Ne kadar yabancılaşmış ve içimizdeki hisleri o soğuk odaya kapatsak da biz hala aynı ikiliydik, Jeno hala gözyaşlarımı gördüğünde yumuşuyor, buna bir son vermek için elinden geleni yapıyordu.
Arkasını döndüğü gibi yanıma koştu.
"bana Jisung'u öldürttüreceksin Jaem.."
" ben aptalım"
" biliyoru- dur ne?"
" kabul ediyorum, Renjun'un bana olan hislerimi göremeyecek ve hala onu savunacak kadar aptalım."O an şok oldum. Kalbim öyle bir atıyordu ki karnıma giren ağrılar sertleşirken.
Jeno elinin arkasını yanağımda gezdiriyordu Göz temasını bozmadan." sen sadece benim aptalımsın "
" bunun anlamını bilmiyorum Jeno"Yanağımı kendine yaklaştırdı, size yemin ederim öperse bayılırım şuracıkta
"diyorum ki sen sadece benim aptalımsın. Aptal olduğuna göre de benimsin"Ve o an o zehirli oku attı düşünmeden. Bu ikimizi de yakmaya, yok etmeye yeterli olmuştu. Dudaklarını, gözlerini kapatıp dudaklarımda gezdirdi. İstemsizce bütün hücrelerim beni Jeno'ya itiyor, ona yapışmamı sağlıyordu.
Bu sefer nedendir bilmem çıkışmadım Jeno'ya.
Neden bunu yaptın demedim.Son derece hoş ve bitmesini istemediğim bir andı. Jeno'nun dudakları gözlerimi kapatmama yol açıyor ve benim dudaklarımın kenarında ufak bir gülümsemeye yol açıyordu.
Sonunda anladın der gibi bakıyordu ve o am omuzlarındaki yükün havaya karışıp yok olduğunu gözlerimle gördüm.
Sanki farklı hücrelere kapatılmıştık yıllardır ve birbirimizi asla görmemiştik. Bu bir miktar doğruydu çünkü kendi doğrularımıza hapsolmuştuk ve birbirimizin düşüncelerini asla görmek istememiştik.
Peki bu iyi gelişme kavga etmemize engel miydi?Sanmıyorum..
Telefonunu çıkartıp birkaç numara tuşladı. Sanki aylardır bu anı bekliyormuş gibi her hareketi planlanmış gibi kusursuzdu.
"bay Na? Merhaba ben alt komşunuz Jeno"
Siktir.
Babam..
Babamla neden konuşuyor bilmiyorum ama eminim bu babamı son derece kızdıracak. Konuşmanın içeriği ne olursa olsun.
O kadar stres altında kalmıştım ki ne konuştuklarını duyamadan Jeno telefonu kapattı.
Ona ciddiyetle baktım"amacın ne bilmiyorum ama bu akşam dayak yememe sebep olacaksın"
Cevap vermeyerek gülümsemesi gerçekten tehlikeliydi ve ben boş yere şiddet görmek istemiyordum.
Aramızda her ne olursa olsun illaki işin ucu birimizi sinirlendirerek sonuçlanıyor.
Finalini bildiğimiz senaryoyu oynamak gibi..Alttan alarak gülümsedi (ve bu hiç ona göre bir davranış değil)
"bu akşam fazladan iznin var"
"ne? Ve ne için?"
" benimle geliyorsun Na Jaemin"
"nereye? Jeno cevap versene"Derincene bir nefes aldı. Onun açısından ne kadar sinir bozucu göründüğümü biliyorum ama hani bir açıklama yapması gerekmez mi? Bence gerekir.
Yine de biz adını daha önce duymadığım ve nereye gittiği hakkında bir fikrim olmadığı bir otobüse bineseye kadar sabırla (her soru sorduğumda gözlerini bana dikiyor) soru sormamı izledi.
Otobüs o kadar kalabalık değildi ama yine de nereye gidiyoruz gibisinden bir soru sormak istemedim. İnsanlar Jeno'nun beni kaçırmaya çalıştığını düşünebilir.
Ki bence şu an kaçırılıyorum ama olsun..Yaklaşık yarım saattir otobüsteyiz ve hala aynı şehirde olduğumuzdan emin değilim. Daha çok kırsal manzaralar vardı apartman ve sokak lambaları yerine..
Aslında bu sevdiğim bir durumdu ve asla yeni olan bir şey değildi. Büyük ihtimalle de Jeno bunu biliyordu, çünkü benzeriz bu durumda. Jeno'nun bütün günü şehirden şikayet etmekle geçiyor.
Ama bu durumdan çıkarabileceğim tek şey kırsal bir alana gidiyor olmamız. Oraya neden gidiyoruz? Cidden çimenlere oturup birbirimizden nasıl nefret ettiğimizi mi anlatacağız? Ya da benim o gün neden Renjun'u seçtiğimi mi konuşacağız?
Yolu yok Jeno.. Biz yardım edilemez bir durumdayız..
**********
Heyy ben bunun varlığını unutmuşum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Boom
Fanfiction'' bu seninki değil mi? Lee Jeno.. " " değildir değildir " " okulda bir tane Lee Jeno var " " Nana.. Başın bu sefer büyük dertte " Evet.. Başım gerçekten büyük bir dertteydi..