🦋
Yüksek sadakat- Döneceksin diye söz ver
Vb vb vb vb vb vb vb Vb
Kader ağlarını örmeye devam ediyordu ve biz yine başladığımız yere geri dönüyorduk. Sokağımız olmadan yaşayamayacağımızı Onur'la en kötü şekilde öğrenmiştik. Bizi koruyan o sekiz katlı kimsesiz binamızdı. Şimdi ne ben güvendeyim ne de kendimle birlikte uzaklara sürüklediğim Onur. Biz yapamadık dostlarım, biz yapamadık ve umarım döndüğümüzde sizi bıraktığımız gibi bulabiliriz.
Binaların arasında kulağımda kulaklık zorda olsa yürümeye çalışırken düşüncelere boğulmuştum. Tek başıma dışarı çıktığım için Onur çok kızabilirdi ama yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Düşünmeye ve bir çıkar yol bulmaya ihtiyacım vardı. Evet, evimize geri döneceğiz ama arkamızda bıraktığımız belalar peşimizi bırakmazdı. Onları tehlikeye atamazdık.
Bundan 4 yıl öncesinde o sekiz katlı binamızda sadece 100 çocuk vardı. Bu geçen zamanlarda Damra Kamer Atasu'nun orayı boş bıraktığını düşünmüyordum. Damra Kamer Atasu orayı tehlikeye atmamak için herşeyi yapabilecek bir adamdı. Orayı tehlikeye atmamak için kaç yıllık dostunu ve hiçbir şeyi olmayan beni hiçe sayacak kadar.
Ben Sima.
Bir soyadım ve hayatım yok...
Kimsesizliğin içinde yuvarlanıp giden insanlardık. Birlikte var olduk ve ben birlikte var olmaya devam etmek için elimden gelen her şeyi yapmaya and içtim. Hani olur ya bir kapı açılır, yeni bir mevsim gelir, kuşlar tekrar göç etmeye başlar ve tekrar gülümseriz hayata, birbirimize.
Onları bıraktığımız anlar dün gibi aklımda, unutamıyorum. Onları terk ettiğimiz o anları...
Bunları düşünürken yolun bittiğini fark etmeden devam ediyordum yürümeye. Arkamdan gelen ayak sesine kulak verdiğimde bir anlığına korku sarmıştı içimi tâki onun kokusunu duyumsayana kadar. Arkamdaki kişinin Onur olduğunu anladığımda yüzümü ona doğru döndüm. Göz göze geldiğimizde göz bebeklerindeki korkuyu en derinimde hissettim. Ona haber vermememden dolayı bana çok kızacaktı.
"Sima ah Sima ah! Bunu bana neden yapıyorsun neden? Bir mesaj atacaksın bu kadar mı zor bunu yapmak? Diken üstündeyim zaten."
Ona asla hak vermeyeceğimi biliyordu çünkü aynı şeyleri o da bana yaşatıyordu.
" Gördüğün gibi iyiyim. Ne zaman yola çıkıyoruz?"
"Tabi Sima iyisin, hep iyi olacaksın, sana birşey olmaz, bu kafada devam et. İçeri geç yarım saate çıkıyoruz."
Yarım saat...
Sadece yarım saat sonra ait olduğumuz yere doğru yola çıkıyorduk. Ne çok özledim her bir ânımı, geçirdiğimiz güzel vakitleri. Burnumda tütüyordu.
"Bir aksilik çıkmayacağına eminiz değil mi? Hemen evimize girmek istiyorum."
"Yolda kimseye rastlamazsak hiçbir aksilik çıkmayacak."
"Tamam, hemen gelirim. Kıyafetlerimi değiştireceğim sadece."
"Peki bekliyorum ben seni."
Onur'un yanından ayrılıp binaya girdim. Hemen kıyafetlerimi değiştirip valizimi toparlamak istiyordum. Odama girdikten sonra üzerimdeki crobu çıkartıp aynanın karşısında karnıma ve göğsümün üzerindeki o şeye baktım. Ona her baktığımda beni o ana götürmesinden nefret ediyordum aynı zamanda da nefretim kat kat artmaya devam edip beni küllerimden tekrar var ediyordu. Onun varlığı benim başarabileceğimin en büyük kanıtıydı ve ben başaracağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEKİZ KAT
Mystery / Thriller"Çevresi ışıklarla dolu olan bir karanlıkta, kendini ıssızlaştırmış, derin bir kuyunun dibindeymiş gibi yaşanılan birçok hayatın içinde, göremediğimiz derinliklerde, beraber olalım mı?" -Damra Duyuyor musunuz sessiz çığlıkları, sessizliğin içindeki...