[05] ⸻ scars leave beautiful trace

430 77 134
                                    




˚ ༘✶ ⋆。˚ ⁀➷

˚ ༘✶ ⋆。˚ ⁀➷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Seonghwa'nın 12 yıllık ömründeki en zorlu görevlerden biriydi bu. Yapabileceğinden emin bile değildi ama deneyeceğine dair annesine söz vermişti bu yüzden elinden gelenin üç katını yapması gerekecekti. Annesine olan sözlerinden asla geri düşmeyeceği gibi küçük kardeşine oluşturduğu rol model de onun için kutsal sayılırdı. Okulun önünde sunum yapmak çoğu öğrenci için zaten korkutucu bir deneyim olabilecekken bir de Seonghwa kendini düzgün konuşabilmek için sıkması gerekiyordu. O kadar kişinin önünde kelimeler birbirine girecek olursa ne yapardı bilmiyordu. Öğretmenine hasta olduğunu söylemek geldi içinden. Yalan olurdu belki ama kendini bu durumun içinden kurtarırdı, değil mi?

Yapamazdı. Söz vermişti. Üstelik korkunca kaçacak birisi olmak istemiyordu. Kaçmak istemiyordu.

Hongjoong ile bahçede göz göze geldi. Diğeri bakışlarını hemen kaçırırken Seonghwa da başını iki yana sallayarak elindeki kağıdı inceledi. Dikkatini gereksiz yerlere vererek işi kendisi için daha da zorlaştıramazdı.

Öğretmenleri herkesi sıraya sokmak için bağırmaya başladığında Seonghwa hemen gömleğini düzeltip saçını geriye atarak derince bir nefes aldı. Elindeki kağıdı son bir kez okuduktan sonra katlayıp cebine koydu. Kelimesi kelimesine ezberlemişti her şeyi zaten. Basit bir sunum yapacaktı sadece. Bunları da söyleyebilirdi. Topu topu elli iki tane kelime edecekti orada. Neden bu kadar zor olsundu ki?

Bahçede sıralanmış yüzlere baktı şöyle bir. Kardeşi, sınıfının olduğu kısımdan ona kocaman sırıtarak el salladığında Seonghwa da ona gülümsedi ve kafasını salladı.

Rezil olma lüksü yoktu.

Sadece Seonghwa olsaydı önemli değildi. Arkadaşım diyebileceği birkaç insan vardı ve hepsi de onun durumunu biliyordu zaten. Ne olacaktı ki, önemli değildi ama San vardı işte. Kendisinden ziyade kardeşinin onun yüzünden rezil olmasını istemiyordu. Birisi ona abisini sorduğunda utanıp sıkılmasını istemiyordu.

Dudaklarını ısırdı ve sakinleşmek için nefes aldı derince. Kalbi yerinden çıkıp gidecek gibiydi.

Nefesi de hızlanmıştı iki kişi kaldığında. Kulakları bir şey duymaz oldu neredeyse. Suyun altından dinliyor gibiydi her şeyi ve zaman aynı anda hem takip edemeyeceği kadar hızlı hem de katlanamayacağı kadar yavaş akıyordu. Seonghwa nefesini tutmayı denedi ama başı dönünce hemen vazgeçti.

asıl sen kokuyosun, şerefsiz ⸻seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin