SİRENA
İki gün diye geçirdim içimden, hiçbir şey yapmadan geçen iki gün... Bu ne olduğu belirsiz boyuta geleli iki gün olmuştu ve ben bana ayrılan odadan çıkma zahmetine bile girmemiştim. Yemek yemeye çıkmadığım için bana yardım etmekle görevli kadın birkaç kere odama yemek getirmişti. Onun dışında kimseyi görmemiştim. Pek eksikliğini hissettiğim söylenemezdi. Yan yattığım yatakta sırt üstü dönerek mavi yatak örtüsünü kafama kadar çekmiştim. Tatil ile başlayan haftam bedenen dinlenmek bakımından güzel gitse de kafamın içi hâlâ kazan gibiydi. Tatil demişken Maria ile ilgili hala bir cevap alamamıştım -gerçi yattığım yerden cevap alabileceğimi de sanmıyordum- Kafama kadar çektiğim örtüyü oflayarak kollarımın altına aldım. Yatakta biraz debelenip lacivert saçlarımı elimle karıştırdıktan sonra yatakta oturur pozisyona gelip üstümdeki örtünün bacaklarıma düşmesini sağladım. Tam o sırada çalan kapıya kafamı çevirip "Gir!" diyerek bağırdım.
"Kahvaltınızı yine odanıza mı getireyim?"
"Ah, hayır. Bugün aşağıda yiyeceğim."
Kadın tekrar dışarıya çıktıktan sonra bacaklarımdaki örtüyü çekip ayaklarımı yataktan sarkıttım. Yerde duran terlikleri ayağıma geçirdikten sonra elimi yüzümü yıkamak için banyoya girdim. Banyodaki işlerimi halledince benim için hazırlanmış kıyafetlerle dolu dolabın önüne geçip iki elimi belime sağ bacağımı da sol bacağımın uyluk kısmına yerleştirip birkaç dakika ne giyeceğimi düşündüm. Ellerimi kıyafetlere uzatıp hızlı hızlı bir o yana bir bu yana iterek ne giyebileceğime bakarken bir yandan da söylenmeye başlamıştım.
"Bu dolabın içinde hiç pantolon falan yok mu ya?"
Sol elimle kafamı kaşıyıp birkaç askıyı ileri geri oynattıktan sonra gömlek elbise tarzı sage yeşili kıyafetin olduğu askıyı alıp odanın öbür ucundaki yatağın üstüne koydum. Üstümdeki pijama üstünün düğmelerini açıp yatağın üstüne fırlattıktan sonra gömlek elbisenin üstten birkaç düğmesini açıp askıdan çıkarttım ve kafamdan geçirdim. Altımdaki pijama altını da çıkartıp yerde bıraktım. Üst giyinmem bitince yatağın sağ tarafında duran makyaj masasına doğru ilerledim. Odanın mavi tonlu eşyalarının aksine sütlü kahve olan makyaj masasının önündeki tabureye oturup masanın üstündeki büyük başlı lacivert tarakla saçımı taramaya başladım. Makyaj masasının çekmecelerini karıştırırken bulduğum bir toka yardımıyla saçımı gelişi güzel bir at kuyruğu yaptıktan sonra hazır olduğumu düşünerek oturduğum tabureden kalktım. Tam odadan çıkmaya yöneldiğimde ayağımda hala terlik olduğunu fark etmem tekrardan dolaba yönelmeme neden oldu. Dolabın içindeki ayakkabılar arasından sandalet tarzı kahverengi ayakkabıları ayağıma geçirip kapıya doğru giderken terliklerimi yatağın oraya doğru fırlattım. Odadan hazır bir şekilde çıkıp ilk gün yemek yediğimiz odanın yolunu tuttum.AİDAN
Gözüme çarpan güneş ışığıyla söylenerek örtüyü yüzüme çektim. Yatağın içinde biraz daha uyuklamaya çabalarken çalan kapı bu çabamın sona ermesine sebep oldu. Örtünün altından "Buyurun!" diye bağırdım.
"Yemeğe hazırlanmanız için uyandırmaya gelmiştim fakat siz ben gelmeden uyanmışsınız."
Örtüyü üzerimden yana doğru fırlatıp yatakta oturur pozisyona geldim. Saçlarımı elimle karıştırıp gözlerimi ovuşturduktan sonra kafamı olumlu anlamda salladım. Ayağa kalkıp ayaklarımı sürüye sürüye banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp iyice ayıldığımdan emin olunca tekrardan odaya döndüm.
"Ben hazırlanıp yemeğe inerim, beni beklemene gerek yok Symon."
Symon beni onaylayıp odadan çıktıktan sonra dolaptan elime geçen krem rengi üst ve koyu gri pantolonu alıp giyindim. Banyoya tekrar girip saçımı elimle biraz düzelttikten sonra dün yatağın ucuna çıkarttığım ayakkabıları giyip odadan çıktım.BORAES
Kapının tıklatılma sesiyle gözlerimi aralayıp olduğum yerde doğruldum. Doğrulurken üzerimden yere bir şeyin düştüğünü hissedince bakışlarımı yere çevirdim. Akşam okumaya başladığım kitabı görmem kitap okurken koltukta uyuyakaldığımı fark etmeme sebep oldu. Kendime gelmeye çalışırken kapım tekrardan çalınca ayağa kalkıp terliklerimi gelişi güzel ayağıma geçirip kapıyı açmaya gittim. Kapımı açmam ile beni uyandırmaya geldiğini düşündüğüm Damon’un tahminen kapıyı tıklatmak için kaldırdığı yumruğuyla burun buruna gelmem bir oldu.
"Tam şu anda tamamen uyandım."
"Yemeğe geç kalmamanız için gelmiştim, size eşlik etmem için burada beklememi ister misiniz?"
"Gerek yok sen gidebilirsin."
Damon beni kafasıyla onayladıktan sonra kapıyı kapatıp ayaklarımı sürüyerek sabah uyandığım tekli koltuğun oraya gittim. Yerde duran kitabı koltuğun önündeki masaya koyup banyoya doğru adımladım. Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttikten sonra üzerimdeki gömleğin düğmelerini açarak odanın içine doğru ilerledim. Dolabın önüne gelip kapakları açtıktan sonra üzerimdeki gömlek ve pantolonu daha sonra yıkatmak adına katlayıp tekli koltuklardan yakınımda olanın üstüne koydum. Dolaptan yeni bir pantolon ve gömlek çıkarttım ve üstümü giyinmeye başladım. Üstümü giyinmem bitince ayakkabılarımı da giyip bağcıklarını sıkıca bağlandıktan sonra ayağa kalkıp ellerimle pantolonumu düzelttim. Yapmayı unuttuğum bir şey olup olmadığına bakmak için odayı son bir kez süzüp her şeyin tam olduğundan emin olunca odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Varisler~
FantastikBirazdan okuyacağınız kitap dünyada kimsenin haberdar olmadığı bir boyutta geçmektedir. Dünyada varlığı bilinen sadece on iki boyut var ve bizler bunun sadece üçünü görebiliyoruz. Alzena ise bu boyutların aksine varlığı bile keşfedilememiş bir boyut...