[03] ⸻ the very first night

417 82 130
                                    


˚ ༘✶ ⋆。˚ ⁀➷

     ˚ ༘✶ ⋆。˚ ⁀➷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Seonghwa'nın eğitim hayatı zorlaşıyordu.

Birinci sınıfta okumayı öğrenirken bir yandan gittiği konuşma terapileri onu yormuyormuş gibi bir de küçük kardeşinin boyama ödevlerine yardımcı olması gerekiyordu. İşi başından aşkındı ve çok da büyümüştü yani anlayacağınız. Artık sırt çantası bile vardı! Ona biraz büyük geliyordu ama olsun, kocaman delikanlıydı canım.

Ama üzgündü.

Hongjoong ile yaz boyunca görüşmemişlerdi ve oğlan ile aynı okula gitseler bile farklı sınıflara düşmüşlerdi. Onu yeniden görmek isteyip istemediğini bilmiyordu. Kaba arkadaşına hala sinirliydi ama onu çok da özlüyordu. Birlikte korsancılık oynamayı öyle çok özlemişti ki... Üstelik yeni sınıfında hiç arkadaşı da yoktu. Kimse durup onunla konuşmuyordu.

Okulun ilk haftasının son gününde bir teneffüste kendini bahçeye attığında Hongjoong'u başka arkadaşlar ile koştururken gördü. Gülüp eğleniyordu. Hiç yalnız da değildi, üzgün de.

Seonghwa sınıfına geri dönüp sırasına kapandı. O gün kendisine çilekli yoğurt veren Minho ile tanıştı ve Hongjoong'u hiç düşünmemeye söz verdi.


İkinci sınıfta her şey yeterince zor değilmiş gibi bir de işin içine matematik girmişti. Üstelik San da okula başlamıştı. Wooyoung, Hongjoong'un kardeşi, ile aynı sınıfa düşmüştü küçük olan ve bunun hakkında öyle mutluydu ki abisinin sınıfına ikisi birden gelip yaptıkları her şeyi raporlamayı görev edinmişlerdi.

O sene Minho başka bir şehre taşındığı için sınıfında arkadaşı pek yoktu ama kardeşinden vakit de kalmıyordu zaten. San onu kendi sınıfından diğer çocuklar ile tanıştırdığında teneffüsleri dolmuştu zaten. Yunho ve onun başka sınıftan olan komşusu Mingi, Wooyoung'un önünde oturan Yeosang ile gruplarını oluşturmuş sayılırlardı. Hepsi de bir hyung ile tanışmış olmaktan çok mutluydu ve sorular sorup duruyorlardı. Seonghwa mutluydu, dert etmiyordu.

Arada sırada Hongjoong'u görüyordu koridorlarda, kantinde, bahçede... Her zamanki gibi herkese laf atıp herkesle kaynaşmış bir çocuktu. Korkusu da yoktu özrü de. Geçen gün kantinde üst sınıflardan birisi sırayı kesip küçük bir çocuğu ittirdiği için kavgaya girişmişti. Kazanamamıştı belki ama hakkını savunmak için ses çıkarması bile onu kahraman yapmaya yeterdi. O günden sonra üst sınıflardan bazıları arkadaşına takılmaya başlasa bile Hongjoong onları geri püskürtmeyi başarıyordu. Okul üniformasının kurallarını çok da bozmadan birkaç yüzük ya da hırka giyerek kendince uyarlıyordu. Bir idol gibi görünüyor ve bir kahraman gibi hareket ediyordu.

asıl sen kokuyosun, şerefsiz ⸻seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin