[02] ⸻ the story of us

401 78 79
                                    






˚ ༘✶ ⋆。˚ ⁀➷

˚ ༘✶ ⋆。˚ ⁀➷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Seonghwa elindeki dinozorunu sıkı sıkıya tutarken gözleri çevresini arıyordu fakat bütün büyükler gelmişti ve öğretmeninin olduğu yerde annesini beklerken biricik arkadaşını bir türlü göremiyordu. 

Biraz küçük boyluydu biricik arkadaşı ama her defasında bitmek bilmez enerjisiyle masalardan atlayıp Seonghwa'yı güldürürken önemli olanın güç olduğunu söyleyerek onu etkilemişti. Yine de şimdi kalabalığın içinde arkası hafif uzun kalmış saçlarıyla diğerlerinden kendini ayırt eden arkadaşını bulabilmek hoş olurdu.

Bunun yerine yüzüne en sevecen ifadesiyle gülümseyen annesi yanına geldi. Seonghwa hemen gülerek kadının bacaklarına sarılırken kadın da kahkaha atarak eğildi ve oğlunu sıkı sıkıya tuttu. "Gidelim mi bir tanem?"

Seonghwa kocaman gözlerle annesine bakarken başını iki yana sallayıp elindeki dinozoru gösterdi. Annesi hemen kaşlarını kaldırarak anlamış gibi kafasını salladı.

"Hongjoong'u kapıda annesiyle gördüm. Gel bakalım orada mı hala?"

Seonghwa annesinden kurtulup diğerlerinin arasından sıyrılarak kapıya doğru ilerledi ve gerçekten de çıkış kapısındaki mermer merdivenlerin avlusundaki annesiyle gülüşen arkadaşını görünce sevinçle bir çığlık atarak ona koştu. Biricik arkadaşıydı. Bir sene boyunca birlikte öyle güzel oyunlar oynamışlardı ki Seonghwa'nın bir gün bile canı sıkılmamıştı. Eh, Hongjoong'un hasta olduğu günler hariç. O zamanlarda da üzgün üzgün annesiyle birlikte marketten çikolatalı sütünü alıp Hongjoong'un evine bırakırdı.

Hongjoong, onu görünce somurtkan yüzü aydınlandı ve gülümseyerek el salladı. "Arkadaşım!"

Seonghwa ona ulaştığı anda sıkıca sarıldı diğerine. "Hongjoong, kar-karneni aldın mı?"

"Aldım arkadaşım. Hep gülen surat almışım, ya sen?"

"Ben de!"

Hongjoong olduğu yerde biraz sallanırken annesi yanlarına geldiğinde iki çocuk annelerinden biraz ayrılarak merdivenlerin yanındaki alana ilerleyip oturdular. Ayakları yere zar zor değse de yaz güneşinin altında ısınmış olan taşa yerleşip birbirlerine gülümsediler. 

"Neyin var?" diye sordu Seonghwa arkadaşının asık suratının devam ettiğini görünce. Üzülmüş müydü? Ama neye? İlkokula geçeceklerdi birlikte ve karneleri de hep gülücüklü gelmişti. Neye üzülmüştü ki?

asıl sen kokuyosun, şerefsiz ⸻seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin