Bölüm İki: Sus, Tamam Mı?

1.2K 72 259
                                    

Selam gençlik nasılsınız. Sınırları koymaya geldim. En az 150 yorum olursa memnun olurum. İyi okumalar.

Şu hayatta en çok korktuğum olaylardan bir tanesi hiç kuşkusuz birileri tarafından takip edilmek, tehdit edilmek falandır herhalde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Şu hayatta en çok korktuğum olaylardan bir tanesi hiç kuşkusuz birileri tarafından takip edilmek, tehdit edilmek falandır herhalde. Onun dışında pek korktuğum bir durum olduğunu söyleyemem. Mesela geceleri köyde dışarıya çıkmaya korkan insanlar var, özellikle kızlar.

Büyüler, üç harfliler falan onları bulacak sanıp geceleri yalnız başlarına dışarı çıkmazlar. Bense özellikle geceleri bahçeye, tarlalara gitmeyi severdim. Sessiz sedasız, sadece doğanın kendine vakit ayırdığı o sesleri dinlemeyi çok severdim.

"Köylü güzeli Emine," dedi karşımdaki Yunan tanrısının yandan çarklısı, çarpık bir gülümsemeyle. Korktuğum bir şey olduğunu az önce keşfetmiştim. Birisi kafama işerse mesela, ne yaparım?

Söylediğine sinir olurken gözlerimi kısarak dudaklarımı büzdüm. "Atamız, köylü milletin efendisidir, demiş," dedim çenemi havaya kaldırarak, boyum ulaşmadı ama en azından gözlerine daha rahat baktım, "bilmem cahil aklın bunu biliyor mu?" Burun kıvırıp kollarımı önümde bağladım, kafamı çevirdim.

"Aksini iddia ettiğimi kim söyledi Efendim?" diye sorduğunda sesi ciddi gelince yandan yandan baktım ama ben baktığım an tekrar gülmeye başladı. Daha ters baktığımda da kendini tutmak için damaklarını ısırma eylemine  girişti. Acaba buradan bakınca nasıl göründüğünü bilseydi tüm kızların karşısında böyle yapar mıydı?

Yemin ederim şu anda, tam şuracıkta babamın ineklerden aldığı sütten oluşan, kaymaktan yapılan tereyağ gibi eriyecektim.

Ama asla istifimi bozmadan ters ters bakmaya devam ettiğim zaman birisi seslendi. "Abi yardıma geleyim mi?" Seslenen kişi güldü. "Yemin ederim dağa taşa yetecek gübreyi bıraktın." Daha çok gülme sesi gelince Kıvanç arkama doğru baktı. Gözlerini sinirle kapattı, daha çok rezil olmuşluğun verdiği çizilen karizmayla yerle yeksan olmuş halde gözleri kapalıyken burnundan sert bir nefes verdi.

"Geldim," diye seslendi gür bir sesle Kıvanç, "Allah'ın belası," diye ağzında gevelerken alt dudağımın kenarını ısırarak sinsi sinsi güldüm.

"Sonra görüşürüz," dediğinde laf gereği öyle demişti sanırım.

"Gübrenin kokusunu takip edecek değilim," daha fazla yüz ifadesine dayanamayıp kahkaha atarak kardeşlerime döndüm. Babamın inekleri bir bir toplarken hala gülüyordum ve arkamı dönüp baktığım zaman Kıvanç sert adımlarla geldiği yere gidiyordu. Omzunun üzerinden dönüp baktığında karnımı tutarak gülmeye devam ettim sırf daha çok sinir olsun diye.

Köylü güzeliymiş! Ben sana şehir delen diyor muyum? Şehrin tanrısı, taş adam, kent meydanı heykeli diyor muyum? Demiyorum. Demem de canım. Niye diyecekmişim ki sanki? Çok da şey sanki. Diyebilirsin de aslında. Çok da şey değil.

Sus, Tamam Mı? (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin