16. BÖLÜM

2.5K 219 129
                                    


- Gökhan Türkmen - Oysa Ki 



Sonbaharda sararıp, kışın kör ayazında toprağa karışan yaprakları andıran kalbim, üzerine basıp geçen insanlar yüzünden çoktan dünyaya veda etmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Sonbaharda sararıp, kışın kör ayazında toprağa karışan yaprakları andıran kalbim, üzerine basıp geçen insanlar yüzünden çoktan dünyaya veda etmişti.

Göktuğ'un dudaklarından dökülen ''Seni seviyorum Rüya,'' cümlesi kalbimi tekrar canlandırdı, yeşil gözleri umutlarımı tekrar yeşertti.

Koluna sıkıca tutunup sözlerinin beynimde yankılanmasının geçmesini bekledim. Gökyüzünün denize yansıması misali Göktuğ dört bir yanıma yansımıştı ve sürekli son cümlesini her bir yanımdan kulağıma fısıldıyordu.

"Ben... Ben çok şaşkınım. Aslında değilim. Yani evet elbette böyle bir şeyi hissediyordum, hareketlerinden, bakışlarından ne bileyim sözlerinden... Ama böyle pat diye söyleyince şaşırdım açıkçası. Tahmin ettiğin bir şeye şaşırmak biraz tuhaf ama bilemedim sanırım şaşkın değilim. Neden olmasın ama değil mi sevebilirsin beni, ben olsam ben de severdim beni." 

Dişleri meydana çıktığında gülüşü güneşi andırıp parlaklığıyla gözümü alan bir ışık saçtı. Hızlıca beni tekrar öptü ama geri çekilirken ne akrebi umursadı ne de yelkovanın hızına ayak uydurdu.

"Heyecanlısın Rüya.''

Az önce hızlı hızlı tek nefeste konuştuğumu fark edince alt dudağımı ısırıp mahçup bir şekilde bakışlarımı ıslak göğsüne indirdim. Dudaklarından dudaklarıma bulaşan tuz ilk kez bu kadar tatlı gelmişti. "Bundan sonra en sevdiğim meyve çilek," deyiverdi. Tekrar ona baktığımda Göktuğ gelmeden önce yediğim dağ çileklerini anımsadım. "Rengini dudaklarına, kokusunu ve tadını nefesine işlemiş."

"Tadı çok güzeldi dayanamayıp hepsini yedim," dedim ve itirafıma kıkırdadım. "Her heyecanlandığın zaman seni kibarca sakinleştirmenin yolunu buldum sanırım," deyip işaret parmağını çeneme yerleştirip hafifçe yukarı kaldırdı ve gözlerimizin kısa sürede olsa birbirine olan hasretine bir son verdi. "O kadar çok konuşmuyorum," dedim ve omuzlarımı küskünce salladım. 

"Ömrümün sonuna kadar seni dinleyebilirim Rüya, benimki sadece seni öpmek için bir bahane." Gözünü kırparak sözlerini tasdikledi. "Göktuğ, çok fenasın!" Gülerken gözlerim istemsizce az evvel dudaklarımla buluşan dolgun dudaklarına kaydı. 

"Göktuğ Beyim!"

Sabri'nin uzaklardan gelen sesi bize ulaştığında panikle etrafıma baktım. Sanki bizi gördüğünde az önce aramızda neler geçtiğini bir bakışta anlayacaktı. "Rüya neyin var?" Gerginliğimi anlayan Göktuğ'un sesi merak doluydu. "Ben..." Birçok sözcük dilime dolanınca endişeli gözlerle Göktuğ'a baktım. "Şuan beni böyle görsün istemiyorum," dedim. Sanki tamamen dağılmıştım ve dudaklarım ve vücudumun en ücra köşeleri nabız gibi atıyordu. Göktuğ'un tek kaşı kalktı ama yüzümde her ne gördü ise fazla üstelemedi.

KARAYELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin