Zaman akmaya devam ederken bense aynı bir robot gibi , meditasyon , kitap ve daha fazla kitap okuyordum . Büyü gücüm bitmiş , bu sebeple büyümü kullanamıyor bunun yerini kitaba bırakıyordum . Bu sırada da yeni şeyler öğreniyordum . Bunlardan biriside benim büyü gücümdü . Meraktan sistem penceresinin arkasındakinin arkasındaki yeşilliğe basınca büyü gücümün ne âlemde olduğunu öğrendim . Ordaki yazılar bana kısaca her bir 10 saat meditasyon yapmanın bana +0,01 büyü gücü kazandırdığını ve en başta herkese verilen 3 büyü gücü statıyla benim büyü gücümün 25,5 olduğunu söylüyordu . Birde büyü gücüm “0" kaldığında yenilenmesi için 1 saat gerekiyordu . Tabii bu sadece 1 tanesi için geçerli iken dolum aşamasında bir büyü kullanırsa canlı , büyü gücü tekrar 0'a inmeden dolum aşamasının başlamayacağı yazıyordu . Yani 3 saat geçip 3 büyü gücüm dolduğunda , ben rüzgar büyüsünü yaparsam diğer 2 büyü gücümü de harcamadan ne kadar beklersem bekleyeyim dolmayacağını açıklamaktı maksatı . Böyle böyle 1 gün full büyü yaparak büyü gücümü bitirirken , bir günde dolmasını bekleyip hiç büyü yapmadan günler günleri , aylar ayları hızını kaybetmeyen zaman , yılların yılları kovalamasına sebep oldu . Tam tamına buraya geleli 40 yıl olmuş ama bedenimde bir değişiklik olmamıştı . Bunca zaman boyunca usanmamış düzenimi , programımı değiştirmeden devam ettirmeyi başarmıştım . Kitaplıklar birbiri ardına değişmiş , bana bir sürü yeni dünya tattırmışlardı . Meditasyon yapa yapa büyü gücümü de 84,24'e ulaştırmayı başarmıştım . Bunun yararı büyü yapmamı arttırsada zararı , bütün büyü gücüm bittikten sonra 3 gün 12 saat büyü yapamamamdı . İstek sayımda sıfıra ulaşmıştı . Rüzgar büyümün seviyesi ??'di . Artık gözle görülebilir şekilde elimden rüzgar çıkartırken , her kullandığımda odada bir sarsıntı yaşatıyordu . Güçlendikçe mutlu oluyordum fakat bir nedenden ötürü rüzgar büyüsünden sıkılmış , çeşit çeşit büyüleri düşlüyordum . Günler aynı hareketlerle , bambaşka düşüncelerle ve yeni hedeflerle hızlıca geçiyor , ben ise bu hızı iliklerime kadar hissederek içimde bir ürperti yaşıyordum . Buraya gelişimin 41. yılında benim için olabilecek en kötü senaryo gerçekleşti . 1 yıl 5 ayda tüm kitaplarım bitmiş ve yenisini isteyecek bir dilek hakkımda kalmamıştı . Defterin tüm sayfaları tükenmiş sadece dış katmanı kalmıştı . Ben nasıl yapacaktım kitapsız , duygularımı neden dikkate almıyorlardı ...
Bir süre sonra telefona geçtim , oradan baktım okuyabileceğim kitaplara . Oyunları , uygulamaları indirebileceğim uygulamaya gittim . Orda kitaplara ayrı bir yer vardı . Baktım , inceledim oradaki çoğu kitabı . Hepsini de okumuştum . Başlarım lan böyle işe , diye o anlık sinirle telefonu odanın karşı tarafına fırlattım . Fırlattığım telefon döne döne hızlıca karşımdaki odayı kapatan bilmediğim maddeye çarptı ve içimi burkan , yaptığım hareketten pişman ettiren o ses yükseldi odanın içinde , “Çattt" . O sesi duymamla telefonun yanına gitmem bir oldu . Toplamaya başladım telefonun parçalarını ve bir yandanda , zaten bu kadar dayanması mucize , gibi bir düşünce geçti kafamda . Diğer bir düşüncem ise olayın iyi yanından bakmayı deniyordu . Hmm , sporlar boşa değilmiş demek , bunu söylerken gözlerimden yaşlar akıyordu . Telefonun , telefon olduğunu bilmesem ona telefon bile demezdim . Telefonun üstündeki ekrandaki dokunmatik olan cam yerde tozla buz olmuş şekilde , telefon zaten 7 ayrı parçaya dağılmış şekildeydi . Parçaların hepsini ( gördüğüm kadarını ) odanın köşesine elimle toplayıp götürmüş , en azından vücuduma tehlike oluşturmasına engel olmayı umut etmiştim . Elimde hâlen meditasyon ve büyü var , zirveye kadar durmak yok lan , dedim içimden . Ayağa kalkıp son olarak sayfasız olan defteride o çöp bellediğim yere götürmek için koltuğa yönelmişken , ayağıma çok küçük bir cam parçası battı . Küçücük olsa dahi cam parçası öyle bir canımı yakmıştı ki tek ayağımın üstünde seke seke geriye doğru istemsizce hareket ettim . Sırtımın bir şeye değdiğini hissetmemle birlikte , kitaplığın üstüme düşmesi bir oldu . O üstümdeki ağırlığıyla birlikte beni yere sürüklerken hem yüz üstü düşme acısı hemde üstüme bir şeyin düşmesiyle can çekişişim beni bir bebek gibi ağlatmaya yetmişti . Bahtsızlığımı ... , diye söylenirken gözlerimden yaşlar akıyor , ayağımdaki cam canımı yakıyor ve üstümdeki kitaplıkta beni iyice eziyordu .
Bir süre o halde kitaplığın altında kaldıktan sonra elimle yerden destek alarak kendimi üstte doğru itmeye başladım . Yavaş yavaş olduğum durumdan kurtulurken birden gaza gelerek tüm gücümle kendimi üstte ittim . Sırtımdaki yük bir anda gitti . Arkama baktığımda kitaplığın duvara çarpıp daha sert bir şekilde zemine düşmeye başladığını gördüm . Altında kalmamak için kendimi birden ileriye doğru attım . Kitaplığın yere düşüşü odanın 4 bir yanında çok büyük bir gümbürtü yaşattı . Kitaplığın , kitapları tuttuğu rafları kitaplıktan ayrılıp etrafa saçıldı . Kitaplarda bir bir bu karmaşayla birlikte etrafa saçılırken , kitaplığın kendiside parçalanarak bu karmaşanın daha da büyümesine sebeb verdi . Ortada kitaplık denilecek bir şey kalmayınca oda artık savaş alanından çıkma bir yere dönmüştü . O anda tek düşündüğüm ise yada düşünmem gereken , her şeyini kaybetmiş benin , benim geleceğimdi ...Geçirilen zaman : 41 yıl
istek sayısı : 0
Beyazı görme : 2 ay
Oda : yatak , koltuk , masa ve üzerindeki eşyalar , 1 kitaplık , 1 parçalanmış kitaplık , parçalanmış telefon , koşu bandı
Siyaha çevirme : 11 ay
Siyaha çevirdikten sonraki meditasyon: 36 yıl 8 ay : 83,4 büyü gücü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiçlikten, zirveye
Fantasibir adamın öldükten sonraki yaşadığı acı ve tatlı yaşantılar ...