AŞIĞIM

2.1K 46 2
                                    

Genç kızı hizmetliler gördü. Yere düşerken, kapının pervazına çarpmıştı alnını. Bi hışımla koştular, ama yetişemediler. Kapının önünde kandan küçük bir göl oluşmuştu. Kumsalın yüzü Emir'in kanıyla boyanmıştı. Kaldırdılar yüzü güzel kızı. Hizmetlilerden biri cebindeki peçeteyle sildi yüzünü. Haline acıdılar. Bu genç kıza bu kadar yüklenirken efendileri, sustukları için utandılar. Ama konuşsalar da değişen bişey olmayacaktı ki. Dinleyecek miydi sanki patronları? Kaldırıp banyoya götürdüler. Nazikçe çıkardılar üzerini genç kızın. Yavaşça yıkadılar. Katlı büyük havludan aldılar, sardılar Kumsalı. Yatağına yatırmak için örtüyü açtıklarında Emir'in havlusunu gördüler. Gözü doldu yaşlı kadının. Tebessüm etti. Genç kızı yatırdılar, yanına havluyu koydular. Onlar da anladı, sevdaya düşmüştü Kumsal. Doktor çağırmak için çıktılar odadan.
.....

Genç adam götürülürken bir ses duydu. Durmak istedi, sevdiğinin iyi olduğunu görmek istedi. Gücü yoktu. Bıraktı kendini. Duymak istediğini duymuştu ne de olsa. Hatırlayınca kocaman tebessüm sardı yüzünü. Said patronunun güldüğünü gördü. Mutlu oldu, Emir kadar o da şaşırmıştı Kumsal'ın itirafına. Abisi gibi görüyordu Emir'i. Gülerken görmek garip geldi Said'e. Çok nadirdi çünkü patronunun gülmesi. O, keskin bakışlarıyla anılırdı hep.

Said'in düşündüğü başka şeyler de vardı. Emir'in vurulduğu elbet duyulacaktı, belki de duyulmuştu. Ayaktayken karşısında duramayan itler, ortaya çıkacaktı bir bir. Emir'i, o yokken bitireceklerdi. Hemen iyileşmeliydi Emir. Koruyamazlardı onun kadar Kumsal'ı. Kendi canları mühim değildi onlar için. En fazla ölürlerdi. Ama Kumsal'a bişey olursa, Emir ölümü aratırdı. Şu haliyle bile korkuyordu patronundan. Şu savunmasız hali kadar olsaydı yeterdi Said'e.
Villanın altında villanın yarısı kadar sığınak vardı. Ameliyathaneden tut cephaneye kadar. İnce düşünmüştü Emir. Hatta Kumsal'ın fotoğraflarının olduğu odanın aynısı bile vardı. Tehlikeli aşıktı Emir. Sevgisinden öldürecek kadar...
.....

Şiddetli baş ağrısıyla uyandım. Saçlarım nemliydi. Oysa ki duşa girdiğimi hatırlamıyordum. Tam o sırada kapı açıldı. Heyecanla kalktım, Emir geldi diye. İmkansızdı. Gördüğüm haliyle şuan çıkıp gelmesi imkansızdı. Çalışanlardan biri girdi içeri. Sıcak tebessümüyle yaklaştı yatağa.
'Oturabilir miyim? Ateşinize bakmam lazım. Siz Emir beyden sonra bayıldınız. Alnınızı vurdunuz. Koştuk ama yetişemedik. Sizi hemen kaldırdık. Günlerdir düzgün yemek yemediğiniz için bağışıklığınız düşmüş galiba. Doktor öyle söyledi. Ateşiniz çıktı. Hemen müdahale etti doktor. Çok şükür düştü. Şimdi daha iyisiniz ama sık sık ateşinize bakmam gerektiğini söyledi.' dedi. Çekiniyordu benden. Kızı yaşındaydım oysaki. Mecburen saygı duyuyordu.

'Tabiki oturtabilirsin. İsmin neydi?' dedim.
'Emine efendim.'
'Bana kızım de Emine teyze. Ben iyiyim de .. Emir.. O nasıl?'
Korkuyordum. Kötü bişey duymaktan, ona bişey olmasından deli gibi korkuyordum. Korkuyla baktım gözlerine.
'Aşağıda ameliyatta şuan. Biz giremeyiz oraya. Ama Said oğlum iyi merak etmesin yengem dedi. Kızım, üzme kendini bu kadar. Bak bitap düştün. Az bi yemek ye. İlaçlarını iç. Önce kendine gel, Emir beye zaten bakıyorlar. Seni böyle görmesin. Birazdan yemek getireceğim. Ne olur, biraz da olsa.' dedi ve ellerimi tuttu.
Gülümsedim onun sıcacık haline. Bana, annemin göstermediği samimiyeti, sevgiyi hatırlattı. Gözlerim doldu yine. Şuan düşünmem gereken kişi Emir'di. Haklıydı Emine teyze. Kendime bakmalıydım önce ki, yanında dimdik durabileyim. Kendimi düşünmesem bile Emir için yiyecektim.
'Tamam teyzem. Hadi getir yiyeyim. Aşağı inmem gerek. Yanında olursam hisseder belki.'
Umuttu işte. Emir'in vurulması, içimdeki kabullenemediğim aşkı tokat gibi yüzüme vurmuştu. Hangi ara bu kadar bağlandım bilmiyorum. Ama emindim artık duygularımdan. Belki Emir kadar değil, ama ben de seviyordum işte. İçtiğim sıcacık çorba içimi ısıtırken, tebessüm oluştu yüzümde. Emir iyi olacaktı. Biliyordum.

Zor'la Aşk ❤️‍🔥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin