geçmiş zaman.
babam annemle bizi büyük evimizin bodrumuna kilitlemişti. henüz sadece sekiz yaşındaydım. annemle bir duvarın kenarına yaslanmış, sarmaş dolaş oturuyorduk. annemin naif elleri saçlarımı şefkatle okşuyor, bu kapkaranlık bodrumu unutmamı sağlıyordu. gürültüyle açılan kapıyla yerinden sıçrayan annem. bana dönerek fısıltı halinde çıkan şefkat dolu sesiyle 'sen burada bekle anneciğim. ben hemen geleceğim.' demişti. annem birlikte yaslandığımız o duvar kenarında beni tek başıma bırakarak gelen adım seslerine doğru ilerledi. annemin tam karşısında elinde bir silah ile duran babam, gülümsemesini yüzüne kondurdu ve silahı anneme doğrulttu. hareket etmem gerekiyor, annemi kurtarmam gerekiyordu. fakat bedenim olduğum yere kilitlenmiş durumdaydı. sesim dahi çıkmıyor, yutkunamıyordum. ve bodrumu kaplayan bir patlama sesi. yüzüme sıçrayan kanlar olayın şokundan çıkmamı sağlarken ve ben daha yerimden sıçrayamadan annem öylece dizlerimin önüne yere yığılmıştı. babam elindeki silahı yere indirdi ve nefret dolu gözlerle bana baktı. 'bu silahı ben seni vurmadan, kendini vurman için bırakıyorum.' dedi intikam dolu bir sesle. arkasını dönüp kapıyı çarpıp çıktığında bakışlarımı dizlerimin önüne düşen anneme çevirdim. kendime gelerek yüzünü ellerimin arasına aldım. 'anneciğim, ne olur uyan.' yalvarırcasına çıkan sesim, çok çaresizdi. annemin şakağından aşağı akan kanlar, ellerimi titretirken elbisemin parçasını yırttım ve kanayan yere bastırdım. 'bak anneciğim, geçirdim ben yaranı. ne olur uyan. kalk.' annem beni duymadı. yaraya daha fazla bastırdığımda annemin yarasının geçeceğini ve iyileşeceğini düşünüyordum. 'anne, senin yaralarımı sardığın gibi sardım. neden işe yaramıyor?' çaresiz çıkan sesim sonlara doğru fısıltı hâlinde çıkmıştı. annemin yüzü beyazlıyor, bedeni sararıyordu. ellerimle yüzünü kavradığımda buz gibi soğuk oluşu, cılız bedenimin tir tir titremesine neden olmuştu. yerden kalkarak hızlıca etrafa bakındım. 'anneciğim çok üşümüşsün sen! korkma anne seni ısıtacağım.' bodrumu çıplak ayaklarla dolaşıyordum fakat hiçbir şey bulamıyordum. burada yerde kanlar içinde yatan annem ve ben dışında hiçbir şey yoktu. bir şey bulamamanın çaresizliğiyle koşarak annemin yanına çöktüm. 'anne seni kollarım dışında ısıtacak hiçbir şey bulamadım! sarılacağım ve sen hiç üşümeyeceksin.' annemin yerde yatan bedeninin bir kolunu kaldırıp kendime sardığımda başımı boynuna gömdüm ve gözlerimi kapadım. 'anne, seni çok seviyorum. uyuyalım beraber, sonra uyan olur mu?' çaresiz fısıldayışlarım annemin hâlâ uyanacağına inanıyordu. annem uyanmadı. annem o gün bir silahla vuruldu. ve ben tüm sevgimi kaybettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yanılma ve yansıma
Romancesol eliyle saçlarımdan bir tutamını nazikçe aldı ve tuttu. sağ elinde ki ucu körelmiş makası, sıkıca tuttuğu saçlarımın arasından geçirdi. ağlayarak kestiği saçlarım, yerle buluştuğunda kendimi özgürlüğe kavuşmuşcasına hafiflemiş hissetmiştim. omuzl...