12. Bölüm

413 18 4
                                    

Selaammm

Umarım bölümü beğenirsiniz:))
Biraz kısa oldu farkındayım ama okul çok yoruyor ve boş zamanlarımda yazmaya çalışıyorum 💕

Oylarınız ve yorumlarınız benim için çok önemli 😽🌼

İyi okumalarrr

Demir Ateş

Sevdiğiniz kadının gözlerinizin önünde acı çekmesini izlediniz mi hiç? Ben izliyorum. Tam şu an, onunla birlikte ben de ölüyorum. Ama onun ölmesine izin vermeyeceğim. Asla.
Elini tuttum. Yavaşça kucağıma aldım ve odadan çıkıp asansöre bindik.
"Hadi! Hadi in artık!" Asansörün her yavaş hareketi onun canını biraz daha yakıyordu. Asansörün kapısı açıldığı an dışarı çıktım.

Ambulans sesleri geliyordu. Bir saniye içinde görüş açısına girdi ve hemen önümüzde durdu. Hızla Vera'yı kucağımda sedyeye aldılar ve ambulansa soktular. Ambulansın kapıları kapanırken tek duyduğum cümle,
"Nabzı çok yavaş!"

"Nabzı çok yavaş!"

"Nabzı çok yavaş!"

"Nabzı çok yavaş!"

"Zeynep arabaya bin!" Zeynep hızla arabaya bindiğinde ben çoktan binmiş hatta çalıştırmıştım. Akın da arkamızdan kendi arabasıyla geliyordu.
Onu benden almaya çalıştılar. Yine ona zarar geldi. Ben yine hiçbir bok yapamıyorum. Zeynep'in hıçkırık sesini duydum, buğulu gözlerimi ona çevirdim.
"Ağlama, iyileşecek. İyileşecek." Son kelimeyi kendime söylemiştim sanki, avunmak için.

Hastaneye geldiğimizde arabayı durdurup aşağı indim. Hızla ambulansın önünde gittiğimizde kapılar açıldı ve sedyede yatan yaralı sevgilime baktım.
"Vera," dedim, sesim kısılmış gibiydi. Bağırsam da duyulmazdı.
Sedyeyle arabadan indirip hastaneye soktular. Doktor,
"Ameliyathane hazır mı?!" Diye yüksek sesle sorduğunda bir yandan sedyeyle birlikte gidiyordu. Hemşire,
"Evet hocam." Diye bir cevap verdi. Ameliyathanenin kapıları açıldı ve Verayı içeri soktular.

Girmeye çalıştığımda hemşire engel oldu.
Zeynep kolumdan tuttu,
"Abi dur. İşini yapsınlar, sakin ol." Dedi, derin bir nefes aldım. Bir iki adım atıp duvara yaslandım. Saniyeler sonra karşıma Akın geçti. Gözleri kan çanağı olmuştu. Zeynep tekrar yanıma geldi.
"Merak etme abi, Vera iyileşecek." Diyerek teselli vermeye çalıştı ama, nafile. Sakinleşemiyordum. İçimdeki korku hiç geçmiyordu.

Akın'ın Zeynep'le bana dolu gözlerle baktığını gördüm. Dudağı titredi ardından gözünden bir damla yaş aktı.

(Yazarın anlatımıyla)

Acı, hüzün, duygular, mutsuzluk. Bunların hepsini Vera dışında herkes yaşıyordu. Vera ise acıdan başka hiçbir duygu bilmiyordu şu an. Abisiyle daha bir kaç saat önce seneler sonra karşılaşmıştı, ve birbirlerine bir söz vermişlerdi.
Birbirlerini hiç bırakmayacaklardı. Asla.
Şimdi ise abisi 'ya bırakırsa?' diye düşünüyordu. Sadece abisi değil sevdiği adam da aynıydı. Hepsi yerle yeksan olmuş durumdaydı.

Onları tek mutlu edebilecek şey Vera'nın 'ben iyiyim, yaşıyorum.' demesi olacaktı.

Doktorlar Vera'yı ameliyat ediyordu. İyileşebilmesi için. Vera'nın ise gözlerinin önünde onlarca kare geçiyordu.
Bazı kareler onu mutlu ediyor, bazıları ise kalbini hızlandırıyordu.
Vera daha 6 yaşındayken tek hatırladığı kare abisinin başka bir aileye giderken yürekleri burkan haykırışlarıydı.

"Baba verme beni, yalvarırım verme beni onlara!" Diye ağlayarak yalvarıyordu abisi, babasına. Babası ise o kadar gözü dönmüştü ki, acımasızca götürüyordu abisini. Abisi bir kez daha bağırdı.
"Baba ne istersen yaparım, verme beni kimseye! Ne istersen yaparım!" Vera bir köşede küçük bedenini gizlemiş saklanıyordu. Abisi için üzülüp hüngür hüngür ağlıyordu.
Abisi arabaya binmeden son kez Vera'ya ve bir köşeye pusmuş küçük bedenine baktı.

Birden bire büyüdü ve gözünün önüne Demir geldi. Üzerinde baloda giydiği siyah elbise vardı ve dans ediyorlardı. Demir, Vera'yı dansa kaldırmıştı. Dans ediyorlardı. Bütün gözler onların üzerinde geziyordu ve onlara özeniyorlardı. Demir Vera'nın hiç beklemediği birşey yapmıştı. Onu ilk defa orda, herkesin önünde öpmüştü. Sonrasında kulağına, evde söylediği yabancı iki kelimenin anlamını söylemişti. 'Çok güzelsin.' demişti.

Birden ordan ayrıldı ve saatler öncesine, abisinin sarıldığı ana geldi. Abisi Vera'ya sıkıca sarılmıştı. Hiç bırakmayacak gibi, sıkı sıkı sarılıyorlardı. Sonra abisi onu hiç bırakmayacağını söylüyordu. Vera ise aynı cevabı verdi. O da bırakmayacağım demişti. Abisi Vera'nın saçlarını okşarken Vera, sedyede yatan bedeninde tekrar o acıyı hissetti. Sanki bir kez daha kurşun Vera'nın derisine saplanmıştı.

Acı birden kayboldu ve Demir'i gördü. Karnındaki o kelebeklenme tekrar oluştu. Demir ona aşkını itiraf ediyordu.
"Ben sana aşık oldum Vera" diyordu. Demir Vera'ya aşık olmuştu. Vera da aynı şekilde. İkisi de birbirlerine aşık olmuştu ve birlikte yaşamak mutlu olmak istiyorlardı.

Peki bu mümkün müydü? Öyle olabilecek miydi? Olması gerekiyordu.
Hem birkaç saat öncesinde Vera gözlerini kapatırken 'izin vermeyeceğim sevgilim.' demişti. Sevdiği kadının böyle çekip gitmesine izin vermeyecekti. Veremezdi.

Şimdi ise eli kolu bağlı ameliyathane kapısında bir umut bekliyordu. Doktorun çıkmasını, olumlu bir cevap almayı bekliyordu. Kardeşi, Zeynep ne kadar onu sakinleştirmeye, umutlandırmaya çalışsa da işe yaramıyordu.
Akın ise tek başına kalbindeki acıyla savaş veriyordu. Akın'ı sakinleştirmeye çalışan bir kardeşi yoktu yanında. Akın'ın kardeşi içerde sağlığı ile savaş veriyordu.

Ara sıra Demirle Zeynep'e bakıyordu. Ne güzel abi kardeş olduklarını düşünüyordu. O da küçüklükten beri Vera'yla aynı ilişkiyi yaşamak istiyordu.  Ona içten,
"Abim" demek istiyordu. Vera'yı kolları arasına alıp sarıp sarmalamak, onu korumak istiyordu. Ama onu koruyamamıştı işte, saatler önce Vera Akının kolları arasındaydı. Ama Akın Vera'yı koruyamamıştı. Kolları arasında gözlerini kapatmıştı kız kardeşi.

"Bırakmak yok. Söz verdik." demişti, Vera ise ona yaşlı gözlerle bakıyordu sadece. Cevap veremiyordu.
Akın gözlerini kapattı. Kafasını duvarı yasladı. Gözlerinin önüne sekiz yaşı geldi. Babasının onu başka bir aileye verdiği gün gözlerinin önünde canlanıyordu.
Babası onu zorla tanımadığı birilerinin arabasına doğru götürürken Akın yalvarıyordu. Babası ise onu asla dinlemiyordu. Para gözünü kör etmişti.

Akın arabaya binmeden önce son kez masanın altında yaşlı gözlerle abisine bakan Vera'ya kaydı. Vera'nın pembe yanakları sırılsıklam olmuştu. Dizlerini kendine çekmiş hüngür hüngür ağlıyordu. Abisinin gitmesini istemiyordu. Babasına karşı onu koruyan tek kişi o'ydu. Abisi.
Akın son kez kardeşine baktı, gözleri bir de Vera için doldu. Acı bir tebessüm saçtı yüzüne. Onu kim bilir bir daha ne zaman görecekti. Babası onu zorla arabaya soktuğunda gözlerini ayırmak zorunda kaldı küçük Vera'dan.

Gözlerini açtı, ameliyathanenin kapıları açıldı ve doktor çıktı. Hepsi hızla doktorun yanına gittiklerinde doktor maskesini çıkardı ve konuşmaya başladı.
"Zor bir ameliyat, acil kan bulunması gerekiyor. Çok kan kaybetmiş. AB Rh Negatif kan gurubu olan veya bildiğiniz biri varsa acilen getirin tahlilleri yapılsın. Çok zaman yok." Dedi ve gitti.

Şimdi nerden, kimden bulacaklardı o kan gurubunu? Tanıdıkları kimsede yoktu. Peki ya tanımadıkları? Herhangi biri.
Vera'nın yaşaması gerekiyordu. Yaşatmaları gerekiyordu.







Tiktok: sennvebenn_1

Ateş ve Kor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin