Çalan telefonun sesiyle uyandı Minho. Hyunjin'in telefonu çalıyordu. Minho sevdiğinin hâlâ uyduğunu görünce bu güzel ânı bozduğu için sövdü arayan kişiye. Aramayı yanıtlayıp kulağına koydu telefonu.
"Alo?"
"Hyunjin?"
Karşıdan gelen bir erkek sesiydi.
"Kimsiniz?" Minho aramayı sonlandırmak için bahane ararken sıkılarak sordu.
"Hyunjin'i çok yakından tanıyan bir sevdiği. Siz?"
Hyunjin'in sevdiği de kimdi? Minho'nun hoşuna gitmemişti bu düşünce.
"Sevgilisiyim, bir sorun mu vardı?"
Karşıdaki pes ediceğe benzemiyordu.
"Hyun'la konuşabilir miyim?"
Kendini ne sanıyordu da nefes almasının tek nedeni olan adama Hyun diyordu?
"Hyun'um yanımda uyuyor. Başka bir şey yoksa iyi günler."
Minho cevabı beklemeden sonlandırmıştı aramayı. Sinirine dokunmuştu sevdiğiyle ilgilenen başka bir adamın olması.
Yanında masumca uyuyan güzele baktı. Her bir ayrıntısı özenle çizilmiş gibiydi. İçinin güzelliği dışa vurmuş, içi ne kadar güzelse dışı da o kadar güzeldi Hyunjin'in.
Minho elini kaldırıp yeni doğan bir bebeğe zarar vermeden dokunurcasına daldırdı Hyunjin'in saçlarına. Her bir ayrıntısını seviyordu onun.
Saçındaki elin hareketleriyle uyandı Hyunjin. Uyandığı an karşısında eşsiz bir güzellik görmek herkesin şansı değildi. Ona gözleri parlayarak bakan adamı kendine çekip boynuna sarıldı. Günaydın deme şekli böyleydi.
"Günaydın."
Yüzünü sevdiğinin boynuna gömdüğünden boğuk çıkmıştı sesi.
"Günaydın." kıkırdayarak cevap verdi Minho.
"Mm güzel kokuyorsun."
Minho, Hyunjin'dem gelen ani iltifatla utanmıştı. Üstüne birde sevdiğinin derin nefeslerle kokusunu içine çekmesi ona hiç yardımcı olmuyordu.
Minho'nun kulaklarına kadar kızardığını gören Hyunjin neşeli bir kahkaha attı. Bebeğinin yanağından öpüp burnunu sıktı.
"Kızarınca da ayrı tatlı oluyorsun hayatım."
"Neyin?"
"Hayatım."
Minho'nun aniden gözleri dolunca Hyunjin paniklemiş, kollarının arasına aldığı sevdiğini göğsüne çekmişti. Saçlarını okşayarak kulağına güzel şeyler mırıldanıyor, onu rahatlatmaya çalışıyordu.
Minho'nun nasıl bu kadar ağlak olduğunu düşünüyordu Hyunjin. Onu bıraktığında böyle değildi. Ağladığını bir kere bile görmemişti. Şimdi ise en ufak şeylere gözleri doluyor, ağlamaya başlıyordu.
Onda büyük yaralar bırakmıştı Hyunjin. Her ne kadar görünmese de onun kendisine bıraktıklarından daha büyük yaralar açmıştı kalbinde. Hyunjin tekrar lanet etti kendine ve aynı anda kulağın fısıldadı hayatına anlam katan adamın.
"Ne olursa olsun, hayat karşımıza ne çıkarırsa çıkarsın sonsuza kadar sen beni itsen bile yanında olacağım, ağladığında sana sarılacağım, güldüğünde gülüşünden öpeceğim."
#
"My last made me feel like I would never try again
But when I saw you, I felt something I never felt.
Come closer, I'll give you all my love
If you treat me right, baby, I'll give you everything."