ARİSSA
Sabah erkenden kalkıp dolaptan aldığım pantolonlu takımı giydikten sonra uygun bir ayakkabıyı da çıkartıp yere koydum. Banyoya hızlı ama sessiz adımlarla ilerleyip turuncu dağınık saçlarımı tarayıp sıkı bir topuz yaptım. Bugün canım kahvaltı yapmak istemediği için dişlerimi fırçalayıp çantamı da aldıktan sonra sessiz olmaya dikkat ederek odadan çıktım. İlk kütüphaneye uğrayıp birkaç kitabı bıraktıktan sonra bahçeye çıkmak için dışarı çıkan kapılardan yakın olanına doğru ilerlemeye başladım. Seranın önünden geçerken ani bir kararla oranın içinden geçip dışarıya çıkmaya karar verdim. Yanından geçtiğim saksılardan gözüme ilişen elma saksısına elimi uzatıp kırmızı elmalardan bir tane aldım. Hâlâ bir elma ağacının kocaman olmadan elma vermesinin mantığını kavrayamamıştım. Gerçi burada mantığa yatmayacak birçok şey vardı ama bunları düşünmek sadece delirmeme yarayacaktı bende düşünmemeyi seçtim. Aceleci hareketlerim bahçeye çıkmamla son buldu. İlk gün doğa bilimi dersini işlediğimiz bahçe alana gelip çimenlere sırt üstü uzandım, bir süre gökyüzünü izledikten sonra yüz üstü dönüp dirseklerimi yere dayayarak ellerimi çenemde birleştirdim. Karşımdaki renkli ve güzel görünümlü bitkileri incelerken duyduğum sesle hızlıca oturur pozisyona geldim.
Theron:
"Cidden şifacı olmadığına emin misin?"
"Şifacılık dersinde tek doğru yaptığım kısım merhem hazırlamaktı, hiçbir güç belirtisi almadım."Theron büyük iki adım atarak yanıma gelip olduğu yere oturdu.
Theron:
"Bence sizin güçlerinizi keşfetmek için yanlış yolu deniyorlar."
"Neden?"
Theron:
"Burada bazı öğrenciler de güçlerini uzun bir süre keşfedemezler o zaman anne ve babalarının güçlerine bakılır. Nadiren ailelerinin gücünden farklı güçlere sahip olur çocuklar."
"Dünyadaki ailem buralı değildi ve burada bir ailem varsa bile kim ya da neci olduklarını bilmiyorum."
Theron:
"Gerçekten seni tanıdıkça karmaşıklaşıyorsun."Bana gülümseyerek bakan Theron'a bir gülümseme de ben sunup önümde duran çimlerle oynamaya başladım. Koparmamaya özen göstererek ellerimi sürüyordum. Sonra aklıma gelen şeyle hızla kafamı kaldırdım.
"Kütüphanede çok vakit geçiriyor musun?"
Theron:
"E- evet. Bir sorun mu var?"
"Hayır! Sadece merak ettiğim bir şey var."
Theron:
"Ha bir an bir şey yaptığımı sandım."
"Kütüphanedeki kitapların kütüphaneye yerleştirildiği zaman dilimini öğrenebiliyor muyuz?"
Theron:
"Yanlış hatırlamıyorsam kitapların dizimi tarihlere göre. Yani rafların altında tarihler yazıyor ve kitaplar da yerleştirildiği tarihin rafında alfabetik sırada bulunuyor."
"Bu sistemi bulmak için çok mu uğraşmışlar?"
Theron:
"Çok uğraştıklarını sanmıyorum. Sonuçta bilge birçok kişi var ve genellikle de zekalarını Alzena için kullanmayı tercih ediyorlar."Theron oturduğu yerden kalkıp üstünü silkeledikten sonra elini bana doğru uzattı.
Theron:
"Hadi kahvaltıya gidelim."
"Teşekkürler ama aç değilim sana afiyet olsun."Elini yavaşça indirip omuzunu hafifçe silktikten sonra el sallayarak okula doğru ilerledi. Ben de çantamda ki elmayı çıkartıp biraz kemirdikten sonra çöpünü çiçeklerin altına koydum. Ders için daha vaktimin olduğunu düşünüp koştur koştur yemek salonuna girdim. Kapının açılmasını beklemeyen herkes bakışlarını bana çevirmiş gibiydi. Bakışları umursamadan hızlıca gözlerimle içeriyi tarayıp kahvaltı yapan bizimkileri gözüme kestirdim. Büyük adımlarla bizimkilerin yanına gidip birkaç saniye soluklandım. Tam konuşmaya başlayacaktım ki önüme uzatılan bardakla bakışlarımı masadakilere çevirdim. Sirena'nın uzattığı bardağı alıp sudan birkaç yudum aldıktan sonra bardağı masaya koydum.
"Kahvaltınızı bitirdiyseniz kalkın, kütüphaneye gitmemiz gerek."
Boraes:
"Ne oldu?"
"Kitabın ne zaman yerleştirildiğini öğrenebiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Varisler~
FantasyBirazdan okuyacağınız kitap dünyada kimsenin haberdar olmadığı bir boyutta geçmektedir. Dünyada varlığı bilinen sadece on iki boyut var ve bizler bunun sadece üçünü görebiliyoruz. Alzena ise bu boyutların aksine varlığı bile keşfedilememiş bir boyut...