Medya: Louis
Louis'in ağzından
Gemiye adım atar atmaz direk Peter'i tutan adamın omzunu kılıcımla deldim. Tina'yı tutan adama yönelecekken arkamdan heybetli biri benim elimdeki kılıcı almaya çalışarak sağ elimi tuttu. Sol elimle ona vuracaktım ama o elimi de tuttu. Ben yerimde hareket edemezken az önce omzunu yaraladığım adam karşıma gelip elimdeki kılıcı aldı.
Arkamdaki kişi bu sefer omzumda duran yayımı ve belimde ki sadağımı aldı. Beni arkadan tutan kişiye şuan büyük bir nefret duyuyordum. Hem şuan ona karşı gelemiyordum hem de elimdeki bütün silahlarımı aldı. Elinden kaçmaya çalıştığımda beni daha sıkı tuttu. "Şunları alın silah odasına götürün!"
"Tamam, kaptan!" Gelen başka bir korsan bu Kaptan denen heriften benim silahlarımı alıp gitmeye başladığında ona doğru koşmaya başladım. "Bırak, benim silahlarımı!" bir adım bile atamamıştım arkamdaki kişi yüzünden. Kaptan beni ileri doğru sürükleyerek götürdü. Direğe yaklaşınca beni arkaya çevirdiğinde onun yüzünü gördüm. Beni yere doğru ittirdiğinde yere düşmüş, sırtım direğe çarpmıştı. Korsanlardan iki kişi hemen beni Peter ve Tina gibi bağlamışlardı.
Başımı yukarı kaldırıp Kaptan'a nefretle bakarken aynı zamanda nasıl biri diye onu süzüyordum. Kumral saçlı, mavi gözlü ve heybetli görünüyordu. Anladığım kadarıyla boyu benden daha uzundu.
Bir dizinin üstüne çökerek benimle aynı boy hizasına geldi. Bana dikkatlice baktığında mavi gözleri aklıma Lucy'yi getiriyordu. Ben kahverengi gözlere sahipken Lucy benim aksime mavi, mavi harelerinin arasında yeşil gözlere sahipti ve bu Kaptan'a bakarken aklıma direk Lucy geliyordu nedense.
Umarım korsanlar ona zarar vermemiştir ve hala hayattadır.
"Çok cesursun çocuk ama fazla cesaret, esaret demektir. Şuan cesaretinin esaretine neden olduğu gibi."
"Cesaret senin tabirinde her ne ise umurumda değil ama benim kaçmama yardım olacağı kesin."
"Hazırcevabız bakıyorum." Gülümseyerek söylemesine ayrı bir gıcık oldum. "Şimdi bana cevap ver velet. Ada da yaşayan geri kalan insanlar nerede? Burada sadece erkekler yaşıyor olamaz değil mi?"
Peter mırıldanmaya başladı. "Yanımızda, Tina'yı yanımızda görüyor ve sadece erkekler mi yaşıyor diyor. Sanırsın Tina kız değil, erkek." Bu durumda bile beni güldürmeyi başarmıştı. Peter'e cevap verdim. "Çok doğru söylüyorsun kardeşim." Kaptan'a döndüm. "Yerlerini bilseydim eğer sana söyleyeceğimi mi sanıyorsun?"
"Evet söylemezsin bundan eminim ama yine de sordum." Göz devirdim. Ben asla cevabını bildiğim bir şeyi sormazdım. Başka bir şey demeyeceğimi anladığı için hemen ayağa kalktı. Tina'ya baktı. Sonra arkasına döndü. Korsanlara hitap etti. "Bunları kurtarmak için birileri gelecektir, dikkatli olun!" Kaptan güvertede ileriye doğru gitti. Yerdeki bir kapağı açıp aşağı indi. Bizim gemilerde de böyle kapaklar vardı. Açınca merdivenden aşağı inip alt güvertelere iniyorduk.
"Biz nasıl kurtulacağız?" diyen Peter'e baktım. Tam olarak sağımda duruyordu. Yanında da Tina vardı. Peter'in yüzüne dikkatle baktım. Kafasından kan falan yoktu. Olsa dahi bu turuncu kızıl kafasından pek anlayabileceğimi sanmıyorum.
"Lucy, Jack ve David bizi kurtarmaya gelecektir. O zamana kadar kendimiz kurtulmaya çalışalım." Ellerim iki yandan bu direğe bağlıydı. Bileğimi birbirine sürtmeye başladım.
"Louis ne yapıyorsun?" Ellerimiz birbirine bitişik olduğu için hissetmiş olmalıydı. Cevap verdim. "Bileğimi birbirine sürtüyorum ki ipler gevşesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Şehir
FantasyKendi bulundukları ada da kendilerince sakin bir hayat süren Lucy ve Louis kardeşler, bir gün adayı işgale gelen korsanlar yüzünden arkadaşları ile birlikte ailelerinden ayrılmak zorunda kalırlar. Bundan sonra arkadaş grubumuz ailelerini bulmaya çal...