"Olmuyor Işıl. Ne kadar kaçsam da bir şekilde beni buluyor. Onu neye benzetiyorum biliyor musun? İblise. Her yerde buluyor, her yerde kokumuzu alıyor. Kaderimi kendim yazabilseydim Işıl: Onun olmadığı bir dünya kurardım. Neden biliyor musun? Çünkü eğer onunla aynı havayı solumazsam, onun bu dünyada var olmadığını bilirsem: işte o zaman hayatımı gerçekten yaşayabilirim."
'En hüzünlü son, sona yakın olduğunu anladığın zamandır' derler. Bende sona yaklaştığımıza anlamıştım; fakat bunun benim için hüzünlü son olduğunu hiç düşünmüyordum. Onun dokunduğu, içinde nefes aldığı ve kabusun ne olduğunu bize anlattığı bu evden kurtulmak benim için hayatımın yeniden doğuşuydu. Onun elini dokunduğu bedenimden bile nefret ederken; onu ruhunun her zerresini hissettiğim bu evden, ondan bile etmediğim kadar çok nefret ediyordum. Bir sözü ile paramparça ettiği kalbimi, bir dokunuşta toplayabileceğini sanıyordu. 'Bıraksaydın öyle kalsaydı İblis. Keşke öyle bıraksaydın. Sen yokken öyle kalmasına alışmıştım. Sen ise gelip dağıttığına baktın. Bu benim canıma daha da yaktı.'
"Asena" diyen annemin sesiyle irkildim. Bana doğru attığı her adımını dikkatle izlemeye başladım. Ne kadar da güçlüydü. Yaşadıklarımın yükünün altından kalkamayan ben, onun dik yürüyüşünü dikkatle ve hayranlıkla izliyordum. "Ne zamandır burada oturuyorsun? Hasta olacaksın. Sağlığına hiç dikkat etmiyorsun Asena." diyerek önümde durdu annem. "Uzun zamandır bu anı bekliyorum fakat şuan sanki içimden bir ses gitmek istemediğimi söylüyor. Neden anne? Neden bunca zamandır beklediğim bu fırsatı geri tepmek istiyorum? Bana ne oluyor?" diyerek içimdekileri anneme döktüm. Güzel yüzünde ki tebessüm silindi ve yerine şefkat yerleşti. "Asena bu yola çıkarken sana zorlanabileceğini söylemiştim. Hatırlıyor musun? Bu ev ne kadar kabusumuz olsa da içinde yaşadığımız o güzel günler" eski güzel günler diyecektin herhalde anne, "bizi bu eve bağlıyor. Sen bu evde doğdun, her doğum gününü bu evde kutladın, Işıl ile bu evde tanıştın, hatta bir gün Işıl ile pijama partisi yaptın hatırlıyor musun?" belki söylediklerinin bir kaçı doğruydu. Fakat iblis her doğum günümde bana farklı bir kesici alet yollar ve notuna şunları yazardı " Diğer doğum gününde cenazenin kutlanması dileğiyle. Cenazene gelecek olan, Baban" Ne kadar annemin bunlardan haberi olmasa da o bana doğum günlerimi zehir eder; ölmemi iple çekerdi. Çocukken hatırladığıma göre 6. doğum günümde elinde bir kutuyla gelmişti ...
'Kapı çalındı. Annem titreyen elleri ile kapıyı açtı ve gözlerinin ışığı sönmeye başladı. Titrek sesi ile " A- Asena b-ba- baban g-geldi!" diyerek çağırdı beni. Babamı hiç özlememiştim. Ondan nefret ediyordum. Dün akşam anneme bir yumruk atmış ve annemin gözünü şişirmişti. Anneme yardım etmek için çığlık attığımda ise beni ellerimden tutmuş bir ip ve bir bant ile beni sandalyeye bağlamıştı. Ağzıma 2 kat bant çekmiş ve ellerimi kızarana kadar sıkmıştı. "Kes sesini küçük velet! Benim karım değil mi? İstediğimi yaparım! Eğer bir daha ayak altında dolaşırsan seni öldürürüm! Anladın mı!?" demişti sesi o kadar kötü, nefesi o kadar kirliydi ki ondan değil onun sesinden korkmuştum. Ben ne olduğunu anlayamadan beni kilere götürmüş ve işaret parmağını dudaklarına götürerek "Sessiz ol küçüğüm. Ceza yaptığın yanlışların en büyük telafisidir" diyerek beni soğuk kilerde yalnız bırakmıştı. Çığlık atmaya çalışmıştım fakat ağzımdaki bantı açamıyordum. Korkuyordum. Hem de çok. Şimdi ise salona girer girmez elinde ki siyah hediye paketini bana uzatmıştı. İçindekini ne kadar merak etsem de bana zara verecek bir şey aldığına emindim. "Alsana küçüğüm. İçinde sana aldığım bir hediye var. Duyduğuma göre bugün senin 6. doğum gününmüş." diyerek paketi açmam için ısrar etti. Babamın arkasında korkuyla bana bakan anneme bir bakış attım. Aç der gibi bana göz kırpınca siyah hediye paketini aldım ve açtım. Paketin içinden siyah bir kutu çıktı. Babam bana göz kırptı ve "Odanda açsan daha iyi olur annen görmesin." dedi. Çok heyecanlanmıştım. Gerçekten beni önemsemiş olabilir miydi? Hiç sanmıyordum. Bir pakete bir babama baktım. Aç yoksa ölümün elimden olur der gibi bakıyordu. Onun o korkutucu bakışları bile ayaklarımı vura vura odam gitmeme yetmişti. Yaşıtlarımın babaları onlara sürekli bebekler, tokalar ve elbiseler alıyordu. Benim babam ise eve sadece bir gün geliyordu. Olsun belki de çalışıyordur. İnşallah çalışıyordur. Yatağımın üzerine bıraktığım pakete korku ile baktım ve içinden çıkacak şeyin kötü olmaması için okul da öğrendiğimiz bir duayı ettim. Siyah kapağı kaldırdım ve daha önce yalnızca annemin kullandığı, sebzeleri kestiği ve bir ara yanlışlık ile kendi elini de doğradığı fakat adını bile bilmediğim kesici bir alet buldum kutunun içinde. Kutunun en dibinde ise saçma bir el yazısı ile yazılmış notu buldum. Sadece harfleri öğrenmeme rağmen cümleyi kurmayı başardım. "Diğer doğum gününde cenazenin kutlanması dileğiyle. Cenazene gelecek olan Baban." '
İblis' in her doğum günümde hediye ettiği siyah kutuları çekmecemde saklıyordum. Bir gün bu eve dönerse içlerinden birini ona saplamak istiyordum.
"Anne, gerçekten bana o kadar iyi geliyorsun ki. Bazen sen olmazsan ne yapacağımı düşünüyorum. Aslında bu evden taşınınca mutlu bir hayat kurma oranımızın daha da yüksek olduğunu biliyorum. Zorluk çıkarmayacağım. Yeni bir başlangıç her şeyden daha iyidir. Ondan bile.
""" Selam bu benim yaklaşık 2 senedir planladığım bir roman. Umarım seversiniz. Şimdi size klişe bir kaç soru sormak istiyorum"""
1) Sizce Asena'nın babası nerede olabilir?
2) Sizce Asena taşındığı yerde zorluk çekecek mi?
3) Son olarak ise sizce Asena'nın babası kızının ölmesini neden istiyor?
Cevaplarınızı yorumlarda belirtmeyi unutmayın. Sevildiniz BB
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanı Başımdaki Katil
Gizem / GerilimKocasının baskısı ve şiddetine dayanamayan Sedef Soylu kızını da alarak bulunduğu şehirden taşınır. Fakat geldikleri gün bir cinayet işlenir. Üstelik Asena'nın yeni okulu Aksan Koleji'nde, okul basketbol takımından 3 kişi ölür ve okullar arası maçla...