Kabus olsun!..

3.5K 86 4
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda inanılmaz bir baş ağrısı hakimdi başımda. Dün olanları kabus olarak kalması için dua etmiştim acaba tekrarla rastaşacak mıydık ?Evinde benim tablo hiç zamanda bilmeden çekilmiş fotoğraflar ve neyi yediğinden ne zaman nereye gittiğime kadar bilebilecek bir takıntılı "Aşk". Ben açık konuşmam gerekirse aşık olduğunu düşünmüyorum. Ve bu gizem hoşuna gitti bence ama sanki böylesi daha tehlikeliydi. Çünkü aşık olursa kıyamazdı. Ve takip etmesi takıntı haline getirmesi mantıklı açıklaması olurdu kendince. Diğer türlü Piskopat olduğunu gösterirdi ve şu an hayatımda en son istediğim listede birinci sıradaydı. Neyseki okul yoktu tatildeydik ve bu kadar olayın üzerine okulu kaldıramayacaktım. Üzerimi giyinip aşağı kahvaltıya indim ve kimseyi göremedim. Erken çıkmış olmalılardı. Pek iştahım olmadığı için kahve yaptığını kurabiye ile salona geçtim. Takıntılı piskopatı çok fazla düşünüyorum. Sahi., neydi adı ?EMİR!
Evet, neden Hasan Ali vs değildi de emirdi? 'Of saçmalama her şey bitti Emir'in ismi mi kaldı?' İç sesim bazen benden mantıklı olabiliyor evet evet ..
Televizyonu açtım ama asla  dikkatimi veremiyorum ..
Düşünme..
Düşünme..
Tek sığınağım olan uykuya sığındım ve salonda koltuğa uzanıp kendimi uykunun tatlı kollarına attım. Zihnim yavaş yavaş kendine gelirken duyduğum sesleri anlam vermeye çalıştım. Ve koku ..
Annem veya babam asla sigara içmezlerdi. Ve ben de .
Uykunun tatlı zamanında gözlerim kapalı biri geldi ve üzerime bişey örttü. Zihnim karıncalanıyor ve ben asla gözlerimi açamıyordum. Annemler olsaydı çoktan ışığı açmış ve beni uyandırmışlardı değil mi?
Beynim işlevini yitirmiş gibi komut vermezken yeniden uykuya dalmayı denedim. Tam başarıyorken bir fısıltı..
"Ben beklerim, sen gelmesen de ben beklerim beni seveceğin günü. Ama sakın benden kaçmaya çalışma gölgenden daha yakınım sana meleğim. Sen uyu şimdi ve benim olacağın günü bekle. Çünkü ben tam da öyle yapıyorum."
Uzaklaştı.
Nefesini hissetmemeye başladım ve sanki benim nefesim kesildi. Korkudan olsa gerek yanında asla nefes alamıyordum.
Sanki hayal gibi sessiz sedasız gitti. Ve gözlerimi açtım. O buradayken açamazdım. Uyurken kıyamıyordu. Ama uyanıkken dayanamaz götürürdü. Ve ben bir daha gidecek cesareti bulamazdım kendimde.
Ben daha ne olduğunu anlamadan dış kapıdan gelen seslerle yerimde mıhlandım. Hadi ama kumsal sanki kapıdan mı gelecek? Diyen iç sesim yine haklıydı. Annelerin sesini duyduğumda içime derin bir nefes çektim. Ve yine.. hayal ettiğimde bile nefes alamıyordum. Aklımı ve nefesimi alıyordu.

" kumsal sana sesleniyorum, senin neyin var böyle? Yüzün kireç gibi kendine gel. Kötü bir telefon mu aldın? Ne bu halin?" Diyen anneme kısa bir bakış attım. Anlatıp kendimi eve kapattırmak istemiyordum.
"Sınav haftasıydı, kafamı henüz toparlayamadım. Ondan herhalde." dediğimde çok şükür ki üstelemedi. Göz devirmekle yetindi.
Babam direk banyoya ellerini yıkamaya girmiş annem bir yandan aldıklarını dolaba yerleştiriken bir yandan da benim hareketlerimi göz hapsine almıştı. Farketmişti. Ve işin garibi farketmesine şaşırmıştım.

Çünkü öyle her şeyimle ilgilenen bir annem yoktu.
Yemek hazırladık beraber ve oturup pek konuşmadan yedik. Mutfağı toparladım ve odama geçtim.
Yine düşünüyordum. Hep düşünüyordum. Ama umarım dediği gibi yapmazdı.

📌

Evet...
Hatırlıyordum..
O günden sonra bir daha görmemiştim. Ve aradan yıllar geçince de doğal olarak sapığımı unutmuştum.
Ama neden?
Neden seneler sonra geldi?
Bu sadece bir takıntı değil miydi?
Çok garip. Heves ya da takıntı olsaydı o günden sonra muhtemelen hayatına bakmış olurdu.

Aklımdaki tek soru: beni bunca yıl takıp etmiş miydi yine ?
Off.
Çıkmıyor aklımdan.

"Beni hatırladın mı SEVGİLİM?"
Bana bu zehirli oku atıp gitmişti.
Hatırlatıp tekrar zihnimi ele geçirmekti amacı.
Ama şuan arkasına sığınacak bir ailem yoktu.
Yapayanlızdım.
Bağırsam bu ıssız yerde ya kimse duymaz ya da başına bela almamak için susardı.

Şuan ne mi yapıyorum?
Yatağımda oturmuş, ellerime eziyet ediyorum.
Peki bir daha kaçırırsa ne olacak?
Zamanı gelecek demişti, ona göre gelmiş miydi?
Beni neden hala unutmamıştı?
Buraya gelmesindeki amaç neydi?
Ve daha fazlası beynimi kemirirken sıkıntıyla nefesimi verdim.
Duş şuan beni kendime getirecek tek şeydi.
Sakin kalmalı ve mantıklı düşünmeliydim.
Bunu yapmalıyım. Savunmasız durmamalıyım ki evine kapatıp kedi gibi besleyebileceği biri olmadığımı anlamalı.

Duştan çıktım ve üzerimi giyindim.
Önceden de rahat edemezdim peki şuan nasıl uyuyacaktım bunca yaşananlardan sonra?
Karnım acıktığı için saçlarımı gelişigüzel nemini alıp aşağı indim.
Daha az düşün.  Daha çok yaşa.

Evet bundan sonraki felsefem tam olarak buydu. 
Dolabı açtım ve dünden kalan çorbayı çıkardım.
Ocağa koydum ve başında ısınmasını beklerken düşündüm. Geleceğimi. Sonu belli olmayan geleceğim. Acaba bir geleceğim olacak mı? Çok garip değil mi, benim hayalim bile yok. Şu olsun dediğim ya da şunu şöyle yaşayayım dediğim.
Çorbayı ocaktan aldım ve kaseye boşalttım. Masaya oturdum ama kaşığı unuttuğum için kalktım. Tam çekmeceye ulaşacaktım ki içerden bi ses geldi. Salona yönlendirdim adımlarımı ürkek ürkek. Ses kesildi. Işığı yaktım. Merdivenlere doğru gittim yavaşça. Ama yok. Kimse yok. Belki de dışardan geldi ama ben bu sıralar çok şey yaşadığım için ürkek davrandım.
Tekrar mutfağa gittim. Masadaki kaşığı elime aldım ve oturdum. Çorbadan bir kaşık aldım. İkinci kaşığı alırken gözüme çekmece ilişti. Ve durun.. bir dakika ..
Ben kaşığı almadan içeri gitmiştim ama! Kalp atışlarım hızlandı. Düzensiz nefes alıp vermeye başladım. O buradaydı! Evet hissediyorum. O burada ve mutfakta. Ama nasıl?

Mutfağa baktım ama hiç bir yerde yoktu. Salona, odama hatta tuvalete banyoya bile. Ama yok. Mutfağa tekrar geldiğimde kapıya doğru adımladım. Evet, tabi ya. Mutfak balkonunda ellerini demirlere koymuş ve başını önüne düşürmüştü. Sanki kendiyle çelişiyor gibiydi. Kapıyı açmak istemedim korkuyordum. Ama anlayamadığım sesler geliyordu ve merak ediyordum. Kendi kendine ne konuştuğunu merak ettim. Kapıyı sessizce araladım. Ses çıkarmamaya dikkat ettim. Zaten öylesine dalmıştı ki duymazdı bile muhtemelen. Kapıyı hafif Aralık olacak şekilde kapattım. Ve bir adım attım. Bacaklarım titremeye başladı. Ama hayır soğuktan değildi. Karşımdaki adamdan delicesine korkuyordum. Ve sesini duydum.
"Durma öyle, gel yanıma. Kokundan mahrum etme beni."
Gidemedim. Orda öylece kaldım. Bir yanım içeri gir ve kapıyı kilitle diyordu. Ama bu onu durdurmazdı. Zaten hareket de edemiyordum ki.
Birden arkasını döndü. Ani hareketine irkildim. Bu sefer ne şapkası vardı ne kapşonu.
Siyah gömleği, siyah pantolonu ve üzerinde uzun siyah kaşe montu vardı.
Gözleri kararmaya başladı ve ben karşısında öylece bakıyordum.
Bir adım attı. Ve bir adım daha. Tam karşımda durdu. Gözlerini benden hiç ayırmadı.
"Seni bırakacağıma, yani en azından sen hazır oluncaya kadar bırakağıma kendime söz verdim. Ama bak yapamıyorum. Unutamam anlıyor musun? Ben seni bırakamam. Ve ben biraz bencil bir adamım güzelim. Ben gidemiyorsam sen gelirsin."
Dedi ve elimi tuttuğu gibi içeri soktu. Hızla kapıya doğru ilerledi. Ben evime belki de son kez bakarken gitmek istemiyorum demek istedim ama beni dinlemeyeceğini biliyordum. Beni neredeyse sürüklüyordu. Sıkı sıkıya tuttuğu elimi acıtmıyor ama asla bırakmıyordu.
Arabayı açtı oturttu beni ve gözüme öyle bir baktı ki bu adamdan ilk defa böylesine korktum.
Kendi yerine geçtiğinde hızla çalıştırdı arabayı. Direksiyonu sıkıyor ve bişey düşünüyordu. Öyle dalgın ve kendiyle savaşıyordu ki alnındaki terleri yoldaki ışıklar vurdukça görebiliyordum.
Sonunda yine o eve geldiğimizde hızla girdi bahçeye. Korumalar yine hazırolda dururken indi arabadan ve benim de kapımı açıp bekledi. Ben korkmuş gözlerle bakarken neredeyse kükredi.
"İn arabadan!"
"Lütfen! Lütfen beni bu eve mahkum etme. Bak bırakmıştın beni. Beni bekleyecektin hani? Ben.. Ben istemiyorum. Kendi kendime bi hayat kurmaya çalışıyorum lütfen bunu yapma."
Kafasını kaldırdı. Sağa sola baktı. Korumalar asla bakmıyordu bu tarafa. Tekrar bana döndü. Ama keşke dönmeseydi. Dişlerini şıktı. Ve bu sefer daha sıkı tuttu elimi. Hızla beni kaldırdı ve büyük bir gürültüyle kapattı kapıyı.
Korumalardan biri sesten dolayı bişey olduğunu düşünüp bize doğru baktığında...
"Dön lan önüne! Kimse bakmayacak demedim mi?"
Dedi ve hızla eve sürüdü beni.

Zor'la Aşk ❤️‍🔥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin