Kabuslar da Birer Rüyadır

341 42 71
                                    

SELAMLARR!!

Nasılsınız haftanız nasıl geçiyor??

Sizi bölümle baş başa bırakmadan önce lütfen beğenip yorum yapın beni çok çok çok mutlu edersiniz.

Şimdi daha fazla lafı uzatmadan umarım bölümü seversiniz.
İyi okumalar<3
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

"Seni tanıyor muyum genç adam?"

Sadece beş kelime söylemişti. Sadece beş basit kelime birleştiğinde nasıl bir etki yaratabilirdi ki en fazla. Peter için zamanı tekrar durduracak ve ona çok sert bir darbe vuracak kadar.

"Beni t-tanımıyor musun?" diye sordu Peter kendini toparlamaya çalışarak. Ben'in tam cevap vereceği sırada sırada yanına gelen ve "Kim gelmiş tatlım?"diyen güzel ve tanıdık bir kadın tarafından sözü kesildi.

May'di bu...

Peter'ın onu son gördüğünden daha genç görünüyordu. Onu tekrar böyle görmek Peter'ın kalbinin atmayı kesmesine neden oldu.

"Sadece ben ve sen."

"Büyük güçle beraber büyük sorumluluk da gelir."

Hepsi, bütün o kabuslarında tekrarlanan sözler, May ve Ben'in ölü görüntüleri, hepsi bir anda Peter'ın kafasında tekrar canlandı.

Sakin kalmaya çalıştı. Bir atak geçiremezdi. Orada, o anda olmazdı. Peter herkesi kaybettikten sonra geceleri gördüğü kabuslardan sonra başlamıştı atakları.

Sakin kalmalıydı. May ve Ben ona bakıyordu. Ama eskisi gibi değil.

May Peter'a bakarak ve gülümseyerek "Sana nasıl yardımcı olabiliriz?"dedi.

Peter ne dediğini pek fazla bilmiyordu açıkçası ama May ve Ben onu tanımadığına göre bir terslik olmalıydı, rüyada olsa bile. Bu yüzden biraz bilgi koparmaya çalışarak, biraz da aklına gelen ilk şey bu olduğu için
"Ben-Ben Peter Parker'ı arıyordum." diye yanıtladı.

Ben düşünceli bir şekilde "Bizim soyadımız Parker ama daha önce hiç Peter Parker diye birine rastlamadık, üzgünüm evlat" dedi.
Peter hızlıca "Önemli değil, gerçekten teşekkür ederim" dedi ve duvara tutunarak-tutunmasaydı büyük bir ihtimalle düşecekti çünkü- ve arkasına hiç bakmadan merdivenlerden inmeye başladı.

Arkasından kapının kapanışını duymadan önce Ben'in "İyi misin, pek iyi görünmüyorsun evlat" dediğini duymuştu ama hızlıca inmeye devam etmişti.

En son kata geldiğinde apartmanın içinden çıkıp kendini dışarı atacakken onu durduracak bir şey gördü. Kendisiydi bu. Apartmanın içinde kendi yansımasını görebildiği bir cam. Eskisi gibi görünüyordu. Çok çocuk ve küçük, örümcek ısırığı sağolsun o kadar da kötü değildi ama yine de... Merdivenin en alt basamağına çöktü. Ve nefesini tuttuğunu fark etti. İlk ne zaman nefesini tuttuğunu bilmiyordu. Ben'i görünce mi, May'i görünce mi yoksa az önce kendisini görünce mi?

Bu nasıl bir rüyaydı?

Derin bir nefes aldı. Ne yapacaktı bilmiyordu. Nereye gidecekti bilmiyordu ama orada daha fazla kalamazdı. Her ne kadar kalbi acısa da, koşarak May ve Ben'e sarılmak istese de yapamazdı. Hızlıca ve bütün gücünü toplayarak doğruldu ve Apartmandan koşarak çıktı. Koşmak bilinçli olarak yapmayı seçmekten çok içgüdüsel olarak yaptığı bir şeydi o anda.

Koşmaya devam etti. Yol onu nereye götürürdü bilmiyordu ama daha ne kadar fazla kaybolabilirdi ki.

......

If I only could I'd make a deal with God~ 𝑃𝑒𝑡𝑒𝑟 𝑃𝑎𝑟𝑘𝑒𝑟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin