Sevdiğimiz karakterleri sadece kitaplarda ya da dizilerde görmemiz gerekmez. Hayal gücümüz de bir kitap hatta dizidir. Bizlerde o sahnelerde birer kahramanızdır.
Bu kitap da benim hayal gücümün eseri olacak, gelin ve benim sizlerle paylaştığım düny...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çeviri*
***
[İsim], Stephen Strange ile tanışana kadar aşkın gerçek anlamını asla anlayamamıştı. Büyücü ile ilk tanıştığında, Kara Düzen'in yedi yıl önce Dünya'ya yaptığı saldırı sırasında büyük bir beton enkaz onu ezemeden kurtarmıştı. Ne yazık ki, bir çırpıda kurbanı oldu ve hayatının beş yılı böyle gitti.
Normalliğin çekiş gücünü kazanma girişiminde. [İsim], zamanının çoğunu Stephen'la tekrar buluştuğu New York'ta geçirdi. Çok az şey biliyorlardı, güzel bir ilişkiye dönüşecekti. Bir kahve teklifi bir randevuya, bir randevu da iki yıllık sağlıklı bir ilişkiye dönüştü. İlk itiraf eden Stephen oldu. Christine üzerindeki kontrolünü bırakıp yoluna devam etmeye hazırdı. [İsim] ile bir gelecek buldu ve bunu Christine'e yaptığı gibi mahvetmemeye yemin etti.
Bu onun en büyük pişmanlığı oldu.
Stephen çılgınca bir bağırışla uyandı, çıplak vücudunu soğuk ter kapladı. Göğsü sürekli inip kalkıyordu, kabus zihnini rahatsız ediyordu. Fazlasıyla gerçekti. Stephen bir elini kaldırdı, parmakları alnına düşen saçı geriye doğru itti ve bu deneyimi özümsemek için kendini zorladı. Yatağın sevgilisinin olduğu tarafa döndüğünde boş olduğunu gördü.
"[İsim?]," diye seslendi Stephen, onu yalnızca sessizlik karşıladı. İşte o zaman [İsim]'in kafede erken vardiyası olduğunu fark etti. Soğuk tanıdıktı ama bu ondan hoşlandığı anlamına gelmiyordu. Stephen, [İsim]'in yanında uyanmayı çok tercih ediyor.
Yorganı iterek, dikkatini yan sehpaya, başucu lambasının önünde duran açık bir zarfa çekti. Stephen mektubu aldı ve Christine'in düğününü neredeyse unuttuğu için içinden kendine tokat attı. Elinin bir hareketiyle dolabın kapakları açıldı. Ama başka bir şey yapmadan önce telefonunu eline aldı. Wong'dan "iş" e-postaları ve metinleri vardı. Tüm bunların arasında, Stephen onun adını görünce gülümsedi. Mesaja dokundu.
[İsim]: Günaydın yakışıklı! Senin için mutfağa biraz kahvaltı bıraktım. Christine'in düğününde iyi eğlenceler! Ve ona selamlarımı ilet
Sevgilisinin bir meslektaşıyla barista kıyafetleri giymiş ekteki fotoğrafına gülümsemesi genişledi. Göz kırpıyordu, başının yanında tuttuğu bir barış işaretiyle dilini dışarı çıkarmıştı. Onun çocuksu ama sevimli davranışına başını sallayarak, [İsim] ile zihnini tazelemek için telefonunu bıraktı.
Stephen elini salladı, kravatı sihirli bir şekilde boynuna dolandı. Siyah blazerini giyip kumaşı düzeltti. Pelerin aynanın yanında havaya kalktı ve elinin bir başka sallayışıyla duyarlı kumaş, göğüs cebi için kırmızı bir mendil kılığına girdi. İyi görünüyordu ama kolunda [İsim] varken daha iyi görüneceğinden emindi.
[İsim]'in ona birinci yıldönümlerinde hediye ettiği saatini bileğine takan Stephen ona sevgiyle gülümsedi, kristal loş ışıkta parıldadı. Başparmağı deriye dokundu ve kendini gerçeğe döndürmek için başını salladı.Gitse iyi olur yoksa düğüne geç kalacaktı.
