4.yalan

310 55 27
                                    

Masa örtüsünü bilmem kaçıncı kez inatla düzelttikten sonra altı kaynayan tencereyi karıştırmaya koyuldum. Ben tüm işi yaparken gevşek gevşek rengi solmuş koltuğumda oturan Naruto ayaklarını sehpaya uzatmıştı.

"Yararın dokunmayacaksa zararın da dokunmasın, indir şu ayaklarını."

Yemeği karıştırmayı bırakıp sehpayı altından çektiğimde ayakları boşa düştü. "Ya! Beni korkutuyorsun Sasuke, ne bu özen bözen anlamadım. Bu kadın senin sadece arkadaşındı hani?"

"Öyle zaten." Yeterli açıklamayı yapma zahmetinde bulunmadım bile. Buna bozulmuş olduğunu biliyorum ama kapris çekecek havamda değilim.

"Sen oturabilirsin Hinata, yapacak bir şey kalmadı zaten." Hinata'nın kocası olacak arkadaşım dediğim herif, sağ olsun kılını kıpırdatmasa da Hinata bana yardımcı olmuştu.  Son kez masanın haline bakıp ortamı inceledim.

"Bu kadının özel biri olduğu belli," dedi Hinata tıpkı yanındaki adam gibi muzip bir ifadeyle. "Bırak bu kadar özenle sofra hazırlamayı, evine bir kadını davet edip bizimle tanıştırmak istemen ilk defa oluyor. Nasıl biri olduğunu merak ediyorum."

Bu çiftin burada olmasından çoktan pişmanlık duymuştum bile. Çünkü geldiklerinden beri Sakura'yı irdeleyip duruyorlardı. Uzun açıklamalar yapmayı seven bir adam değilim, o yüzden üstünü örtüp geçiyorum. Ama onlara hak vermem gerekiyor ki gerçekten bir kadın için ilk zaman harcayışım.

Bir ay öncesine kadar ringten başka bir yere çıkmayıp bir kadın eli bile tutmamışken bu anlık gelişmeye şaşırıyorlar.

"Sadece bana çok fazla arkadaşı olmadığını söyledi tamam mı? Bende onu sizinle tanıştırabileceğimi söyledim, hepsi bu. Çift buluşması falan sanmayın bunu."

"Yersen tabi," Gıcık Naruto konuşmayı kesmiyor. "Alt tarafı birkaç kadeh içip kalkacağız, her şeyi o kadar dört dörtlük yapıyorsun ki bu beni şaşırtıyor."

"Ayrıca biriyle görüştüğünden haberimiz bile olmadı. Pat diye çağırıp biriyle tanıştıracağını söylüyorsun!" Diye devam ettirdi Hinata. Ancak şu an bu ikisinin dırdırına laf yetiştiremeyecek kadar gerginim.

Geçen gün Sakura'yla konuşurken konu  arkadaş mevzusuna geldi. Ben zaten çok arkadaşı olmayan biri olduğumdan yalnızca bu iki şahıstan bahsettim. Sakura ise papağanı Ang'i saymazsak hiç arkadaşı olmadığını söyleyince yüzündeki minik hüzün, beni aniden ortaya böyle bir fikir atmaya zorladı.  Ancak bu lafımdan sonra yeşil gözlerindeki hüzün dalgasının yerini sevince bıraktığını görmek hepsine değdi.

Beni aradığı zaman evin önünden onu alıp geleceğim ve dördümüz bu akşam kadehler eşliğinde normal bir sohbet edeceğiz. Sakura birileriyle tanıştığı için mutlu olacak, bende geceyi huzurlu bir uykuyla kapatacağım. Planım bu, yani umutlarım böyle olması yönünde.

"Birde söylemeyi unutmadan; Sakura'nın yanında boks kariyerim hakkında hiçbir şey söylemeyin. Bilmesini istemediğim bazı detaylara hakim değil."

Bu lafımdan sonra ikisi şaşkın şaşkın bana baktı. Naruto dalgaya alarak, "Duvara dizili madalyaları görmedi mi zaten?" Dediğinde omuz silktim.

"Onun daha önce evine geldiğini söylememiş miydin?"

"Geldi ama görmedi."

Şakacı bir tavırla tekrar konuştu, "Eve gelmekten kastın kapının önünde oturmak herhalde?"

"Göremiyor, gözleri kör." Ortama böyle bir sessizlik çekeceğini biliyordum işte.
Ne kadar rahatsız olacağımı da biliyordum. Bunu olağan bir şekilde söyleyip geçemiyorsunuz çünkü, karşınızdaki kişi illaki bir tepki veriyor ve Sakura adına bu durum beni çok rahatsız ediyor.

Colorful | SasusakuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin