8. BÖLÜM

1 1 0
                                    

DIŞARIDAN BİR GÖZ:

Aidan:
"Burada hiç ulaşım aracı dikkatimi çekmedi bizi nasıl götürmeyi planlıyorlar?"
Sarı saçlı oğlanın söylediği şeye karşı turuncu saçlı kız elindeki hasır sepeti kolunda rahat bir konuma getirirken konuştu.
Arissa:
"Kıyafetler ve ortam tam bir orta çağ kitabı gibi at arabasıyla gelirlerse şaşırmam."

            Aidan Arissa'nın dediklerine hafifçe kıkırdayıp gözleriyle diğerlerini inceledi. Boraes bütün ciddiyetiyle elindeki kitabı okurken Sirena buraya geldikleri gün de üstünde olan pareosunu¹² düzeltmekle uğraşıyordu.  Çok geçmeden izlendiğini hissetmiş olacak ki gözleri Aidan'ın gözleriyle buluştu. Bu kısa süreli bakışmanın ardından Sirena kollarını göğüs hizasında bağlayıp gözlerini karşıdaki ağaçlara dikti. Aidan gözlerini çekmeden bir süre daha kızın bu hallerine bakıp sonunda gözlerini ayaklarına dikerek gülümsemesini genişletti.
Birkaç dakika bekleyişin ardından önlerinde beliren yeşil halkalardan iki adamın çıkması hepsini şoka uğratmıştı. Boraes uğradığı şoku yanındakilere belli etmeden elindeki kitabı kapatarak kolunun altına koydu ve önlerindeki iki adamı incelemeye başladı. Adamlardan biri kahverengi saçlı, bal köpüğü rengi gözlere, belirgin yüz hatlarına sahip, yanındaki adama kıyasla daha cılız duran bir adamken diğeri mavi saçlı, gri gözlü, esmer tenli, geniş omuzlu, çok olmasa da diğerine nazaran daha kaslı ve daha genç görünen fantastik filmlerden fırlamış gibi bir adamdı. Kahverengi saçlı adam bir adım öne çıkıp konuşmaya başladı:
"Ben Milo bu da yardımcım Milit. Buradan Kimaya'ya olan yolculuğunuz da size eşlik edeceğiz."
Sirena:
"Merakımı mazur görün ama bizi buradan o yeşil halkalar vasıtasıyla mı götüreceksiniz?"
Milo:
"Yolun bir kısmını o şekilde aşacağız diyelim."

            Bu kısa diyaloğun ardından iki adamın açtığı halkalardan geçmek için ilk öne çıkan yine Sirena oldu. İçten içe bunu yapmaktan korksa da bunu diğerlerine belli etmeye niyeti yoktu. Kızın halkadan geçmesi ile ilk gün saraya girdiklerinde olduğu gibi diğerleri de cesaretlerini toplayıp kızın arkasından halkalara giriş yaptılar. Kısa süreli bu yolculuğun ışınlanmak vasıtasıyla olduğunu çok iyi bilen dörtlüden merakına yenik düşen ilk Arissa olmuştu:
"Işınlanmak size bahşedilmiş bir güç mü?"
Bu soruya karşın gülümseyen Milo kızın merakını gidermek adına konuşmaya başladı:
"Evet, bu bize bahşedilmiş bir güç aynı zamanda bizim işimiz. Sizin geldiğiniz yerdeki ulaşım araçlarının yaptığı işi burada bizler ve bazı hayvanlar üstleniyor."
Kız anlamış bir şekilde kafasını salladıktan sonra kolundan tekrar aşağıya kaymaya başlamış hasır sepetini düzeltti.
Milo:
"Yola devam edebilmek için kısa bir yürüyüş yapmamız gerekiyor."
Adam konuşması bitince arkasını dönüp yürümeye başladı. Dışarıdan turist gibi görünen dörtlü büyük bir ilgiyle etraflarını inceliyordu. Saraya yürüdükleri süreçte bulundukları ormana benzer bir yerdelerdi. Bir süre daha ağaçların arasında yürüdükten sonra büyük bir boşluğa çıkmışlardı. Bu boşluğu görünce gözleri etrafta bir de saray aramıştı ama o durum hayatlarında bir kere karşılarına çıkardı. Boşluk alanda bulunan -onlarında tahmin ettikleri üzere bulundukları yerdeki en uzun ağaç- uzun ve görkemli ağaca doğru ilerleyen adamın arkasından gitmeye devam ettiler. Milit'in hızlı davranıp ağacın gövdesine adım atmasıyla ortadan kaybolması bir oldu. Bir şaşkınlığı üzerlerinden atamadan yenisi ile karşılaşan dörtlü bu sefer gözlerinin kocaman açılmasına da engel olamamıştı. Milo onların bu komik hallerine güldü.
Milo:
"Tek tek ağacın içine doğru girin Milit sizi yukarıda bekliyor."
Aidan:
"Yukarı?"

Aidan sorduğu sorunun cevabını alamadan arkasındaki Sirena tarafından itilerek ağaç gövdesinde buldu kendini sonrasında asansörle yukarı çıkar gibi -ama asansörden bin kat daha hızlı bir şekilde- yukarıya çıktı. Bu sırada aşağıda onu ağaca iten kız arkasından konuşmakla meşguldü.
Sirena:
"Fazla soru soruyordu ben de icabına baktım."

~Varisler~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin