-Klaus Mikaelson-

924 45 29
                                    

Ben bu adamı nasıl yemeyeyim gel de anlat dur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben bu adamı nasıl yemeyeyim gel de anlat dur...

Klaus bölümleri yazmayı çok seviyorum çünkü en çok onunla ilgili ilhamlar geliyor ehehe.

Canım Klaus'um.
Sana emanet açamadığım kavanozum,
Sen istersen düşer yere bornozum.
Her şeyim de sen varsın tatlı kromozomum.

Yazar ile özlü şiirler...

Neyse hadi bölüme geçelim.

Fiuuwww

***

"Sadece ay taşını bekliyorum. Ondan sonrasında seni öldürmek benim için büyük bir zevk olacak Elena. Damarlarını kurutma fikri şimdiden ağzımı sulandırıyor." Grill nadir anlarda boş olurdu. Bu da o günlerden biriydi. Bir saat önce zengin bir aile kızı için doğum günü yeri olarak burayı kiralamıştı ve parti biter bitmez kimse kalmamıştı.

Damon ve Stefan Elijah'ı hançerlemiş üstüne tabuta koyup yerini gizlemişlerdi. Klaus onları kızdırmak için ikisinin de kanına dokunuyordu. Onları öldüremezdi çünkü ağabeyinin yerini bir tek bu ikisi biliyordu. Elena'nın üzerine bir adım attığında Damon araya girdi. Tehditlerden bıkmış usanmıştı artık.

Onu yenemeyeceğini bilse de amacı Elena'ya yaklaşmasını engellemekti. Klaus sırıttı. Çok yersiz bir hareketti. Düşündü. Damon ölürse geriye Stefan vardı. Onu da birkaç gün kurutur sonrasında telkin ile Elijah'nın yerini öğrenirdi. Damon'a yaklaştığında boğazını parçalamasını engelleyen tek engel atalarına giren kız olmuştu. Kız elini hem onun hemde Damon'un göğsüne koymuştu.

"Yeter. Ergen gibi davranmayı ve birbirinize tehditler yağdırmayı kesin artık." Damon ona yüzünü buruşturdu, "Karışma YN." Kız Elena'ya bir bakış attığında Elena anladı ve Damon'ı kolundan tutup çekmeye başladı. Adam ona ayak uydurduğunda kız elinin hala göğsünde durduğu adama döndü ve elini çekip bileğinden tuttu.

"Gidiyoruz." Adam gülüyordu. Kızın onu çekiştirmesine izin verdi. Kıza karşı gelmeye hakkı olduğunu düşünmüyordu.

"Nasıl istersen aşkım." Grill'den çıktıklarında kız alışveriş merkezine doğru ilerledi. Klaus şaşırdı. Yanında kendisi varken alışverişmi yapacaktı? Ses çıkarmadı ve kızın elinden tutup koluna girmesini sağladı. YN gülecek gibi oldu ama ciddiyetini korumayı başardı.

"Yarın mezuniyet balosu var. Ölümler yüzünden tatil yapacaklar ve bu yüzden baloyu erkene çektiler. Amaçları herkese moral olsun." Klaus kızdan bir azarlama bekliyordu ama durumundan gayet memnundu.

"İnsanlar ölürken balo yapacak kadar düşüncesizler. Protesto yapanlar ortaya çıkabilir." YN ona ters ters baktı ama adam sırıtıyordu, "O halde daha fazla kişi ölmesin dua edelim değil mi sevgili Klaus?" Klaus manidar bir şekilde kafasını salladı, "Haklısın. Bu duyarsız katiller umarım baloda böyle bir karmaşaya neden olmazlar. Baloda sana eşlik edebilir miyim?" Kız ince tehdidi yakaladı. Baloya benimle gelmezsen sıkılırım ve canımı sıkarsan başkalarının canına sıkarım diyordu. (Yazar iyi değil...)

"Yakışıklı ve orijinal bir kavalyeye hayır diyemem." El mecbur(!) kabul etti. Klaus güldü ve Avm'ye girene kadar onu izledi. YN tüm gün mağazadan mağazaya koşturdu. Klaus ona bir kaç hediye almakta ısrarcı oldu ama bu onun canına minnetti. Kim hediyeye hayır derdi ki?

Hatta öyle ki neredeyse hepsini Klaus ödemişti. Kız içten olmayan bir somurtma ile ona bakıyordu, "Görende seni paran için buraya getirdim sanacak. Adımı kötüye çıkarıyorsun." Klaus sırıttı, "Beni istersen kullanabilirsin aşkım. Sadece sana izin veririm." YN kızardı ve omzuna hafif bir yumruk attı, "Bunu diğer tekliflerinin olduğu çekmeceye gönderiyorum o halde." Klaus kahkaha attı, "Demek hiç birini düşünmediğini ima ediyorsun. Oysa içimden bir ses o teklifleri saatlerdir düşündüğünü söylüyor." Kız göz devirdi ve kollarını bağladı.

"İnsanlar istediğini düşünebilir." Bu söylediği ile Klaus'un istediğini düşünmekte özgür olduğunu ima etmeye çalıştı ama Klaus üzerine eğildi ve, "Haklısın. Kim beni düşünüyorsun diye sana kızabilir ki?"dedi. YN hızlandı ve arkasına bakmadı. Elinde paketler ile daha hızlı yürüyerek Klaus onun önüne geçti, "Düşlerin için utanma. Kimse sana kızamaz." YN kızardı ve ona ters ters baktı.

"Birisi sana kızacak olursa tüm poşetleri bana taşıttırdığın için kızar." Kız ciddiyeti bıraktı ve kıkırdadı, "Ve bende onlara taşımak için ısrar ettiğini, senin centilmen olduğunu söylerim." Klaus kaşlarını kaldırarak güldü, "Yani yalan söyleyeceksin." YN sahte şaşırma sesleri çıkardı, "Gerçekten sana inanamıyorum!" Sonra hafiften sesli bir şekilde, "Bunların hepsini taşımak için neden ısrar ettiğini anlamıyorum..." Bir kaç kişi dönüp baktığında Klaus kahkaha attı.

"Pekala, öyle olmuş olsun." Kız omuz silkti. Sadece çantası vardı.

"Vampir güçlerini benim için kullansan ne olur yani? Şikayet etme Ken." Klaus anlamadı ama güldü.

"Nasıl istersen. Eğer sana uyarsa bir süre daha vampir güçlerimi senin için kullanmak isterim. Bir çok konuda..." YN gülmemek için yanaklarını ısırmak zorunda kaldı ama gözleri kısılmıştı.

"Ve bu da çekmeceye gidiyor."

"O da bir şey. En azından sakladığını bileceğim. Bu mektupları açmak için bir sürü zamanın var." Kız derin bir iç çekti. Bu günün bitmesini istemiyordu.

***

Yavşayan Klaus ✋🥵❤

Multifandom -Hayal Et-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin