- Kenan Doğulu - Yosun
Ayakkabımın ucuyla geri geri gidip kendimi özgür bıraktım. Karşı ormana doğru bir yaklaşıp bir uzaklaşıyordum. Yavaşladığım her an ayağımın ucunu yere değdirip tekrar kendime hız kazandırıyordum. Kafamı geriye doğru yatırıp saçlarımın savrulmasını hissettim. Hafifçe esen rüzgâr bana eşlik ediyor, salıncağımın asılı olduğu ağaç yapraklarını sallayarak adeta beni alkışlıyordu.Gözlerimi kapatıp usul usul sallandım. Tüm zorluklara rağmen madalyalarıma bir yenisini daha eklemiş, sevdiğim adamın tekrar gözlerini açtığına şahit olmuştum. Sevdiğim adam, Göktuğ'um. Nazlı yanını ilk kez görsem de garipsememiştim. Canı yandıkça küçük bir çocuk oluyor, ilkokul aşkına sataşırmış gibi bana sataşıyordu.
Keşke hayat onu bana daha önce bahşetseydi, keşke yollarımız daha önce kesişseydi. Ben, şimdiki benden çok farklı bir insan olurdum belki de. Ya da böyle bir insan olduğum için âşık olmuştu ya bana. Deli işiydi.
Kuşlar uçtu dallardan, atlar kişnedi çayırların öteki ucundan. Hızlandıkça üşüdüm ama bu zevki tatmayalı öyle uzun zaman geçmişti ki kendimi durdurmak yerine biraz daha biraz daha diyerek eğleniyordum.
Salıncağın kalın halatını bırakıp kollarımı iki yana açtım. Sanki tüm gökyüzünü kucaklıyor gibiydim. Seviyordum, tadımı kaçıran insanlara rağmen, hep güçlü olmak zorunda olmama rağmen hayatı ve yaşamayı seviyordum. Dört bir yanım yeşil, gökyüzüm hep maviydi. Doğa beni sarıp sarmaladıkça yaralarım sarılıyor, Göktuğ'un yaralarımın kabuklarını öpmesiyle iyileşmem daha hızlı oluyordu.
Sırtımda hissettiğim elle normalden iki kat hızlı bir şekilde öne atıldım. Panikle attığım çığlıkla halatı sıkı sıkıya tuttum. Geriye doğru sallanırken kafamı çevirip beni kimin böyle savunmasız yakaladığına baktım. Göktuğ otuz iki diş sırıtarak beni sallamak için hazırda bekliyordu.
''Göktuğ hayır çok hızlı sallıyorsun dur yapma!''
Sırtım yine ellerine kavuştu ve füze gibi öne fırlatıldım. Ben korkuyla çığlık çığlığa bağırırken o keyifle kahkaha atıyordu. ''Tamam, sallama lütfen karnım ağrıdı!'' Eğer dikişleri tam anlamıyla iyileşmiş olsaydı onu bir temiz döverdim. Tekrar geriye doğru sallandığımda beni kucaklayarak durdurdu. Kollarını göğsümde birleştirip boynumdan öptü. ''Salıncağın zevki böyle çıkar Rüya,'' dedi.
''Hiçte bile! Korkuttun beni!'' Derin bir nefes alıp kalbimin çıldırırcasına atışının hafiflemesini bekledim. ''Hadi kalk sıra bende.''
''Ne?''
''Evet, kaç dakikadır tek başına sallanıyorsun olmaz böyle.''
''Beklediğini bilmiyordum,'' dedim salıncaktan inerken. Kalçamı ovuşturup pantolonumu düzelttim. ''Parka hiç gitmedin mi Rüya? Bir kere sallanırsın sonra sıranı bekleyen çocuklara verirsin. Ondan sonra da koşarak kaydırağa gidersin ve deliler gibi kayıp durursun.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAYEL
Teen FictionHayatını kendi yazdığı kurallarına göre yaşayan Göktuğ Karayel. Yazılan kuralları tek tek silmeye ant içen Rüya Çağlayan. Ufuk çizgisinin ardındaki doğmaya hazırlanan güneş etrafı kızıla boyarken rüzgarı arkasına alan Göktuğ, Karayel'in sırtında Rüy...