İşte böyle yazıyordu polislerin"Başınız sağolsun"diyerek bana doğru uzattıkları şeffaf poşetin içindeki mektupta.Daha sevdiceğimi kaybedeli iki saat bile olmamışken kaza yaptığımız arabanın torpidosunun gözünden böyle bir mektup çıkıyordu neydi şimdi bu? Boşluktaydım.Çevrem çok kalabalıktı ama gözlerim onu arıyordu.Onun yerini kimse tutmamıştı, tutmuyordu ve bundan sonra da hiç tutmayacaktı.Şimdiden özlemeye başladım onu.Doğum günüydü ya bugün! Doğum günü!Sürekli gittiğimiz cafeye gidip orada kutlayacaktık.Bütün arkadaşlarımızı davet etmiştim.Çok güzel olacaktı.Kaza yapmasaydık! Önümüze o çocuk çıkmasaydı! Canı'mm çocuğa çarpmamak için direksiyonu kırmasaydı! "Neden Allahım ya neden, neden ben değil Can? Niye!? Ben onsuz yapamam.Al benim de canımı kavuşayım sevdiceğime.Lütfen Allahım yalvarırım."Diyerek bağırmışım bütün gece.Kriz halindeydim geceyi hatırlamıyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH
Non-FictionMutluluk en ücra köşesinde saklanır aşkın.Bikere yeşerdimi yüreğinde sevda, keder hiçbir şeyinden ayrılmayan gölgesi oluverir insanın.Kaybedince sevdiğimizi acımızı dindirecek teselliler ararız.Bazen bir hatıra, bazen bir gülümseme akılda kalan.Ama...