Tek Taraflı

45 14 6
                                    

Yeni hayatıma alışmaya çalışırken günler oldukça hızlı geçiyordu yaz neredeyse bitiyordu. Yakında okullar da açılacaktı ve artık 8. sınıf olacaktım. Annem gittiği zaman uzunca bir süre bulamamış babam onu ve bu sebeple kimliğimi geç çıkartmışlar. Benden bir yıl geç başlamıştım okula. Yine de bu o kadar da önemli değildi benim için.

Yaz boyunca neredeyse sabahtan akşama kadar ablam ben ve kardeşim ah tabi ya kardeşim. Ben 6 yaşlarındayken babam ve Nuray ablanın bir kızı olmuştu ve tabi bizim de kardeşimiz oluyordu. Küçüklüğüm genelde babaannemde geçtiği için onunla çok kaynaşma fırsatım olmamıştı ama Tuğba onunla büyümüştü. Bu yüzden hiçbir zaman kardeşim Kader e Tuğba kadar yakın olamamıştım. Kendimi her ne kadar garip hissetsemde bu benim suçum değildi. Bu yüzden kendime gereksiz yere eziyet etmeyecektim. Yaz boyunca mahalledeki arkadaşlarımızla vakit geçirdik. Oyunlar oynayıp eğlendik. 8. sınıf olacaktım ama hala sokakta top oynayan biriydim. Ama bu beni gayet de mutlu ediyordu önemli olan da buydu.

Artık bir klasik haline gelmişti bu bizim için uyanır yemek yer dışarı çıkardık. Yine böyle bir gündü ta ki onu görene kadar. O güzel kahve gözleri görene kadar herşey bir klasik halinde ilerliyordu hayatımda. Ama bundan sonrası farklı olacaktı hissediyordum.

Bisiklet sürerek önümden geçerken saçları rüzgarda ondan bağımsız bir şekilde oradan oraya savruluyordu. Gözleri Allah'ım gözleri... Onun gözlerini görene kadar
kahverenginin bu denli güzel bir renk olduğunu asla bilemezdim.

O an bir kadar verdim tanımak istiyordum onu hemde hiçbirşeyi istemediğim kadar.
İşin ilginç yani bu o kadar da zor olmayacaktı çünkü annesi Selma abla ile Nuray abla arkadaştı daha doğrusu öyleymiş ve Tuğbanın küçüklüğü neredeyse onunla geçmiş. Hemen Tugbayla konuşup onu tanımalıydım.

"Tuğba"

"Efendim"

"Şu çocuğun adı ne?" Diye sordum gevelemeden.

"Berkin, neden ki?"

"tanıyor musun , sevgilisi filan var mı?"

"Bilmem ki bayadır konuşmuyoruz ama Kader bilir hep yanında" dedi kardeşimizi göstererek.

Evetttt kardeşim sayesinde öğrenecektim onunla ilgili herşeyi.
Fırsat ayağıma gelmişti resmen.

"Kader"

"Hee ne var "

Biri bu kıza efendim demeyi öğretmeli diye geçirdim içimden. Her neyse şimdi tersleyemezdim lazımdı bana.

"Nasılsın güzel kardeşim?"

"Ne isticen?"

"Aa ne kadar ayıp. Halini hatırını sormak istedim sadece alındım gerçekten."

Hafifçe sırıtıp inanmadığını belli eden bir bakış attı bana. Uzatmanın alemi yoktu Berkin denen bu çocuğu tanımak istiyordum ve ne olursa olsun bunu yapacaktım.

"Bu Berkin denen çocukla baya iyi anlaşıyor gibisiniz ne kadar taniyorsun? "

"Oooo ooo sen Berkin abimden mii hoşlanıyorsuuuuunnnn?"

Diyerek abartı sesler çıkarmaya başlamıştı. Tamam yakışıklı ve çekici biriydi ama hoşlanmış olmak için daha tanımak gerek diye düşünmüştüm. Oysa aşk onu gördüğüm ilk an bütün ruhumu ele geçirmişti bile.

"Saçmalama sadece merak ettim sevgilisi var mı biliyor musun"

" Bilmiyorum ama istersen öğrenebilirim." Dedi imalı bir şekilde gülümseyerek. Evet kesinlikle öyle yapacaktı öğrenecekti öğrenmeliydi başka yolu yoktu.

"Git öğren bakalım."

Heyecanla beklerken heyecanımın mutluluğa dönüşmesi uzun sürmedi. Çünkü sevgilisi yoktu. Bu harika birşeydi fakat ben ne yapacağımı bilmiyordum. Daha yeni görmüştüm onu ve o beni farketmemişti bile ...
Birkaç zaman Kader sayesinde hakkında birşeyler öğrenmiştim.

Fenerbahçeli, liseye yeni başlayacak 29 Haziranda doğmuş yengeç burcu ve sevgilisi yok. SEVGİLİSİ YOK!!!
Hakkında bildiklerimi özellikle de son maddeyi hevesle tekrarladım. İçimde anlam veremediğim bi duygu vardı. Son zamanlarda hep onu düşünüyordum. Tuğba bizi yakınlaştırmaya çalışmıştı birkaç kez. Ama ufak bir sohbetten öteye gidememiştik. Örtülü oluşum yüzünden beni beğenmediğini düşünüyordum. Sorunu kendimde arıyordum ama yine de çabalayacaktım. Hem ne kaybedebilirdim ki?

Bir gün cesaretimi toplayıp yanına oturdum. Bu sefer kesin kararlıydım konuşacaktım. Elinde telefon futbol oyunu oynuyordu. Sonunda ağzımı açıp konuşmayı başlatmaya çalıştım.

"Selam"

"Selam"

"Nasılsın"

"İyi"

Bu neydi şimdi. Ben de iyiyim ya sağol. Nasıl bir çocuktu bu. Sinirlenmemek için cabalasamda artık çok geçti.

"Seninle konuşmaya sohbet etmeye çalışıyorum farkında mısın? "

"Konuşmak istesem konuşurum herhalde. Oyun oynuyorum görmüyor musun."

Yerimden kalkıp dolan gözlerime inat ağlamadım, ağlamayacaktım da. Nasıl böyle kaba davranabilirdi ki. Onca zaman onunla ilgili ufacık bilgiler öğrenebilmek için etrafında dört dönmüştüm. Sırf yüzünü görebilmek için onların dükkanın önünden günde 10 kere geçiyordum. Hiç mi farketmemişti beni. Bu farketmemek değildi bu resmen umursamamaktı. Sorun neydi bilmiyordum ama beni bilerek kendinden uzak tuttuğu, bilerek ters davrandığı çok belliydi.
Bundan sonra o da benim umrumda olmayacaktı. Bu hissettiğim saçma sapan tek taraflı duygudan kurtulmanın vakti gelmişti. Bir daha onun yüzüne bile bakmayacaktım...

Kara SevdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin