Başka Bir Yol Var Mıydı?

720 54 58
                                    

Yorulmuştu.

Peter gece saat iki olmak üzereyken ev dediği tek odalı eski apartman dairesine, tırmandığı pencereden içeri girdi. Ses yalıtımı olmayan binada yaşayan diğer insanları uyandırmamak için sessizce penceresini kapatmaya çalıştı ama karnında acı ile zonklayan yarası, buna pek de olanak sağlamıyordu.

Hızlıca takım elbisesini üzerinden çıkardı,elinde sıkıca tuttuğu parlak kırmızı taşı ufak masanın üzerine koydu ve sızlanarak dolaptan, zar zor parasını biriktirip aldığı ilk yardım kitine doğru  uzandı. Yaşadığı dairenin tek odadan oluştuğu düşünülürse çok yol kat etmemişti, buranın bile kirasını zar zor ödüyordu gerçi.

İlk yardım kitinden ona lazım olanları çıkardı ve kanamakta olan yarasını pansuman etmeye başladı. Normalde genç bir kahraman olmasına rağmen böyle bir bıçak darbesi almayacak kadar tecrübeli ve dikkatliydi ama o gün devriyeye oldukça erken çıkmıştı üstüne üstlük oldukça yoğun bir gündü tam eve dönecekken de masanın üzerinde sabit bir şekilde duran kırmızı taşı almasına sebep olan o olay gerçekleşmişti.

Klasik bir müze soygunuydu aslında. Peter onları -hırsızları- eşyaları kaçırmış ve tam inlerine girmek üzereyken yakalamıştı. Kalabalık olmaları, Peter'ın yorgun olması ve klasik Parker Şansı birleşince de bıçaklandı. Sonunda tabii ki onları alt etmeyi başardı, onları bağladı yanlarına da bir kağıda not karaladıktan sonra gidecekti aslında ama tam o sırada taşı gördü.

Peter çalmazdı çünkü ne olursa olsun o bir Süper Kahramandı, Süper Kahramanlar çalmaz aksine çalınanı sahibine geri verirlerdi ama o taş ile ilgili bir şeyler vardı. Peter bunu o taşı ilk gördüğünde hissetmişti, ne olduğunu bilmiyordu ama bir örümceğin hisleri büyük oranda tutardı.

Bu şekilde ertesi gün taşı incelemek ardından araştırmak için kütüphaneye gittikten sonra müzeye teslim edeceğine dair kendine söz verip taşı yanına aldı. Sadece bir gün onunla kalacaktı, en fazla ne olabilir diye düşündü. Ne kadar da yanılıyordu.

Pansumanı ve dikiş atmayı bitirdikten sonra masanın üzerine koyduğu taşı eline alıp yatağa uzandı. Taş çok etkileyiciydi maddi açıdan değil ,evet o açıdan da etkileyiciydi tabii ki ama Peter'ı etkikeyen kısmı o değildi.

Taşın kendine ait bir aurası, insanı kendine çeken bir yanı vardı. İlk bakışta Harry Potter serisinin ilk filmindeki Felsefe taşına oldukça benziyordu.

Sanki büyülü ve fantastik bir filmden fırlamış gibiydi. Bu şekilde düşününce aklına taşı bu konularda uzman birine göstermek geldi ama bundan hızlıca vazgeçti çünkü birisinden her yardım istediğinde ya kendi başına ya da yardım istediği kişinin başına bela açıyordu. Özgürlük anıtı olayında bu konuda zirveyi yapmıştı. Daha fazla belaya gerek yoktu, kimse için. Sadece uzak kalmalıydı.

Derin bir iç çekti taşı şimdilik unutabilirdi yarının işiydi sonuçta ama yine de taşı elinden bırakamadı. Elini ve içinde tuttuğu taşı göğsüne götürdü ve uyumaya çalıştı çünkü ertesi gün parası az olan ve gitmezse işsiz kalacağı garsonluk yaptığı kafeye gitmesi gerekiyordu, ama sonucun değişmeyeceğini biliyordu çünkü her gece uyumakta çok zorlanıyordu.

Ne zaman uyumaya çalışmayı geç gözlerini kapatsa geçmişin hayaletleri ona musallat olurdu.

Ben, May, Mr.Stark... Yaptığı hatalar sürekli şiddetli ve acı verici fısıldamalar ile kafasını içinde dolanır ve acı çektirirdi.

Ned ve Mj ile olan anılarını düşünmeye çalıştı ama aklına sokakta yürürken Mj ve yeni sevgilisini gördüğü an gelince bunu da düşünmekten kaçınmaya çalıştı.

Herkes onu unutmuştu değil mi. Hayır, Spider-man'i değil Peter Parker'ı unutmuşlardı. Hiçbir zaman tanınan bir olmamıştı oysa, peki o zaman neden bu kadar çok acıtıyordu canını?, bir anı olarak bile kalamaması mı? Hiç kimsenin kimsesi olmamak mı yoksa?

Evreni, dünyayı paralel evrenlerden gelmek üzere olan yaratıklardan kurtarmıştı değil mi? Ama diğer insanların evrenini kurtarmıştı. Kendi evrenini değil. Kendisininki yıkılmıştı, dünyası parçalanmıştı çoktan.

Her şey nasıl da bu hale gelmişti. Onu unutan başka bir kişi olan Doktor Strange'in söylediğine göre bir çok paralel evren vardı. O neden buna hapsolmuştu?

Kendini ne kadar kandırırsa kandırsın gerçeği o da biliyordu. Kendi öz benliğini kaybetmeye başlamıştı.

Herkes onu, onunla yaşadıkları anıları, onun ile ilgili her şeyi unutmuştu bu da Peter'ın kendisini unutmaya başlamasına neden oluyordu.

O hayat, geçmişi bir rüyaydı adeta çünkü rüyamızda gördüğümüz insanlar ve onlar ile yaşadığımız şeyler bizim için gerçektir, ama uyandığımızda o insanların bundan haberi dahi yoktur. Bu rüyalar senin için mükemmel olsa bile.

Ve sonra hayat ilerledikçe sen bu rüyaların büyük çoğunluğunu ister istemez unutursun, sadece en özellerini hatırlarsın. Peter da önceki hayatını unutmaya başlamıştı işte ona bu anlırı hatırlatıcak kimsesi yoktu. Ya bir gün tamamen unutursa.Bu düşünce ile yine tüyleri ürperdi.

İnsanlara yardım etmenin önemini,bunun onu o yaptığını biliyordu ama yeterli gelmiyordu artık. İnsanları kurtarmayı seviyordu, bunu seçmişti, bu onun sorumluluğuydu. Ama birinin de Peter Parker'ı kurtarmasına o kadar ihtiyacı vardı ki...

Kaybolmak üzereydi ve kaybolmaktan o kadar çok korkuyordu ki. Hayır, Queens'in ünlü kahramanı Spider-man olarak değil , 17 yaşında hala yetişkin olmamış bir çocuk olarak korkudan titriyordu. Evet, tam olarak titriyordu korkudan

Ve düşündü, merak etti, diledi.

Başka bir yol var mıydı? Başka bir seçenek? Her şeyi değiştirebilecek bir ihtimal? Eğer elinde olsaydı her şeyini kaybetmesine rağmen elindeki her şeyi ortaya koyar ve başka bir şans için yalvarırdı. Ama hayır , hala yetişkin olmamış olabilirdi ama olmayacak düşüncelere, keşkelere umut bağlayacak kadar çocuk değildi. Ama yine de çok arzuladı.

Her şeyi değiştirebileceği bir yol.

Uykunun tatsız sularına daldı. Bilmiyordu. Elinde hala sıkıca tuttuğu kırmızı taşın parlamaya başladığını bilmiyordu, Tanrıçalardan birinin sesini duyduğunu bilmiyordu, uyandığında her şeyi düzeltmek yada daha da mahvetmek için bir şansı olcağını bilmiyordu, evreninin kaderinin onun elinde olacağını da bilmiyordu.

Dünyası değişmeye başladı.

Ama o bütün bunlardan habersiz bir şekilde
sadece uyuyordu.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
SELAM!!! Bu hikayeyi okuyan oldu mu bilmiyorum ama boş derslerimde yazmaya başladığım bu hikayeyi burada paylaşmak istedim kimse okumasa bile anısı kalsın ileride bakarım diye.

Okuyan olduysa umarım sevmişsinizdir hikayenin devamı konusunda kafamda belirli şeyler olsa da genel olarak epey karışık kafam bana fikir verirseniz çok çok çok mutlu olurum.

Hikayeyi aşırı uzun bir hikaye yapmayı planlamıyorum merak etmeyin ana plan 20 bölüm ama 30 bölüme kadar yolu var.

Ve bölüm başlarına sevdiğim ya da az da olsa bölüm ile alakalı olduğunu düşündüğüm şarkıları koyacağım dinlerseniz çok mutlu olurum.

Yorumlarınızı ve fikirlerinizi bekliyorum. 🖤<3

If I only could I'd make a deal with God~ 𝑃𝑒𝑡𝑒𝑟 𝑃𝑎𝑟𝑘𝑒𝑟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin