Verilmesi Gereken Bir Karar

294 38 93
                                    

Selam!

Ben geldim yine nasılsınız!?

Biliyorum uzun zaman oldu ama sınav dönemi çok lanet bir dönem...

Her neyse beklediğinize değeceğini düşündüğüm bir bölüm oldu olaylar ilerlemeye başladı.

Daha fazla uzatmadan iyi okumalarr<3

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Peter uyandığında bütün vücudu ağrıyordu. Uzun bir zamanın ardından sokaklarda dolaşıp ağ atan, insanları kurtaran spider-man olmak ne kadar harika hissettirse de doğrusu yormuştu onu.

Ha tabii bir de bu evrende yetersiz beslenme, uyku sorunları ve evreni yok olmaktan nasıl kurtarcağına dair ufak tefek sorunları stres seviyesini kat be kat arttırıyordu ve bu da onu yoruyordu.

Kafasını kaldırıp yolda bir çöplükten bulduğu ve azıcık olan parasıyla pil aldığı saate baktı. Gerçekten çok fena bir yerlerden telefon bulması gerekiyordu. Ama staj parası daha yatmaya başlamamıştı. En kısa zaman da bu konuyu halletmeyi aklına not etti.

Kendine yaptığı bu uyarıdan sonra gerçek anlamıyla saate baktı ve aniden doğrulup ters bir hareket yapınca popo üstü yeri boyladı.

Bu durum dün geceden sonra zaten ağrımış olan sırtının durumunu daha iyi hale getirmedi tabii ki.

"Ah sırtım!" diye inledi.

Ama maalesef sırtı için yakınacak vakti yoktu. Bir yandan bacağını pantalonuna geçirmeye çalışırken bir yandan da etrafına küfürler savuruyordu.

"Edepsiz Örümcek" diye düşündü kendi kendine.

Kıyafetlerini giyme işlemini hızlıca tamamladıktan sonra içerisinden kirli de olsa su akan lavaboya koştu ve eline yüzüne su çarptı. Bunu her yapışında verem olmamak için dua ediyordu Peter.

Acele ile kendini yaşadığı yerden dışarıya attı ve Wanda ile buluşmak için sözleştikleri kafeye doğru yola koyuldu.

Evet uyuyakalmıştı. Ve geç kalmıştı ama ne önemi var hala en az on dakikası vardı. Koşarsa yetiştirdi ki zaten koşuyordu. Yataktan çıktığı gibi oraya koşuyordu ve büyük ihtimalle korkunç görünüyordu, bunu düşünmemeye çalıştı.

Peter kafenin önüne geldiğinde koşmayı kesti ve sanki normal bir hız ile oraya varmış gibi davrandı.

Kafenin kapısına asılı süslemeleri çınlatarak içeriye girdi. Gözleri hemen, yeşil gözleri ile dışarıyı, Peter'ın geldiği tarafın karşı tarafını izleyen Wanda'yı yakaladı ve ona doğru nazik ama kararlı adımlarla yürümeye başladı.

Ondan, çaktırmadan bir şeyler öğrenmesi gerekiyordu. Onu kullanıyormuş gibi gelince kendini çok kötü hissetti. Ama Wanda ile buluşmasının nedeninin sadece bu olmadığını da hissetti.

İkisi bir çok açıdan benziyordu. Çok fazla şey kaybetmişlerdi...

Ama bugün büyük bir gün olacaktı. Bunu hissedebiliyordu.

Kız Peter'ı fark edince gülümsedi ve gömüldüğü sandalyede biraz doğruldu. Peter da gülümseyerek karşılık verdi ve kızın karşısındaki sandalyeye oturdu.

Wanda kolundaki saati kontrol ederek "Merhaba, erkencisin beş dakika daha var."dedi. Peter sabah yaşadığı o mükemmel koşuşturmayı yok sayarak "Merhaba. Evet aynısını senin için de söyleyebilirim." diyerek yanıtladı.

Wanda'nın gülümsemesi bunu duyunca daha da genişledi. Bu şekilde konuşmaya başladılar, havadan sudan. Havadan derken lafın gelişi olarak değil. Son zamanlarda New York'ta havanın ne kadar yağmurlu olduğunu ve bu durumun çok huzurlu olduğunu mesela.

If I only could I'd make a deal with God~ 𝑃𝑒𝑡𝑒𝑟 𝑃𝑎𝑟𝑘𝑒𝑟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin