim kararıyordu. Kalbime sancılar girip çıkıyor, nefes almamı zorlaştırıyordu. Dizlerim beni daha fazla taşıyamayacak gibi olduğunda kendimi istemsizce yere bıraktım ama abimin kollarının arasında kaldım.
"Vera!"
"A-abi, onun ölmesine izin vermeyin. Yalvarırım birşeyler yapın." Dedim, yalvarır gözlerle hem abime hem de abimin yanında duran Murat'a bakarak.

Murat elini dostça omuzuma yerleştirdi.
"Vera biz kardeşimizin bizi bırakmasına izin verir miyiz? Sen de kendini toparla, uyanınca Demir seni böyle görmesin." Dedi ilk başta sesi titresede sonradan toparladı ve ciddi bir ses tonuyla konuştu.
Abim hafifçe bileklerimden tutarak ellerimi hava kaldırdı.
"Ellerini yıka istersen. Hatta üstünü de değiştir. Böyle durma." Dedi, başımı olumlu salladım.

Abim Murat'a baktı. Murat Baran'a seslendi.
"Baran!" Baran iki saniye sonra yanımızdaydı.
"Buyur abi,"
"Vera'ya evden kıyafet getir."
"Emredersin abi." Dedi ve gitti. Abim beni koltuklardan birine oturttu.
"Su alıp geleyim." Dedi ve o da gitti.

Ateş ve Kor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin