20

191 17 36
                                    

"Ali çık artık şu lavabodan! Altıma sıçıcam şimdi senin yüzünden!"

İki saat boyunca sitem etmemin ardından nihayet Ali lavabodan çıkmıştı. Ali'nin kapıyı açmasıyla beraber içeride muhtemelen kafasından aşağı boşalttığı parfümün kokusundan nefes alamamıştım. Ali yüzünden astım olacağım yakında.

Lavaboda kokudan yere yığılmadığım için Allah'a şükredip kahvaltıya indim. Benim her zaman pandalı pijamalarımla indiğim kahvaltıda Ali genellikle defileden gelmiş gibi giyinir.

"Ali bugün hiç süslenmemişsin. Ben senin en azından bir damatlık giymeni beklerdim."

"Sen bana laf edeceğine kendine bak! O kadar uzun zamandır üstünü değiştirmedin ki o pijama artık derine yapıştı! Biraz özenli ol ya!"

Bu çocuk da taktı benim pijamama! Yani bu pijama Zeyno'nun hediyesi olduğundan hergün bunu giyiyor olabilirim ama en azından ben sevgilimin yanına damatlık giyip gitmiyorum! Yani en azından şuana kadar öyle birşey yapmadım.

Derya Abla'nın her sabah yaptığı siz artık kardeşsiniz adlı konuşmanın ardından Ali'ye göz devirip kahvaltıma devam ettim. Yoksa babam beni Derya Abla'nın lafını dinlemediğim için kulaklarımdan tavana asardı.

Kahvaltım bittikten sonra odama çıkıp hazırlanmaya başladım. Zeyno'nun aldığı mavi kot ceketi, Ali'den çaldığım kot pantolon ile konbinlemiştim. Çünkü benim moda bilgim ancak bu konbini yapmaya yetiyor.

Odamın hemen yan tarafında Ali'nin odası olduğundan hazır olduğumu haber etmek için Ali ile ortak olan duvarımıza tıklattım. Birkaç dakika sonra o da tıklatı ve evden çıkıp Ege'nin evine gittik.

Ege'nin evine gittiğimizde yaklaşık bir saat boyunca havuzun olduğu arka bahçede takılmıştık. Ege iki dakika mayosunu giyip havuza girmişti ama Ali ile benim yanımda mayom olmadığından Ege'nin havuz keyfinin bitmesini beklemiş, o sırada da Ege'nin buzdolabını silip süpürmüştük.

Ege'nin havuz keyfi nihayet bittiğinde hep beraber Tozluyaka'ya gittik. Bugün beraber Zeyno'nun evinde film izleyecektik. Aslında bu aktiviteyi Zeyno'm ile tek başımıza yapmayı tercih ederim ama ne yazık ki Arap'ın sevgilisini kafeye götürüp 200 lirayı gözden çıkarmayı götü yemediği için randevu mekanını Zeyno'nun evi olarak seçmişti. Duru da Zeyno'nun evinde film izleyeceklerini bütün herkese yayınca bütün ekip film izlemeye davet edilmiş oldu.

Zeyno'ların evine geldiğimizde yaklaşık 5 dakika boyunca kapıda bekledik. Daha sonra beklediğimiz şeyin Zeyno'nun hazırlanması olduğunu öğrendik.

Zeyno ve Ali'nin başka bir evrende kardeş olduğunu düşünüyorum bazen.

Zeyno bizi içeri aldığında koşarak salondaki Kader Abla'nın hazırladığı ikramların başına geçtik. Bir yılda aldığım kiloyu tek günde aldım.

İkram tabaklarını silip süpürdükten sonra koltuklara yayıldık. Tam o sırada Vefa ve Arap'ın gerdeğe girer gibi geldiğini görmüştüm ve yediğim poğaça boğazımda kalmıştı.

Arap resmen Duru'yu Vefa ile aldatıyordu. Vefa'nın kuma olacağı hiç aklıma gelmezdi.

"Ne o Vefa ikinci kadın olmaya mı karar verdin? Arap Duru'yu bırakıp sana gelmez yani boşa ümitlenme."

Ege'nin dalga geçer gibi söylediği cümleye Vefa göz devirmişti. Arap ise bizim gizlice güldüğümüzü fark edince hemen açıklama yapmaya başlamıştı.

"La bebe benim sinirimi, asabımı bozuyon sen ha! Hem Vefa'nın ayağı sakatlanmış, hastaneden geliyoz."

Hastane lafını duyar duymaz ciddileşmiştik. Hemen Vefa'nın kolunun altına girip kanepeye geçirdik. Onun arkasına bulduğumuz bütün yastıkları yığarken Mavi ve Duru gelmişti.

Yaklaşık 3 saat sonra nihayet film seçebilmiştik. Daha doğrusu Duru seçmişti çünkü artık bu film gecesi Arap ve Duru'nun arkadaşları eşliğinde geçireceği bir randevuya dönüşmüştü.

Film komedi filmiydi. Açık olacağım, hiç komik değildi. Bunun yerine 100 saat boyunca Recep İvedik 6 izlesem daha iyi. Fakat Zeyno filmi değiştirirsem Duru ve Sinan'ın keyfini kaçıracağımdan dolayı sessizce oturmamı istemişti. Zeyno olmasa şimdiye 1000 kere değiştirmiştim filmi.

Filmden keyif almayı denesem de pek başarılı olamadım. Bu yüzden yaklaşık 5 dakika izledikten sonra kendimi tavanla bakışırken buldum. Aslında bütün filmi Zeyno'yu izleyerek geçirebilirdim -ki bu benim için bu berbat geçen film gecesini bile güzelleştirirdi- ama Zeyno iki dakikada bir utandığını söyleyerek kafamı başka yöne çeviriyordu.

Gıcıklık olsun diye Zeyno'yu öptüğümde beni cimciklediği için daha fazla ona bulaşmadım ve sıkıntıdan evin iç dekorasyonunu incelemeye başladım.

O sırada Ege'nin de benim gibi filmden zerre zevk almadığını farkettim.

Ege de filmi sevmemişti fakat o benim gibi sıkılmaktan çok ağlayacakmış gibi duruyordu. Bu yüzden sessizce ona mesaj attım ve beraber dışarı çıktık. Sanırım bir sorun vardı.

"Ege iyi misin?"

"İyiyim, biraz canım sıkkın sadece."

"Kötü birşey mi oldu? Burada yalnızız, istersen anlatabilirsin."

Ege başını kaldırmadan boğazını temizlemiş ve kendince konuşmaya hazırlanmıştı. Sanırım sorunu büyüktü.

"Babam iflas etmek üzere. Elimizdeki herşeyi kaybetmek üzereyiz. Babam son birkaç gündür evdeki herşeyi satmaya başladı. Yakında evi de satacak sanırım. Yakın zamanda bir evim bile olmayabilir."

"Biraz bizde kalırsınız. O sırada da iş bulur seninkiler. Bilal Abi'nin yeni açtığı dükkanda çırağa ihtiyacı vardı zaten. Arap'a söylesek seve seve yardımcı olur. En kötü ihtimal annen de Derya Abla'nın yanında çalışır. Derya Abla çok merhametli biridir. Annene her işte yardımcı olur. Bir vakitten sonra da kiraya çıkarsınız. Olmaz mı?"

"Keşke tek bu kadar olsa. Annem babama boşanma davası açmış. Sabah benim velayetimi kimin alacağını tartışıyorlardı. Herşey üst üste geldi senin anlayacağın."

Ege'nin gözleri dolmaya ve sesi boğuklaşmaya başlayınca daha fazla dayanamadım ve kollarımı boynuna dolaşarak Ege'ye sarıldım.

"Şunu hiçbir zaman unutma, ben her ne olursa olsun senin yanındayım."

...

Amour EmpruntéHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin