paimon

1.6K 157 286
                                    

Kaldırımda koşuşturan Kazuha, Scaramouche ve Xiao harika bir sağnak yağmura yakalanmışlardı. Scaramouche siyah hırkasını sevgilisi ve kendisi için şemsiye olarak kullanırken Xiao'yu dışarıda bırakmıştı.

"Amına koyduklarım sırılsıklam oldum sizin yüzünüzden."

Kazuha bu duruma gülerken Scaramouche göz devirdi.

"Seninle iç içe girmek istemiyorum Xiao."

Kazuha "Ha benimle iç içe girersin yani." diye imalı imalı konuşunca Scaramouche utanmıştı istemsizce.

"Kapa çeneni Kazuha."

"Gözümün önünde fingirdeşmeseniz?"

Xiao onlara kızıp bağırırken sonunda Aetherların evine varmayı başarmışlardı. Kazuha ve Scaramouche o kadar ıslanmasa da Xiao sanki duş almış gibiydi. Onlara tehditkâr bir bakış attı ve kıyafetlerinden su damlaya damlaya kapı zilini çaldı. Kısa bir süre içinde kapı açılmıştı. Aether üzerindeki mutfak önlüğü ile onları gülümseyerek karşıladı. Bir yandan da Xiao'yu azarlıyordu.

"Sen niye bu kadar ıslandın? Hastaneden anca çıktın yine gideceksin oralara."

"Şu iki has oç kendilerini hırkayla korudu da beni yanlarına almadılar. Duş aldım resmen."

"Benimle gel kıyafet vereyim sana."

Aralık ayının ortalarında olmalarına rağmen hava arada bir sıcak oluyordu. Bu da o günlerden biriydi ancak beklenmedik bir yağmuru beraberinde getirmişti.

Xiao Aether'ın peşinden odasına doğru giderken Kazuha ve Scaramouche da oturma odasına geçtiler. Kazuha yanına oturan erkek arkadaşının omzuna kolunu atmıştı.

"Ee, ne zaman iç içe giriyoruz beyim?"

Scaramouche kızardığını hissetti.

"Ne saçmalıyorsun sen? Sence burası böyle konuşmak için uygun bir ortam mı?"

"Sen böyle şeylerden de utanscaksan işimiz var. O gün gelip çattığında ne yapacaksın?"

"Azgın."

Kazuha Scaramouche'un huysuz ve çekingen tavırlarına gülerken bir anda arkalarından gelen ses ile irkildiler.

"Koltukları ıslatmayın."

Yavaşça kafalarını arkaya döndürdüklerinde tıpkı Aether gibi sarı saçları olan mavi gözlü bir adamla göz göze geldiler.

"Ben Dainsleif. Aether ve Lumine'in babasıyım."

Kazuha ve Scaramouche saygı göstergesi olarak ayağa kalktılar. Kazuha gülümsedi.

"Ben Kazuha ve bu da Scaramouche. Ayrıca koltuklarınızı ıslatmıyoruz, merak etmeyin."

Dainsleif başını anladığını belirten bir anlamda sallayıp koltuklardan birise oturdu.

Bu esnada Aether dolabından Xiao için kıyafet çıkarıyordu. Vucut tipleri aşağı yukarı aynı olduğundan Aether'ın kıyafetleri Xiao'ya olurdu.

Bir tişörtle eşofman çıkarıp yatağın üstüne koydu ve Xiao'ya döndü.

"Bunları giyer misin?"

Xiao kafasıyla onu onaylarken ıslak kıyafetlerini çıkarmaya başlamıştı bile. Aether bunu beklemediğinden eliyle gözünü kapamaya çalıştı.

"Xiao daha odadan çıkmamıştım!"

Islak tişörtünü yarım yamalak katlayıp kenara koyduğunda Aether'a baktı.

"Sen okulda gizli gizli porno izlemiyor muydun?"

"Eh... Ama seni böyle görmeye alışkın değilim."

Xiao düz bir ifadeyle Aether'a yaklaştı. Aether'ın ellerini bileklerinden kavrayarak yüzünden indirdi ve sonrasında kendi kollarından birini Aether'ın beline doladı. Boşta kalan elini sevgilisinin yanağına yerleştirdi. Daha sonra yüzüne eğilerek fısıldadı.

"Yanfei ve Hu Tao gelmemişken bu boşluğu değerlendirmeliyiz."

"Heh?"

Aether'a bir açıklama yapmadan kendi dudaklarını onunkilere bastırdığında Aether başta ne olduğunu idrak edememişti. Ama sonra bu anı bozmak istemediğinden kalbinin ona gösterdiği yolu izledi. Gözlerini kapattı Xiao'nun öpüşüne karşılık verdi ellerini onun yanaklarına yerleştirirken.

Hu Tao ve Yanfei eve henüz gelmemişti belki ancak onları yakalayacak bir kişi evdeydi. Lumine, her zamanki gibi kardeşinin odasına kapıyı çalmadan girdiğinde ikisini öpüşürken yakalamıştı.

"Öğh, ıyh, ağ kustum."

Öğürme sesleri çıkartıp yüzünü buruştururken kapıyı kapattı tekrardan. Oturma odasına doğru ilerlerken daha demin gördüklerini aklından silmeye çalışıyordu.

Oturma odasındaki babası ve kardeşinin gay arkadaşları sessiz sedasız otururken bağırdı.

"Baba oğlun yukarıda öpüşüyor sen öylece oturuyorsun!"

"Kolay gelsin onlara."

"Şaka mı yapıyorsun sen?"

"Paimon'un mamasını verdin mi?"

"Ben ne diyorum sen ne diyorsun?"

"Kumunu da değiştir."

Lumine sinirli bir iç çektiği esnada kapı çalmıştı. Ayaklarını yere vura vura kapıyı açmaa gittiğinde kendi boylarında bir çocukla karşılaştı.

"Selam! Ben Venti, Aether'ın arkadaşıyım."

Lumine onun içeri geçmesi için kenara çekilirken konuştu.

"Senin erkek arkadaşın nerede?"

Venti içeri girdiğinde Lumine'e karşılık verdi.

"Ben gay değilim."

Lumine yalancıktan şaşırmış bir ifade takınıp Venti'nin yanından ayrıldı. Ardiyeye giderek mama ve kedi kumu çuvalını raftan indirdi. Çuvalları peşinden sürükleye sürükleye oturma odasına giderken Venti onu görmüştü ve yardım için hemen yanına gitmişti. Çuvalın başka bir ucundan tutarak Lumine'in üstlendiği tüm ağırlığı hafifletti biraz.

"Ne yapıyorsun lan?"

"Yardım ediyorum!"

"Kimse sana yardım et demedi."

Venti onun çıkışmasına gülümseyerek karşılık verdiğinde Lumine çuvalları sürüklemeyi bıraktı. Eliyle Venti'ye git işareti yaparken bir yandan da bir anda piyasaya çıkan beyaz, kafasının sol tarafında siyah bir leke olan kediye söyleniyordu.

"Anca yemekte ve sıçmakta çık ortaya zaten. Ulan Paimon, kızartmanı yiyeceğim bir gün."

ben olmusum ben bitmisim | genshin textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin