Selam! Aslında dün atacaktım bölümü, her şey hazırdı... Wattpadde bir sorun vardı sanırım defalarca denedim atmayı ama olmadı. Son kez deneyeyim olmazsa yarın atarım demiştim dün akşam, SON KEZ DENERKEN WATTPAD BÖLÜMÜ SİLDİ! şaka olsun diye çok uğraştım ama değildi maalesef.
Neyse artık burdayız, tekrar yazdık bölümü. Keyifli okumalar.
🧚🏼♂️İNCİ 🧚🏼♂️
Hasta hasta uğraşmayalım diye bize çorba yapmıştı. Beni gerçekten seviyordu ama biraz aklını kullanamıyordu.
"Geçsene." diyerek içeriye davet ettim. Çok iyi biriydim ben, gerçekten. Hakkım ödenmezdi.
Ayakkabılarını çıkardıktan sonra yere eğilip bir demet çiçeği bana doğru uzattı. "Senin kadar güzel değiller ama çiçeğime çiçek almak istedim." dediğinde çiçekleri elinden alıp teşekkür ettim.
Çiçekleri ayakkabılığın üstüne koyup "Mutfağa bırakabilirsin." diyerek önden yürüdüm. Yürürken de gülüyordum kendi kendime. Hoşuma gitmişti ama bunu bilmesine gerek yoktu.
Tencerenin kapağını açtığımda patates ve havuçlarla bakışmayı beklemediğim için şaşırmıştım.
Bize çorba değil, mercimek çorbası yapmıştı ya. Kendisi sevmediği halde benim için yapmıştı.
Bir şeyler eksikti, orası apaçık ortadaydı. "Tarifte blender mı ne bir şey diyordu ama bende ondan yoktu. O yüzden böyle oldu." diyerek açıkladığında kafamı sallayıp blenderımı çıkarıp çorbayı çektim. Biraz daha kaynatırken sadece çorbayla doyar mıyız diye düşünüyordum.
Ben doymazdım o da doymazdı.
Başka bir şey yapmaya da çok üşendiğim için sesimi çıkarmadım.
Tabakları masanın üzerine koyup kaşıkları da çıkardım.
Ahmet Emir şahsı da gülümseyerek beni izliyordu. Bu da bundan çok büyük keyif alıyordu. Manyak mıydı neydi.
Tabaklara çorba doldurduktan sonra yerime oturup çorbadan bir kaşık aldım. Yutar yutmaz öksürmemek için kendimi tutmuştum ama dayanamayıp öksürdüm.
Ayağa kalkıp tezgahın üstünde duran sürahiden su doldurup ban uzattı. "Bırak içme." diyerek önümdeki çorbayı alıp çöpe döktü. "Bunu da becerememişim." diyerek iyice yanıma çekti sandalyesini.
"Çöpe dökülecek kadar kötü değildi Emir."
Çöpe dökülecek kadar kötüydü.
"Öyleydi." dedi ve dirseklerini masaya koydu. "Zaten asıl amacım da konuşmaktı. Konuşalım mı?" Kafamı salladım konuşmaya başlasın diye.
"İlk ilişkimi seninle yaşıyorum İnci, neyi nasıl yapmam gerekiyor bilmiyorum. Kendimi de savunmuyorum şu an yanlış anlama. Ben sadece öyle bir şey yaptığımın farkında bile değildim. Haksız olduğumun da farkındayım." devam edeceği sırada ben konuştum.
"İlklerini benimle yaşıyor olman hoşuma gidiyor evet, ama bu bir şeyleri yaparken beni kıracağın anlamına da gelmiyor Emir. Orada kendimi kötü hissettim, masaya gelen kişinin kim olduğunu bilmiyorum. Bir açıklama yapmıyorsun bana, kadın seninle şımarık şımarık konuşuyor." dedim ve hızlıca ekledim. "Sakın arkadaşımın karısı falan deme, gayet açıktı seninle şımarık şımarık konuştuğu."
Sinirlenmiştim ya.
"Ayrıca aynı şeyi söylemek istemiyorum ama benim yerimde sen olsaydın o masadan kalkar giderdin."
Aynen de öyle yapardı.
Ben anlayışlı biriydim. Evet sinirlenmiştim, hoşuma gitmemişti ama yine de bir şey demeyip Ahmet Emir'in beni fark etmesini beklemiştim.
"Evet, haklısın. Dediğim gibi İnci. Ne desem şimdi haksız olduğum için benimle konuşmayacakmışsın gibi geliyor. Seninle beraber olduğum için çok şanslıyım. Başka bir şey düşünemiyorum dünden beri." dedi ve gözlerini gözlerime dikti. "Yani beraberiz değil mi?" diye sordu.
"Öyleyiz tabi ki, sadece çok kırıldım sana. Orada böyle kendimi dışlanmış gibi hissettim. Hani çocukken birileriyle oynamak istediğinde seni kuru fasulye yaparlar ya, öyle bir histi benim için." dediğimde omuzları çöktü.
Ay gerçekten de üzülmüştü.
"Sana o kadar alışmışım ki, seni görmesem bile attığın mesajların neşeli neşeli geliyordu. Şimdi bana öyle dümdüz şeyler yazdığında evde kendimi dövmek istedim İnci. Sabah günaydın yazmadığını gördüm yemek bile yemedim ya." dedi ve güldü.
"Sen hayatımda yokken ben de yokmuşum aslında. Sen girince anladım yaşadığımı."
Ne diyeceğimi bilemediğim için sadece onu izliyordum.
"Yani istersen bir süre daha böyle uzak dururum. Yani beni görmek falan istemezsen." dediğinde kendimi tutamayıp güldüm.
"Çok büyütmek istemiyorum olayları, öyle biri değilim zaten. Birbirimizi de tam anlamıyla tanımıyoruz. Ne bizi üzer, neye kırılırız, nelere sinirleriniz... Yavaş yavaş öğreniriz ama dikkat ederiz yine de, değil mi?" dediğimde kafasını salladı. "Bundan sonra dikkat etmeyenin ağzına sıçsınlar." dedi ve bana doğru döndü.
"Sarılalım mı bir kere?" diye sordu küçük bir çocuk gibi.
Sandalyeden kalkıp boynuna doladım kollarımı. Kucağına oturttuğunda kafamı boyun girintisine sokmuştum kedi gibi.
Bir insanın kokusunu bile nasıl bu kadar çok özleyebilirdim ki?
Şaka gibiydi.
Nasıl bu kadar bağlanabilirdi bir insan bir insana.
Bu duygu bambaşka bir şeydi.
Eli açık belimde daireler çizerken mayıştırmıştı beni.
Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Göz bebekleri kocaman olmuştu. Gülümsedim.
Ne olursa olsun Ahmet Emir'i o kadar çok seviyordum ki.
"Seni çok seviyorum ben." dediğinde yaklaşıp öptüm onu. Bunu beklemediği belliydi ama kendini toparlayıp karşılık vermesi uzun sürmedi.
Kucağında mutlulukla otururken tek düşündüğüm 2 gün sonra annemlerin yanına gidecek olmamdı.
—-
Selam biz öpüşüp barıştık🤝Komutan yazdı bu arada baskalarının komutanı olmus artık... allah erkeklerin belasını versin
instagram: asin1lnm
instagrama gelen herkes her seyi biliyor valla, gelene gt bile yapıyoruz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNCİ
ChickLitPolis Bey Ahmet Emir'cim: Nasıl görmedim seni İnci: İşinin başında olduğundan görmemiş olabilirsin İnci: Vurmuşsun adama ters kelepçeyi İnci: Kaşların çatık çatık etrafa bile bakmıyordun. Polis Bey Ahmet Emir'cim: Seni görseydim çatık çatık durmazd...